İyi ki kadın dayanışması var!
Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneği'ne, mahalleden bir esnafın yönlendirmesiyle gelen, zorluklarını paylaşan ve kadınların dayanışmasıyla güçlenen Ç.K.'den mektup var...

İsmim Ç.K. İlkokul mezunuyum. Memleketim Kırıkkale. İzmir'de büyüdüm. 13 yaşında tekstilde işe başladım. 23 yaşında evlendim. Bir oğlum var. Oğlumun babası epilepsi hastasıydı ve aşırı siniri vardı. Aldığı maaş yetmiyordu ama aşırı kıskançlıktan çalışmama da izin vermedi. Şiddet başladı. Anlaşamıyorduk. Ayrılmaya karar verdim. Oğlum 14 yaşında iken kadın sığınma evlerinde kaldım. Boşanırken oğlumun velayetini babasına verdim. Çünkü annemin okuma yazması yok, ev hanımı, şeker, tansiyon hastası ve trafik kazası geçirdiğinden bakıma ihtiyacı vardı. İki erkek kardeşimle kalıyor annem. Bir kardeşim iş arıyor diğeri ise asgari ücretle çalışıyor. Evimiz yok, kiradayız. Evin sorumluluğu asgarî ücretle çalışan kardeşimin üzerinde. Annem babam ayrı yaşıyorlar. Anlayacağınız ailem zaten kendine zor yetiyor. Bana destek olacak durumları maalesef yok.

BAKICILIK İŞİNDE TACİZLERİN ARDI ARKASI KESİLMEDİ

Ben de bu süreçte Ankara'da hasta bakıcılık işini öğrendim. Ev düzeni kurmak çok zor olduğu için bu nedenle yatılı çalışmak zorunda kaldım. Çünkü ayaklarımın üzerinde durmak zorundaydım. Şu an evde ya da hastanede yatılı hasta bakıyorum. Kadın olmak zor. Birçok rahatsızlığım olmasına rağmen dişimi tırnağıma takıp ekmeğimin peşinde hasta bakmaya çalışırken birçok şeyle karşılaştım. Ankara'da yatılı diyaliz hastasına bakıyordum, kadının kocası 70 yaşındaydı. Ben 30 yaşındayım. Bana dedi ki “Karım ölsün sana nikah kıyayım. Evim, maaşım, arabam sana kalsın.” Olmaz dedim, ben senin kızın, torunun yaşındayım deyip işi bırakmak zorunda kaldım. Yozgat'ta yatılı olarak 81 yaşında Parkinson hastasına bakıyordum. Kalça kırığı bezini değiştirirken ellerimi tutup "ellerin buz gibi yanıma yat" dedi. Gözlerinin içi parlıyordu. Ben tepki gösterince sinirlendi, beni dövmeye kalktı. Kızına söyledim işi bıraktım mecbur. Kızı benden babası adına özür diledi. Ankara'da bir kadın hastaya bakıyordum. Ortopedi hastasıydı, kocası emekli öğretmen, oğlu avukat. Amca dedi ki "Oğlumun ofisine gel. Gece sevişme fiyatı bu. Benle birlikte olursan ne kadar istersen veririm.” İşten ayrıldım, paramın büyük bir bölümünü de alamadım.

EVDE HASTA BAKMAYA KORKAR OLDUM

Artık evde hasta bakımında güven problemi yaşıyorum. Bu sebepten hastanede bakıyorum. Yaşadığım bu tür şeyler bende endişe, korku ve panik atağa sebep oldu. Hastanede günlük 12 saat 150 lira, 24 saat 250 liraya çalışıyorum. Hastanın durumuna göre fiyat değişiyor. Evde yatılı çalışmada sigorta yok, haftada 12 saat izin var. Evde çalışırken temizlik, yemek, hastanın banyosu, alışverişi ama her şeyi bize ait. 11 yıldır eşimden ayrıyım. Yeri geldi sokakta kaldım yeri geldi karakolda sabahladım. Tansiyon hastası oldum, sürekli ayakta kalmaktan varis oldum, beynimde nodül var ve hiçbir hayat güvencem ve düzenli aylık gelirim yok. Nafaka da almıyorum. Sığıntı gibi yaşamaktan yoruldum. Gelecek kaygısı beni bitiriyor. Her şeye rağmen 38 yaşında bir kadın olarak ayaklarımın üstünde durabilmek için hayat savaşı veriyorum. Ayaklarımın üzerinde durmak zorundayım. Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneği'ne başvurdum. Evimi tutmamda, eşya konusunda yardımcı oldular. Teşekkür ederim herkese, hakkınızı helal edin. Bu süreçte dernek olarak verdiğiniz destekleriniz için minnettarım iyi ki varsınız.

İyi ki kadın dayanışması var.

Görsel: Freepik

İlgili haberler
Bir kız öğrenci yurdu, mescit odası ve ortak hikay...

Belki o mescit odasında paylaşılan taciz ve tecavüz hikayelerini anlatmaya ne ömrüm ne de gücüm yete...

Bu bir yangın yazısı değil, ‘seçim’ yazısı

Doğayı yağmalayan, emeğimizi sömüren, bedenimizi yok edip varlığımızı hiçe sayan türümüzün sömürgenl...

Evimiz yanarken ne yapacağız?

“Ben ne yapabilirim ki?” diyecek zamanda değiliz, evimiz yanıyor. Ya yangını seyredenlerden olacaksı...