GÜNÜN FOTOĞRAFI: Köy Enstitülerinde kız öğrenciler
17 Nisan 1940'ta kurulan Köy Enstitülerinin kuruluş yıl dönümünde bir köy enstitüsünde 'mutfak eğitimi' alan kız öğrencilerden bir kareyi paylaşalım...
Özellikle kız öğrencilerin hayatlarını anlatan bir kitap yok. Anılar yazılınca, Köy Enstitüleri’nin işleyiş tarzı ortaya çıkıyor. Özellikle kız öğrencilerin okuması için vurgular çok ama, kızlar zaten azdı okulda. Kızlarda yazı yazmak gibi bir amacı yoktu. Yapamadıkları için değil de, o fırsatı bulamadıkları için ayrı bir zaman isteyen birşeydir. Ben evlendiğimiz zaman ikimizde okuyoruz. Ben bir kitap okuyorum eleştiriyorum. ... çok güzel dedi eleştiri yapıyorsun. Evlendik o yazar oldu. Çocuklar oldu. Okulun başöğretmeniyim o ilk yazıları yazdığım zaman. Evde yemeği ben yapacam, çamaşırı ben yapacam.. Ev kadınlığını yapacaksın, okulda görevini yapacaksın. Çocuklarını büyüteceksin. Annen varsa ona bakacaksın, kadına öyle bir yük yükleniyor ki, o anda yazar olamaz. Benim görevim vardı, yazacak hiç zamanım yoktu.”


Köy Enstitülü bir kadın, Halise Apaydın böyle yapıyor 'görünmeyişlerinin' kısa bir özetini. Semiha Tuna Fe Dergi'nin 2009 yılındaki ilk sayısında yayınlanan “Köy Enstitüleri’nde Kadın Olmak” makalesini yazarken enstitülü kadınlarla yaptığı görüşmelerle bize Köy Enstitüleri'nin çok bilinenin aksine nasıl da cinsiyetçi bir işleyişinin olduğunu gösteriyor. Keşke daha çok kadın yazsaymış yaşadıklarını, nasıl bir eğitimden geçtiklerini, kendilerine kattıklarını... Semiha Tuna'ya göre kadınlar tarafından Köy Enstitüleri deneyimlerinin neden yazılmadığı sorusu bazen bir pişmanlık, bazen de bir zamansızlık sorunu olarak dile getiriliyor. Sözlerini alıntıladığımız Halise Apaydın hem yazmaya meraklı bir kadın, hem de Köy Enstitüleri üzerine yazıları da olan bir kadın . Ama anlatısında da yer aldığı gibi, bazı nedenlerden dolayı yazma işine uzunca bir süre ara vermek zorunda kalmış. Halise Apaydın’ın söylediği gibi, yazma amaçları yoktu kadınların. Çünkü isteseler de zaten yazamıyorlardı. Çünkü evde yapılması gereken işler vardı. Bu yüzden yazı yazmak her zaman ikinci plana atılmak zorunda kalmıştı...

Siz siz olun, ne yaşarsanız yaşayın kalemi elinizden bırakmayın, olur mu sevgili okur?





     

İlgili haberler
GÜNÜN SORUSU: Sabır taşı ne zaman çatlar?

Herkesin sabrının bir sınırı var, sabır taşı elbet bir yerde çatlar? Peki sizin sabrınızın sınırı ne...

GÜNÜN ŞARKISI: Woman is Still a Woman

Gezi direnişi sırasında Türkiye'nin daha yakından tanıdığı Chinawoman'ı dinleyelim bu pazartesi... '...

GÜNÜN KİTABI: Sinança

Bugün Şirin Cemgil’in doğum günü. O sadece 'Sinan Cemgil'in eşi' olarak anılamayacak kadar kuşağının...