Krize, işsizliğe, yoksulluğa karşı tek çare örgütlenmek
‘39 yaşında bir kadının yapabileceği işler genellikle sigortasız işler oluyor. Evde yaptığımız işlerde bile tecrübe soruluyor. Her gün evde yaptığım işin tecrübesini nasıl öz geçmişe yazabilirim ki!’

Evlenip istanbul’a yerleştiğimde yaşım 20 vardı ya da yoktu. İlk zamanlar eşimin maaşı bize yetiyordu, ben de çocuklarımı büyütmek istedim. Şimdi 39 yaşımdayım. Çocuğumun biri üniversiteye biri ise liseye başlıyor. Ekonomik koşullar 20 yıl öncesi gibi değil. Eskiden meyve sebzeyi kiloyla alırken bugün taneyle alıyoruz. Geçmişte çocukların bakımı nedeniyle çalışmazken, şimdi çocukların masraflarını çıkarmak için çalışmak istiyorum. Ancak her iş başvurum olumsuz oldu. Tek maaş ne çocuk okutmaya ne de evin masraflarına yetecek durumda.
39 yaşında bir kadının yapabileceği işler genellikle sigortasız işler oluyor. Çocuk bakımı, ev temizliği, merdiven temizliği gibi işlere mecbur bırakılıyoruz. Bazen arkadaşımla ev temizliği yapıyorum. Sigortalı işlere başvuru yaptığım zaman ise ya mezuniyet soruyorlar ya da iş deneyimi. Bu zamana kadar düzenli olarak 4 ay bir işte çalıştım. Çalışacağım işler ise temizlik, çaycılık... Günlük hayatta yaptığımız işlerde bile tecrübe soruluyor. Her gün evde yaptığım işin tecrübesini nasıl öz geçmişe yazabilirim ki! Yaşı, mezuniyeti ve tecrübeyi sorun ederek sigortalı bir işte çalışamıyorum. Çevremdeki kadınlar ev temizliği de olsa ekonomik özgürlüğü eline almış. Daha özgüvenli olduklarını hissediyorum. Kendini geçindirebiliyor ama sigortasız. Türkiye koşullarında maalesef böyle.

İşsizliğin ve ekonomik krizin getirdiği gelecek kaygısı ve işsizlik kaygısı daha çok artacak görünüyor. İşsizliğin açlığı getireceğini ve işten atılmaların çoğalacağını konuşuyoruz kadınlarla. İş başvuruları artık tanıdık olmadan yapılmıyor, bir aracının mutlaka olması gerektiğini tecrübe ile sabit. Bir akrabam aracılığıyla sigortalı bir işte temizlik görevlisi olmak için başvuruda bulundum. İşe kabul edilirsem güzel, ama olmazsa yine işsizim.

Bir de iş yerlerinde herkes birbirinin açığını kolluyor sanki. Çalışma arkadaşının kuyusunu kazarak onun yerinde olmak istiyor. Bunun en büyük sebebi de ekonomik kaygılar ve işsizlik korkusu. Herkes eşit koşullarda yaşamış olsaydı, eşit şartlarda yaşayarak bir başka arkadaşının yerinde olmak istemezdi.

Ne yazık ki bu sistem bizlere dayatılıyor. Her zaman yaşanılması gereken en kötü koşullar bizler için hazırlanmış. Krizler, işsizlik, açlık, yoksulluk hepsi bizim işçi ve emekçi kadınlar için... Kölece bir yaşam bizlere reva görülüyor ve reva görüleni yaşamamız gerektiği sürekli bizlere emrediliyor. Ama asıl olan bu sistemi alaşağı edecek kadınlar, işçiler, gençlerdir. Örgütlenerek, mücadele etmemiz gerektiğini biliyoruz. Ve bunu ancak bu sistemi birlikte değiştirerek yapabiliriz.

İlgili haberler
İçimizden Biri: Yeter

Çok küçük yaşta para karşılığı verdiler beni, erken başladım hayata, üzüldüm, evladımı kaybettim, aç...

BİR GİYİM MAĞAZASINDAN NOTLAR:Nefes alma, hep gül,...

Yüksek rakamlı satışların yapıldığı mağazada tüm gün güleryüzle hizmet vermesi beklenen satış eleman...

Fabrikadan eve, bitmeyen çile…

Bir araştırmada; depresyonun kadınlaştığı, kadınların erkeklerden 2 kat daha fazla depresyona yakala...


Sıradaki haber
Kusur kimde?