Halklar bir araya gelip savaşa ‘Dur’ diyemez mi?
Savaştan çıkan olur mu savaşmamış gibi! Mutlu olabilir mi, geride kalanlar? Dünyanın herhangi bir yerinde, herhangi coğrafyasında ölürken kadınlar çocuklar, canlar… Nasıl rahatına bakar insan?

Yıllardır bir durulup bir dalgalanan, bir türlü bitmek bilmeyen Filistin-İsrail savaşı günlerdir sürüyor. 7 Ekim’den beri dünyanın gözü kulağı bu bölgede. Haber kanallarında ekonominin dahi önüne geçmiş durumda. Yalnızca biz yetişkinlerin değil, çocukların da gündeminde... Geçenlerde oğlum okuldan geldi, çantasını bile çıkarmadan soruyor: “Anne kim haklı? Filistin mi, İsrail mi?” Belli ki arkadaşlarıyla savaşı konuşuyorlar. Henüz 13 yaşındaki oğlum, konuşacak, tartışacak, öğrenecek onca mesele varken hayata dair, savaşı konuşmak zorunda kalıyor. Çünkü, dünyanın bir yerlerinde savaş yaşanıyor. İnsanlar ölüyor, kadınlar, çocuklar ölüyor… Ölen her çocukla insanlığımız da ölüyor…

Hükümetlerin kararlarının bedelini hep halklar ödüyor! En çok da çocuklar… En zayıf, savunmasız onlar… Savaşın içinde korkuya alışıyorlar, atılan bombalara, kana, kopan uzuvlara, ölüme bile… Ve insanca yaşamayı unutmak, en azından ertelemek zorunda kalıyorlar. Ne en temel insani haklardan faydalanabiliyorlar; barınma, beslenme, eğitim, sağlık hizmetleri gibi! Ne de bunları onlara hak görüyorlar! Ki hastanelerin bombalanması da bunun en açık göstergesi! Emperyalizm acımıyor, çıkarları neyi emrediyorsa onu uyguluyor, her şeyi yıkıp geçiyor. Savaşlarda dahi insanlıktan kopmamayı öngören etik kurallar vardır. Hangi sebep hastane bombalamayı haklı çıkarabilir. Nasıl bir zulümdür bu! İsrail, korkmadan değil, bana kalırsa korka korka savaş suçu işliyor! Korktukça daha çok saldırganlaşır, daha çok suç işlemeye meyilli olmaz mı insan dediğin! Adımlarını ne ahlaki ne de akıllıca kullanıyor! Tabii arkasına aldığı emperyalist güçlere güveniyor. Amerika’nın sonsuz desteği peki! Olmasaydı İsrail, oldururduk demesi… Siyonizm, dünyanın her yerinde kol geziyor. Peki, Hitlerin yaptığı gibi düşmanlık mı güdelim Yahudilere. Asla! Bu yarı ışıkta bulanık görmek olur. İsrail hükümetinin politikalarını tüm İsraillilere mal etmek hata olur. Tıpkı, terörizmi tüm Filistin halkına mal etmek gibi!

SAVAŞA KARŞI ÖZGÜRLÜĞÜ SAVUNMAK

Peki neler oluyor, neler dönüyor bilmediğimiz? Bunu her gün konuşuyor televizyonlarda bilirkişiler… Ya biz sıradan sıradan vatandaşlar! Sorguluyor muyuz? Bize düşen ne? Bir yanda takım tutar gibi taraftarlar; illa ki güçlüyü, sesi çok çıkanı haklı görenler… Bir yanda dünya yansa elinde ayna, tarananlar… Bir de bombalar yağdıkça halkların üstüne zevkten dört köşe olanlar… Maç skoru gibi ölen insan sayısı her arttığında zafer naraları atanlar… Bunlar akıl tutulması mıdır, gönül tutulması mı? Nasıl bir yerlerde birileri acı çekerken, yardım isterken; ırkı, dili, dini, rengi sorgulanabilir? Hangi insanlığa sığar? Hangi adalette yeri var?

Yayılmacılık sevdasının göstergesi değil midir tüm bu yaşananlar? Özgürlüğün karşısında yaşamın çok da bir önemi yoktur. Bunu ancak, özgürlüğünü yitirenler bilir. Filistin halklarının mücadelesi bunun kanıtı değildir de nedir? Kendi vatanında tutsak olmaktan ötesi var mı? Ellerinde kalanı da kaybetmek istemiyorlar. Evet, savaş kötüdür, hatta en kötüsü… Ya özgürlük! Kim tutsak bir hayatın güzelliğinden bahsedebilir? Nasıl ki savaş en kötü şeyse, özgürlük de en güzelidir! Bu yüzden tüm canlılar kuşlara özenir. Çünkü, bize özgürlüğü çağrıştırır…

DURSUN BU KAN, ANALAR AĞLAMASIN

İnsanları savaş korkusu sarmış, ya o ekranlarda gördüğümüz cesetleri görürsek yanı başımızda, kan gölüne dönmüş sokakların içinde bulursak kendimizi… En kötüsü, sevdiklerimizi yitirirsek! Bunu düşünmek bile korkunç derken, bu korkuyla ve gerçekle yüzleşenlere sırt dönmek, “Bana ne” demek yakışır mı? Bazı ülkelerin bu saldırıları kınamaları yeterli olabilir mi? Daha fazlası yapılamaz mı? Halklar bir araya gelip “Savaşa dur!” diyemez mi? Her ölen masumla, insanlık da ölmez mi? Can dediğin, nasıl sayıya indirgenir. Her insan bir hikayeyse, binlerce hikâye de yok oldu ölenlerle! Peki, geride kalanlar? Çocuklarını yitiren analar, analarını yitiren çocuklar… En derin acılar dilsizdir derler; ilaçsızdır da… Var mı çaresi? Savaştan çıkan olur mu savaşmamış gibi! Mutlu olabilir mi, geride kalanlar? Dünyanın herhangi bir yerinde, herhangi coğrafyasında ölürken kadınlar çocuklar, canlar… Nasıl rahatına bakar insan? Nasıl devam eder hayatına, nasıl aldırmaz? Yeter! Dursun bu düzen! Dursun dökülen kan! Gelsin barış, kuşlar uçsun, uçurtmalar özgürce havalansın! Analar ağlamasın!

Fotoğraf: @WomenWagePeace/Twitter

İlgili haberler
İsrail ve Filistin’den kadınlar: Savaşı durdurmak...

Filistin’den Women of the Sun ile bir ‘barış koalisyonu" oluşturan İsrail’den Women Wage Peace, yayı...

Diyarbakır’da Rojava ve Filistin için açıklama: Ka...

Şiddetle Mücadele Ağı öncülüğünde bir araya gelen kadınlar, Rojava ve Filistin’e yönelik saldırılara...

Filistin’de işgal yıllarında kadınlar, sınırları a...

Filistin’de kadın hareketi sınır ötesine de aşan bir süreçte ilerliyor. Lübnan Komünist Partisi'nden...

Femmes Egalité: Filistinli kadınların dayanışmamız...

Fransa’da Femmes Egalité adlı kadın örgütü, “Filistinli kadınların ve halkın dayanışmamıza ihtiyacı...

Cerrahpaşa'da sağlıkçılardan İsrail protestosu: Fi...

İsrail'in saldırılarını protesto eden Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesinde çalışan sağlık emekçisi...

Evi bombalanan Filistinli Nadeen: İşgalcilere sila...

İsrail’in saldırılarında 61'i çocuk, 36'sı kadın 212 Filistinli hayatını kaybetti. Hava saldırısında...