MEKTUP
En büyük gücümüz dayanışma ve örgütlülüğümüz. 8/20 mesai saati uygulamasında geri adım attıran çoğunluğu kadın sağlık emekçileri olarak emeğimizi korumakta kararlıyız.
Biz kadınlar; bu öfkelerimizin nedeni olan gülüşlerimizi solduran tüm sorunlarla, içinde bulunduğumuz dayanışmayı daha da güçlendirerek sonuna kadar mücadele edecek kadar güçlüyüz.
Suriye’den Türkiye’ye göç. Burada yaşanan yoksulluk, açlık, horlanma. Tam biraz toparlanıyor derken dünyayı saran korona ve yeniden açlık, yoksulluk ve dışlanma. Mülteci Hatice anlatıyor...
'Clara Zetkin’in sözleri günümüze hala ışık tutuyor: Pandemi, sermayenin boyunduruğundan kurtulmadan ne kadın ne de erkek emeğinin özgür olabileceğini fazlasıyla gösterdi.'
Ne Meclis gündemine getirilmesi beklenen çocuk istismarı faillerinin aklanmasına izin vereceğiz ne de kadınların bahanelerle öldürülmesine göz yumacağız.
İstanbul Sağlık Bilimleri Üniversitede okuyan genç kadınlar, kendilerini taciz ve tehdit eden, sosyal medyadan hakaretlere devam eden erkeğin daha ağır ceza almasını istiyor.
‘...Yazıyorum, belki benim hikayem bir yerlerde çaresiz hisseden bir kız kardeşime cesaret verir. İnsanca yaşamak hepimizin hakkı. Boşanma davası bittiği gün bunu kutlamak için kırmızı oje süreceğim.’
Bandırma’dan bir kadın ülkede yaşanan kadın cinayetlerine ilişkin yazdı: ‘Bir cinayeti, gerekçesi ne olursa olsun savunan, hafife alan, katil için gerekçeler üreten herkes en az onun kadar suçludur.’
Muğla’da ayrıldığı erkek milli boksör Selim Ahmet Kemaloğlu tarafından katledilen Zeynep Şenpınar’ın arkadaşları Zeynep’i anlattıkları mektupta, ‘Zeynep için adalet’ çağrısını büyüteceklerini söyledi.
"Kreşler kapalı, çocuğumu bırakabileceğim bir kreş de yok. Senelerdir gece gündüz demeden çalıştığım yer, şimdi beni işten çıkmaya zorluyor."
Her kadın gibi ben de yaşamak istiyorum ama sonunda yirmi saniyelik bir alt yazı olma ihtimalimi de unutamıyorum.
“Kadınları ve çocukları kirli siyasetin hedef tahtalarından indirip hak ettikleri hayatı özgürce yaşamaları için durmadan çabalamaya devam etmekte kararlıyız.”
Ben evde bulunduğum sürece “evin kızı” algısıyla ev işlerinin sorumlusu olduğum gerçeğiyle yüzleştim.
‘Ayten ben bunu yer miyim’in belki çok basit bir hikayesi var, ama bunun bir altyapısı var. Birlikte olduğumuz erkeklerin her şeyinden sorumlu tutulan biz kadınların bu durumdan çok rahatsızız.
Hendek Kadın Açık Ceza İnfaz Kurumundan bir mektup yazan Kıymet Karabulut, iktidara seslenerek, ‘Ya bırakın cezamızı çekelim ya da mum ışığını biz güneşmiş gibi göstermekten vazgeçin’ dedi.
“Hiç halimizi, sıhhatimizi, malzeme sorunlarımızı, yemek sorunlarını, içeceğimiz suyu bile bize soran olmadı… Sendikamızın bize yolladığı suları içtik. Bizlere kovid-19 testini bile çok gördüler.”
İzmir’de ev işçisi bir kadın korona sürecinde yaşadığı zorlukları anlattı: “Pandemi başladığında hayatım birden değişti. Çocuk baktığım evde sürekli kalmak zorunda kaldım…”
Ayrıldığı erkeğin şiddetine karşı yaşamını savunan Name Öztürk, 15 Mayıs 2019’da Bakırköy Kapalı Kadın Cezaevinden tahliye edilmişti. Name o günden bugüne yaşadıklarını kadınlar için kaleme aldı.
“Biz hemşireleri joker eleman olarak görüp oradan oraya sürenlerden mi bahsetmeliyim yoksa hâlâ kimsenin bizim yaptığımız işin asıl tanımını bilmemesine mi değinmeliyim…”
“Azmış çilesi annemin daha on üçünde oğlanların oynadıkları o misketler mermi sanılıp düştüler karakola. Sonrası onlarca kez basılan evimiz, mahpuslar…”
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.