Yüz bin lira alıp ‘Geçinilebiliyor’ demesinler
'Ekmek olmuş iki buçuk lira. Ben çocuklarıma meyve, sebze yedirebilecek miyim?'

Adım Arzu, 26 yaşındayım, kurumsal bir zincir markette çalışıyorum. İki çocuğum var; biri 4 yaşında, biri 6 aylık. Küçük oğlumda çarpık ayak sendromu var, onun tedavisiyle ilgileniyoruz. Doğum iznindeyim ama 1 ay sonra işe başlayacağım. Çocuğum 7 aylık olacak hala bana ihtiyacı olduğu bir dönem. Süt izni veriyorlar 1 saat, gidip gelme şansın yoksa erken çıkmana ya da geç gelmene izin vermiyorlar. Çocuğun en azından 1-1 buçuk yaşına kadar gelmesi lazım. Babaannesi bakacak ama yeterince beslenemeyecek. Bir de bu süre zarfında ücret alamıyoruz.

Önceden eve 2 maaş girerken, şimdi 1 maaş giriyor eve. 4 aylık bir ücret alıyoruz o da kesintilere gidiyor. Rapor adı altında bize biner lira para veriyorlar. 1500 lira kira, 300 lira elektrik, çocuğun bezi, maması… Bugün bir ayakkabı 200 lira; çocuğuna ayakkabı alamıyorsun seneden seneye. 2 bin 800 lira para asgari ücret alıyoruz, 200 lira yol parası veriyorlar. İki kişinin maaşından zaten 4 bin-5 bin lira faturalara, kiraya gidiyor; mutfak masrafı hariç.

Ekmek olmuş iki buçuk lira. Ben çocuklarıma meyve, sebze yedirebilecek miyim? O, 6-7 bin lirayı tek kişinin alması gerek ki tatiline de gidebilesin, çocuğunun gözünü de gönlünü de doyurabilsin.

Şu an biz paralı köleler olarak çalışıyoruz. Patrona, ev sahibine çalışıyoruz. Devletin üst kademesindekiler yüz bin lira alırken gidip marketlerden beş bin liralık alışveriş yapabilirler.

Onlara ucuz gelebilir ama ben beş bin liralık alışveriş yapamam. O zaman elektriğimi, suyumu, kiramı ödeyemem.

Önceden aileler çocuklarına ev, araba bırakabiliyorlardı. Evler olmuş en ucuzu üç yüz bin lira. Ev alabilmek için kredi çekeceksin beş yüz bin lira, ömür boyu hiçbir şey yemeden içmeden ödeyeceksin.

Özellikle çalışan anneleri devletin maddi ve manevi olarak desteklemesi lazım. Yüz bin lira alıp “geçinilebiliyor” demesinler. Bize de yüz bin lira versinler sesimiz çıkmaz. İnsan gibi yaşamak istiyoruz.

Fotoğraf: Damla Kırmızıtaş/Evrensel

İlgili haberler
‘Senlik benlik bitip de kuruldu muydu bizlik, Asga...

Arkadaşlarınızın işten atılması son damlaydı. Birbirinizle konuşurken iyice öne çıkmıştı zaten en ac...

Ayşe niye tezgahını pazarın girişine açıyor?

Iğdır’dan Ankara’ya büyük umutlarla gelen Ayşe, umduğunu bulamamış. Yaşamla baş etmek için pazarda e...

Özgürlüğe giden yolu birlikte açacağız

Umudumuz o ki, sadece bir günlük, büyük olaylar yaşandıktan sonra yapılan bir buluşma olmayacak bu....