MEKTUP
Salcomp'tan işçi kadınlar anlatıyor: Bizim uğradığımız şiddet bir hak meselesi değil mi?
25 Kasım’a giderken bir kadın işçi yazdı: Sadece bugün değil her gün mücadele etmeliyiz, etmek zorundayız ancak bugün alanlarda değilsek fabrikamızda ortak ses olmalıyız!
'Acilen tedavilere değil koruyucu önlemlere bütçe ayrılmalı. Diyanet ve savunma sanayisine ayrılan bütçe artırılırken sağlık ve eğitime ayrılan bütçenin giderek azalmasının önüne geçilmeli.'
İstanbul Kadıköy'de bulunan Kandilli Koleji patronu tarafından saldırıya uğrayan Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası üyesi kadın öğretmenler, yaşadıklarını Ekmek ve Gül'e mektup olarak yazdı.
Malatya’da BİRTEK-SEN üyesi iki kadın işçi eşleri ve babaları aranarak emniyete çağırılmış, kadın işçilere “Beyniniz yıkanıyor” denmişti. Sendika üyesi bir kadın işçi yaşadıklarını anlattı.
İstanbul Maltepe'den bir öğretmenin anlattığı okulunda yaşanan bir olay, yoksulluğun, hakların 'yardım'a indirgenmesinin görünümlerini ortaya seriyor.
Bakanlık hangi kriterlere göre nafaka düzenlemesi yapmak istiyor! Zaten hem maddi hem manevi olarak yıkım yaşadığımız bu dönemde, bir yıkım da devletin kendisinden geliyor.
Açlık sınırının altında yaşadığımız bir dönemde, insanca yaşanacak bir ücret mücadelesi verirken, kadın cinayetleri durdurulsun, çocuk istismarı son bulsun derken tüm gündemimiz savaş oldu.
‘İlkokula giden oğlumun beslenme çantasını dolduramıyorum eşimin geliri yetersiz geliyor. Çocuklar uyuduktan sonra eşimle ettiğim tek sohbet ek iş aramaya dair.’
Ev aynı, eve yatırım yok, kiracıya eziyet çok. 2 bin 500 liralık ev kiramı ev sahibi 7 bin lira yapmak istiyor.
Bazı sendikalara ve Mili Eğitim Bakanlığına göre bir öğün ücretsiz yemek ekonomik bir yük fakat öğretmenleri tek tipleştirmek için beyaz önlük hediye edilmesi ekonomik olarak göze gelmiyor.
Bundan önceki dönemde siyasetle, ülkenin koşullarıyla hiç ilgilenmemiştim. Çünkü benim param bana yetiyordu. Yağımda kavruluyordum. Gerisi de beni ilgilendirmiyordu. Ne kadar da yanlışmış.
KYK sorunu, yemek problemi, barınma problemi, hijyen problemi gibi… Tüm bu problemlerin içerisinde son noktayı koyan bu ihmalkârlık bize bir daha gösteriyor ki bu bir kaza değil, cinayettir.
Savaştan çıkan olur mu savaşmamış gibi! Mutlu olabilir mi, geride kalanlar? Dünyanın herhangi bir yerinde, herhangi coğrafyasında ölürken kadınlar çocuklar, canlar… Nasıl rahatına bakar insan?
Eskişehir'de 5 gün içinde iki üniversite öğrencisinin intihar etmesi üzerine Eskişehir'den üniversite öğrencisi Zehra Ceylan Ekmek ve Gül'e mektup yazdı.
Biz kadınlar ne savaşın ne ekonomik krizin ne de şiddetin yükünü sırtlanmak istemiyoruz. Hiçbir kadın, hiçbir çocuk bu savaşın mağduru olmamalı. Ölümle burun buruna korkarak yaşam sürdürmemeli.
İzmir Dikili-Bergama yolu üzerinde bulunan Bayburt Grup bünyesindeki Agrobay Seracılıkta çalışan işçiler direnişlerinin 57. gününü geride bıraktı. Kadın işçiler mektupla seslendi.
Uygun aile yapısı diye tanımladıkları aile formatının içinde; çok eşlilik, kadının çalışmaması, evinde oturup kocasının gönlünü hoş etmesi, bir de çokça çocuk doğurması var.
‘Ek zam talep ettik diye aylardır yönetim adeta ‘ava’ çıktı, bu iş kimin başının altından çıktı diye.’
'Adım adım gelen tehlikenin farkında olmalıyız. ÇEDES uygulaması, önlük dayatması karanlığa doğru bir kapı açıyor bizlere. Bizlerin bu kapıyı kapatmak gibi bir görevimiz var.'
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.