MEKTUP
Lupus hastası bir kadın anlatıyor: ‘Şu an kullandığım ilacı kovid-19 tedavisi olarak veriyorlar ve ben bu ilacı bulamıyorum; parayla dahi alamıyorum, hoş parayla alsam da fiyatını iki katı yaptılar.’
İstanbul’dan bir cam işçisi pandeminin onda ve arkadaşlarında yarattığı etkileri anlatıyor, pandemi sürecinde çalışmak zorunda kalan işçilerin yalnız bırakıldığını söylüyor.
Genç bir işsiz kadın: ‘Bahaneler arkasına sığınılmış her şeyin güzel ve sorunsuz olduğu görüntüsü çizilmekte lakin öyle değil. Başkalarının çıkarlarının değil, geleceğimizi bizlerin planlaması gerek.’
Bakırköy Belediyesi işçisi bir kadın toplu iş sözleşmesi süreçlerinin patron ve sendika yöneticileri eliyle nasıl karmaşıklaştırıldığını anlatıyor.
‘Her ilde birkaç tane meslek hastalıkları hastanesi olmalı ve patronlar da hükümet de meslek hastalığı kapsamını zorlaştırmaktan vazgeçmeli.’
Ağır taşıma, iş yerinin baskıladığı performansa uymaya çalışma… Fıtık ise ağır çalışma koşullarının sonucunda depoda çalışan her üç kadından birinde var.
‘Eyyy İGDAŞ, benim 1 aylık maaşıma karşılık 3 fatura göndermeyi nasıl başardın? Ayağımda 3 kat çorap, üstümde kazak, hırka, battaniye altında üşüyorum.’
Esenyurt’tan Aycan yazdı: ‘Kadına değer vermeyen, kadının çalışmayıp evde oturup çocuğa bakmasını isteyen, haklarımızı her geçen gün tırpanlayan bir destekçi buluyor patronlar kendilerine…’
'Görüntülü buluşmalar da olmasa kendimizi arka koltukta unutulmuş gibi hissetmemiz içten bile değil.’
‘Kadınları güçsüz hissettirme ve toplumdan uzak bir yerde konumlandırma çabalarının karşılığı genç kadınlar açısından kabul görmüş değil.’
'Bizlerin talepleri kadın üniversitelerinden ziyade, var olduğumuz her alanda ayrımcılığın ve cinsiyetçiliğin önüne geçecek politikaların oluşturulması ve uygulanmasıdır.'
Adana’da kendi çocuklarına istismar suçundan 35 yıl ceza alan M.A.K.’nın cezasının bozulması ve tahliye edilmesine tepki gösteren çocukların annesi B.K., tepkisini yazdığı mektup ile dile getirdi.
Toplum için küçük, önemsiz ve saklanması gereken bir sıçrayış gibi algılansa da, hayatında vücudunda fiziki ve ruhsal durum değişiklikleri yaşayan kız çocukları için önemli bir süreçtir aslında.
Kod-29 gerekçesiyle işten atılan bir belediye işçisi kadın yazdı: ‘Ne ile suçlandığımı bilmeden yüz kızartıcı suç ile suçlanıyorum. Benimle beraber işten atılan yedi kadının sesi olmak istiyorum.’
‘Elbette kolay değildir bu grev günlerinde ev geçindirmek, ama sen sevgili kız kardeşim, eşinin mücadelesinde ona destek verirsen o patron karşısında, daha fazla direnecektir.’
Etimesgut’tan bir öğretmen anlatıyor; sokak ortasında uygulanan bir şiddetin ona düşündürdükleri, istismara uğrayan bir öğrencisini ‘susturan’ toplumsal baskıların ağırlığı… Peki ne yapmalı?
Asgari ücret zammı karşısında hayal kırıklığına uğradığını söyleyen kadın işçi: ‘İşveren, devlet desteğiyle cebini doldurdu. Biz ise geçinebilmek için sürekli bir şeylerden kısma çabasındayız.’
Liseli bir kız kardeşimiz sesleniyor: Beni defalarca hem sözlü hem fiziksel olarak taciz eden, onu istemediğim için bana evimi yaşanmaz kılmaya çalışan bu kişi hakkında uzaklaştırma talep ediyorum.
‘Gelir adaletsizliğinin önüne geçip ‘Dur’ demedikçe, hakkımız olanı ısrarla istemedikçe, hâlâ bu asgari ücreti belirleyen tuzu kuruların insafına kalmaya devam edeceğiz’
'Evlatları için fedakarlık yapıp emekli olduğu halde çocuklarını okutabilmek için hastalığına rağmen çalışmak zorunda bırakılan bir anne. Hasibe anne...'
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.