KYK'lardan Gençlik ve Spor Bakanlığına mektuplar: Bozuk asansör, yağlı yemek, çalışma zorunluluğu
Gençlik ve Spor Bakanlığı bütçesi görüşülürken farklı illerden KYK yurtlarında kalan genç kadın öğrenciler mektup yazdılar.
KYK'lar mağduriyet yuvası

Beşiktaş Kız Öğrenci Yurdu’nda kalan bir öğrenci // İstanbul

Ülkemizde öğrencilerin en büyük problemi barınmayken çoğumuz için maddi açıdan en makul seçenek devlet yurtları oluyor. Ancak bu “makullüğün” dayandığı zemin her geçen gün daha da kabul edilemez bir hâl alıyor. KYK’lara ayrılan bütçe düşmeye devam ettikçe bunun yansımalarını da hayat kalitemizdeki ciddi gerileme ile açıkça hissediyoruz.

İstanbul’daki bir KYK yurdunda yalnızca bir hafta kalsanız bile bu sorunlarla yüzleşirsiniz. Öncelikle, besleyicilikten uzak, tek tip ve yetersiz öğünler nedeniyle midenizle ilgili problemler yaşamaya başlarsınız. Çamaşır yıkamak isterseniz tüm gününüzü buna ayırmanız gerekir; arızalı makinelerin arasında çalışır durumda olanı bulacaksınız, sonra çamaşırlarınızı da vaktinden önce almalısınız, yoksa bir başkası sizin yerinize bunu yapabilir. Çamaşırhaneye girdiğinizde sahipsiz kıyafetlerden oluşan bir yığınla karşılaşmanız da mümkündür.

Asansörlerin bakımsız bırakılması ve idarenin bu konudaki kayıtsızlığı büyük bir stres kaynağıdır. Oda temizliği ise sözde sizin sorumluluğunuzdan çıkmış gibi görünür fakat temizlik görevlilerine yeterli malzeme sağlanmadığı için odalar çoğu zaman daha kirli bırakılıp gidilir. Bu durum, ortamı daha da yaşanmaz hâle getirir.

KYK’ların sorunlarını birkaç paragrafa sığdırmak zor ancak bütçe kısıtlamaları devam ettikçe çok daha korkunç senaryolar bizleri bekliyor. Biz öğrenciler olarak, daha nitelikli koşullarda eğitim hayatımızı sürdürebilmek için üç öğün besleyici yemeğe erişebilmeyi, herkesin ders çalışabileceği yeterli masa ve alanların sağlanmasını, çamaşırhanelerin tüm öğrenciler için yeterli hâle getirilmesini, özellikle kadın öğrenciler olarak KYK’larda giriş-çıkış saati uygulamalarının ve sözlü ithamlarla yapılan baskıların son bulmasını talep ediyoruz.


Yetersiz burslarla borçlandırılıyoruz

Merve // Adana
Eğitim Fakültesinde okuyorum. Adana'da KYK yurdunda kalıyorum. Burs yattığı anda 1200 TL olan aylık barınma ücretini yatırıyorum. 500 lira telefon faturasına yatırıyorum. Sadece okula gidip gelirsem aylık 1148 lira da ulaşım ücreti oluyor.

Kitap alışverişi yapamıyorum, kıyafet ve kişisel bakım masraflarımı karşılayamadığım için banka kredisi kullanmak zorunda kalıyor her seferinde kredi borcunun asgari tutarını ödemek döngüsüne sıkışıyorum. Yurtlarda çıkan yemeklerin niteliksizliği sağlığımızı etkiliyor.

Yemekler çok yağlı, birbiriyle alakasız yemeklerin çıkıyor. Ağırlıklı karbonhidrat içeren öğünler ve protein ve vitamin eksikliğinden sağlık sorunları yaşadığımız oluyor. Dışarıda bir öğün yemek, bir kıyafet almak ya da kahve içmek lüks oldu.

Bugün üniversite okurken ek işlerde çalışmak da bir yandan kaçınılmaz oluyor. Birçok arkadaşım bu ekonomik koşullarda umutsuz ve stresli olduğunu söylüyor.

Okurken çalışmak bir zorunluluk

Bursa’dan bir öğrenci

Üniversite öğrencileri olarak baskıyı en çok bütçe politikalarında hissediyoruz. Ne zaman ailemi arasam "oku kızım, belli ki bizden bir şey kalmayacak size" cümlesi artık motive eden bir güldürü cümlesi oldu. Travmalarımızla eğlenmek en ucuz yöntem, biz de bütçemizi böyle yönetmeye çalışıyoruz. 

Hem çalışıp hem okumak artık bir zorunluluk. Üstelik ne eğitim hayatımızdan ne de çalışma hayatından verim alamıyoruz. Şimşek politikalarıyla birlikte derinleşen yoksulluğun faturasının gençler üzerindeki etkisi giderek büyüyor. Burstan çok kredi verilen canım ülkemde 3 bin lira verilen burs ve krediler hayatımızı kolaylaştırmıyor. 1200 TL yurt ücretinden geriye kalan 1800 TL, kırtasiye masrafını bile karşılamıyor. Üstelik ücretli olan yurtlar Cevizlibağ Kız Yurdunda da gördüğümüz üzere bizim barınabildiğimiz yerlerden çok tehdit altında hissettiğimiz, güvenlik endişesi duyduğumuz yerler. 

Yurt ücretini bir kenara bıraksak bile bugün herhangi bölümden bir öğrencinin 3 bin TL ile kırtasiye masrafını karşılaması mümkün değil. Üniversitelerimizde kütüphane yetersizliği rektörlük tarafından dikkate alınmıyor. Bir kitap bin liranın altında değil, dolayısıyla öğrenciler PDF ve fotokopilerin peşine düşmüş durumda. 

Yemekhanelerin hem görüntü hem lezzet olarak yetersiz oluşu, zehirlenmelerin meydana gelmesi gibi pek çok şey Türkiye genelinde üniversitelerin problemlerinden biri.  Hacettepe yemekhanesinde öğrenciler zam ve rezervasyon sistemine tepkilerini koymuş ve kendi yemeklerini kendileri servis etmişti. Bir grup tarafından saldırıya uğramaları ve kampüsteki güvensizlik gündem olmuştu. Tüm bu bütçe krizlerinin yanında kadın öğrenciler olarak kampüslerin güvenliğini tartışmaya devam ediyoruz. Kısacası hayatta kalma mücadelesi içerisinde yaşamanın özlemini hissediyor ve en basit ihtiyaçlarımızı karşılayabilmek için büyük çaba sarf ediyoruz. Bilim dünyasında var olabilmek daha çok çalışmayı gerektiriyor.


Bursları artırın

Bursa’dan bir öğrenci
Ben Bursa Uludağ Üniversitesi’nde öğrenim gören bir öğrenciyim. Bu mektubu, bir öğrencinin barınma, beslenme ve geçim koşullarını gerçekçi biçimde aktarmak için yazıyorum.

KYK bursu şu anda 3 bin TL. Ancak bunun 1200 TL’si doğrudan yurt ücretine gidiyor. Geriye kalan 1800 TL ile ay sonunu getirmeye çalışıyoruz. Bu miktar, temel ihtiyaçlar düşünüldüğünde oldukça yetersiz kalıyor. Aileden destek almak zor, çoğumuz çalışan aile bireylerine sahip değiliz. Yemekhane fiyatları her geçen dönem artıyor; bir öğünlük yemek okul yemekhanesinde 35 lira, çoğu zaman yemek bitimleri dolayısıyla bundan faydalanmak da zorluyor. Yurtta sunulan yemekler ise genellikle hem yetersiz hem de besin değeri açısından düşük.

Ulaşım masrafları da öğrenciler için ayrı bir yük. Otobüs kartına düzenli para yüklemek bile çoğu zaman planlı bir bütçe gerektiriyor. Bütün bunlar birleştiğinde, bursun bir destekten çok, kısa süreli bir nefes aralığı olduğunu söylemek zorundayım.

Birçok öğrenci, bu ekonomik sıkışıklık nedeniyle derslerine tam olarak odaklanamıyor; yarı zamanlı işlerde çalışmak zorunda kalıyor. Bu durum, eğitim kalitesini ve psikolojik iyi oluşumuzu doğrudan etkiliyor.

Öğrencilerin daha insanca şartlarda yaşayabilmesi için burs miktarlarının güncel ekonomik koşullara göre yeniden düzenlenmesi, yurt ücretlerinin düşürülmesi ve yemekhane hizmetlerinin iyileştirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Cevizlibağ KYK Yurdu’ndan öğrenciler: ‘Kadınlar taciz edilirken yurt yönetimi nerede?’

Cevizlibağ Atatürk KYK Yurdu’nda kadın öğrencilerin odaları tadilatta çalışan erkekler tarafından talan edildi, özel eşyaları karıştırıldı. Öğrenciler, güvenliksiz koşullara karşı tepkili ve endişeli.

Yurtta asansör faciasında ölen Zeren Ertaş davasında cezasızlık

Aydın'da öğrenci Zeren Ertaş'ın ölümüyle sonuçlanan yurt binasındaki asansör faciası ile ilgili davada 1 sanığa 5 yıl 6 ay 20 gün, 3 sanığa 2 yıl 11 ay hapis cezası verildi, bir sanık ise beraat etti.

Ülkenin dört bir yanından Zeren Ertaş protestosu: Okumaya geldik, ölmeye değil

Farklı illerde öğrenciler, Aydın Efeler ilçesindeki Güzelhisar Kız Öğrenci Yurdu'nda asansörün düşmesi sonucu Zeren Ertaş'ın yaşamını yitirmesini yurtlarda yürüyüşler ve açıklamalarla protesto etti.


Editörden