GÜNÜN İSYANI: Böyle oğul olmaz olsun!
Blogger Mehtap Erel kendi blogunda ‘Her kadının bir oğlu olmalı’ başlıklı korkunç erillik dolu bir yazı paylaştı. Oysa bu yazıda çizilen 'evlat' karakterinin başka türlüsü olmalı.

Anneler Günü büyük bir gümbürtüyle yaklaşmaktaydı… Reklamlar, kampanyalar, sosyal medya paylaşmaları... Kötü olan hangisi biz tam karar veremiyoruz. Anneler günü diye küçük ev/mutfak aletlerinin girdiği büyük indirim ve reklam coşkusu mu, yoksa anne fedakarlığını övmenin anneliği kutsayan güzellemelerin artması mı biz karar veremedik.
Çok da alışık olmadığımız bir durum değil tabii ki. Sonuçta sevgililer günü, kadınlar günü dahil kadınları içeren tüm günler bir süredir anneler günü gibi kutlanıyor.
Aşağıda, ele aldığımız yazı da, artık İnternet ile herkesin kısa süreliğine ünlü olabildiği blogger dünyasına ait bir metin. ‘Her kadının bir oğlu olmalı’ yazısı... Bir 'erkek' annesi olmayı kendince anlatmış blogger. Eril bir çocuğun yetiştirilmesinin de teşvikini görüyoruz bu yazıda...

HER KADININ BİR OĞLU OLMALIYMIŞ!
Öncelikle isteyen her kadının bir çocuğu olmalı. Arkadaşlar, yeğenler, kediler, köpekler, tavşanlar, kuşlarla da insanın mutlu olabileceğini ve tek gerçeğin mutluluk olduğunu unutmamalı. Sonuçta tek bir hayat, tek bir amaç, sadece bir tek doğru yok.
Neyse şu alengirli yazıya bir göz atalım da ‘Hoop kardeşim, o öyle değil!’ demeye gönül rahatlığıyla başlayalım.
Mehtap Erel adlı bir blogger yazarının ‘Her kadının bir oğlu olmalı’ başlıklı ve içerikli yazısında nasıl bir ‘erkek’ yetiştirilmemeli fikriyatına sahip oluyoruz. Yazarın oğluyla arasındaki bağı eril düzen içinde bir çocuğun daha fazla nasıl erilleştirilmesine karşın ‘Yok ablacım sen iyisi mi öyle yapma’ diyoruz.

YOK, CIK O ÖYLE DEĞİL!
Başlıyor söze blogger Mehtap;
“Her kadının bir oğlu olmalı. Önce koynunda göğsünde büyütmeli sonra boyunu aşmalı. Mutfakta bir şeyler hazırlarken gelip kafasından, tam tepesinden öpmeli annesini. Daha dün altını sen temizlemiyormuşsun gibi 'Çok fıstıksınız bugün hanımefendi' demeli.”

Diyen yazarımıza ilk cevabı tez elden verelim; Yok, cık. O öyle değil! Eyvallah öpsün, sevsin tabii evlattır ama yok öyle fındık, fıstık leblebi, at, taş gibi benzetmeler. Mümkünse sadece kadın olduğumuzu bilsin. Hiç öyle ota, böceğe, taşa toprağa benzetmesin...

Devam edelim...

“Her kadının bir oğlu olmalı. Bulaşık makinesini açıp yarı dolu, sıyrılmamış tabağı bardak bölmesinde bulmalı her kadın. Terlikleri mutfakta yere yapışmalı, 'Oğlum şu reçelle kavga mı ediyorsun ne yapıyorsun?' diye seslenmeli içeri, kocaman bir adam gelmeli karşısına, ağzı burnu reçel içinde kadına bakıp 'Ne reçeli?' demeli.
Her kadının bir oğlu olmalı, kirlisini, terlisini temizlerden ayırmayı bir türlü öğrenememeli, söylenmeye başlayınca da kucağına aldığı gibi havaya kaldırıp 'Dünyanın en huysuz ama en güzel annesi' diye annesini sevmeli.”

‘Aman canım reçeline bari karışma adamın’ demeyin! Karışırız. Zaten tek başına bizim görevimiz değilken birçok ev işi; temizlikti, ütüydü, bulaşıktı üzerimize kalmıyor mu? Tüm gün mesaide emek verip bir de evde yorulmuyor muyuz? O evlat olacak oğul da bir zahmet düzgün koysun bulaşığını. İki su geçirsin. Zulüm etmesin. En iyisi mi ortak alanları da kendi yaşam alanını da kimseyi rahatsız etmeyecek biçimde kullanmasını öğretmeli. Yoksa o zulüm bitmez... Bunun yanında eğer bir kızınız ve bir oğlunuz varsa bilhassa oğlunuza bulaşık makinesine nasıl bulaşık dizileceğini, çamaşır makinesine siyahlarla beyazların ayrılması gerektiğini öğretmeli. Hadi bunlar ek bilgi diyelim, yere bir şey döküldüğünde toplamayı akıl etsin bari. Misal sokakta yerlere çöp atmamalı. Hayatına sevgili ya da arkadaş olarak giren tüm kadınlara da insan gibi davranabilmeli.

“Her kadının bir oğlu olmalı. Yolda yürürken kolunu omzuna atmalı, ileride yolda kalabalık bir grup gördüğünde annesini diğer tarafına korumaya almalı, sanki düne kadar annesinin kucağında gezen o değilmiş gibi.”

Aaaayy yangın var diye bağıracağım! Zira kafamdan dumanlar yükseliyor...
Yolda giderken kendisini koruyacağını düşünmekten önce; gündüz ya da gece tek başına yürüyen bir kadını gördüğünde onu rahatsız edecek bakışları atmamayı, tacizde bulunmamayı ve hiçbir kadının da bir erkek korumasına ihtiyaç duyulmaması gerektiğini öğreteceği bir oğlu olmalı, evet. Olacaksa böyle olmalı!

“Her kadının bir oğlu olmalı. 45 numara ayakkabıları evin ortasında çıkarıp gelip yanına, sanki daha 4 yaşında gibi başını göğsüne koymalı, 'Yoruldum annem, açım' demeli. O koca herif bir kalemde 4 yaşına dönmeli.”

Ortak yaşama devam etme kurallarını, eğer evin yarısına kadar kirli ayakkabılarıyla girdiyse bunun kendisi için de bir sorun olduğu ve çözüm olarak temizlemesi gerektiğini öğreteceğin, insani sorumluluklarını bilecek bir oğlu olmalı insanın. Evet.

“Her kadının bir oğlu olmalı. Düne kadar donunu sen giydirirken bugün 'Yakamız açık mı biraz hanımefendi?' diye trip atmalı.”

Hayatındaki hiçbir kadının ne giydiğine, ne giyeceğine karışmayan, kimseye de rahatsız edici gözle bakmamayı öğretecek bir oğlan çocuğumuz olmalı, şu an gerçekten ikna olduk. Böyle cinsiyetçi algılardan, ayrımcılıklardan arındırılmış bir evlat düşününce insanın bir oğlan çocuğu doğurmak isteği gelmiyor değil doğrusu...

“Her kadının bir oğlu olmalı. “Ya ileride karın beni sevmezse” falan diye yol yapmalı kadın. Oğlu da “Seni sevmeyen kadını ben ne yapayım” demeli. O işlerin öyle olmadığını bilsen de ses etmemeli. Acı bir tebessüm oturmalı yüze. Canım oğlum, SEN beni sev yeter demeli.
Her kadının bir oğlu olmalı. Yaşlılığında ziyaretine gelmeli. Ve sanılanın aksine gelinle falan değil, tek başına… Hiç öyle sandığınız gibi  'Ay ailecek görüşelim' derdinde değildir erkek anneleri. Oğlum gelsin ve sanki hiçbir şey değişmemiş gibi koklaya koklaya öpeyim, beraber bir şeyler yiyelim biz bize diye düşünürler. Oğullarının annesi olmak isterler eskisi gibi.


...Diye giden yazı da gelin fobisini görünce doğrusu düşünüyor insan... Çocuğunuzu gerçekten bu yazdığınız gibi yetiştirdiyseniz korkmakta da haklısınız. Çünkü bu adamla birlikte olan kadın ya çıldırır, ya da süründürür. İnşallah çıldırmaz da süründürür ya da def et gitsin kıııız!

İlgili haberler
Flört şiddeti nedir?

Kadınlar için korkutucu bir deneyim! Korkmayın... Ama flört şiddetinin şiddete açılan kapılarından b...

Çağımızın şiddeti: Dijital şiddet

Teknolojik araçlar kadını küçük düşürmek, cezalandırmak, denetlemek için kullanılıyorsa bu dijital ş...

Ayşegül adalet istiyor!

11 yaşındaki kızını istismar eden kocasını şikayet etti, adam serbest bırakıldı. Ayşegül’ü 4 kurşunl...