MEKTUP
Oğlumu işten çıkardılar, ben maaşımı alabilecek miyim belli değil… Hiçbir önlem almıyorlar bir de dalga geçer gibi ‘evden çıkmayın’ diyorlar!
2 hafta ücretsiz izni mi seçersin, tazminat haklarının yok sayılıp işsizlik maaşını almayı mı, yoksa sağlıksız koşullarda virüs tehlikesiyle çalışmayı mı! Tekstil işçisi bir kadından korona notları.
Hastanede bir şekilde korkularla çalıştıktan sonra evde bekleyen çocuklar, yaşlılar… Ve yine karşımızda kadının bakım görevi, az parayla geçim sağlamak... Yük yine kadınların sırtında.
Hepimiz risk altındayız. Hepimiz aynı sorunun paydaşıyız... Sahadaki bulaşıyı en aza indirebilmek için evinizden mecbur kalmadıkça sokağa çıkmayacaksınız ki biz işimizi yapalım.
Carrefour SA’da çalışan bir işçi anlatıyor: Hijyen kuralları konsa da yoğunluktan uygulanmıyor, fazla mesailer ödenmiyor, yeterince dinlenemiyoruz…
Her gösteri sonrası temizliği erkek öğrenciler tarafından yapılıyordu. Rekabet etmediler, dayanıştılar. Gerçekliği anlatırken sadece resmi rakamlardan değil, Ekmek ve Gül’den de yararlanmışlardı.
Eşi dağıtımcı olarak çalışan bir okurumuz: ‘Eşim hiçbir önlem olmadan gün içinde onlarca kişiyle temas ediyor, işverene destek veren hükümet işçilerin koşullarını görmüyor.’
Biz tahsilatçı olmaya ve çalışmaya devam etmek zorundayız. İşveren krizi bahane eder, aidatlarını da ödemez ve geciktirir, ancak biz yine işveren ceza almasın ve işleri görülsün diye çalışır dururuz.
Boyner’de kasiyer olarak çalışan bir kadın işçi: Biz bugün evdeyiz, ama her güne kaygıyla uyanacağız. Bu nedenle bizim talebimiz çalışanlara iş güvencesi ve ücretli izin hakkı verilmesidir.
Antalya’da yaşayan ve 20 yıldır kuaförlük yapan Nesrin Öztürk, ekonomik krizin üstüne bir de koronanın yaşamlarını, geçimlerini daha da zora soktuğunu yazdı.
Markette çalışan üniversite öğrencisi bir okurumuz anlatıyor: Marketlerin aşırı yoğunluğundan dolayı sürekli paraya dokunuyoruz, ellerimizi yıkayamıyoruz, müşteriyle iç içeyiz...
Elif şiddet gördüğü ve boşanmak istediği erkek tarafından öldürüldü. Geride 3 yaşında bir kız ve adalet arayan bir aile kaldı. Bizse ‘Asıl suçlu kim?’ diye sorup, adalet için mücadele edeceğiz.
‘Bu sadece benim öyküm değil, bu tüm kadınların öyküsüdür. Bizim her gün ataerkil zihniyetten gördüğümüz muameledir bu. Ben susmayacağım. Siz de susmayın!’
Biz dünyanın dört bir yanında ‘Ekmek ve Gül istiyoruz’ diyen kız kardeşlerimizin bir özetiyiz. Antep’te ‘Böyle gitmez’ diyen tüm kadınları 15 Mart’ta Karanfil Kafe’de yapacağımız etkinliğe çağırıyoruz
Ne yazık ki, Alevi kadınları cemevlerinde ve derneklerde sadece hizmet aşamasında yer alıyorlar. Yönetimlerde kadının varlığı yok, adı anılanlarsa sadece göstermelik bir konumda. Bunu değiştireceğiz!
20 Temmuz 2016’da büyük oğlumun öldüğünü öğrendim. O gün hayatım “bitti” demiştim. “Ben bir hiçim, artık yaşayamam”, demiştim. Ama hayat devam ediyor ki ben bu yazıyı yazıyorum.
Çocuklarımızın bilimsel, parasız eğitim almaları da öğrencilerin güvenliği de devletin mesuliyeti olmalıdır. Ben bu sömürüyü kabul etmiyorum.
‘Eşit olmak, değer görmek istiyorsak önce biz kendi değerimizi bilmeliyiz. Değerli olduğumuzu karşımızdakine hissettirmeliyiz. Ve dayanışma içinde olmalıyız ki gerçek güzümüzü gösterebilelim.’
İstanbul Aydın Üniversitesi öğrencileri 8 Mart’a giderken okulda buluşmalar yaptı, sorunlarını konuştu ve çözüm için tartışmalar yaptı.
Gülsuyu-Gülensu Kadın Dayanışma Evinden kadınlar 8 Mart dolayısıyla bir araya gelecek. Dayanışma evinin tüm kadınlara bir araya gelme çağrısı var...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.