Burada iklim değişikliği bir kadın meselesi
Tuvalu adası iklim değişikliği nedeniyle yaşayanların çevre ülkelere iltica talebinde bulunduğu bir yer. Ve Tuvalu’da iklim değişikliği tam anlamıyla bir kadın meselesi. Tuvalu’da neler oluyor?

Asita Moloti, 2004’ten beri toplumsal cinsiyet eşitliği ve az nüfuslu Tuvalu’daki iklim değişikliği üzerine gerçekleştirilen atölyelerin yürütücülüğünü yapıyor. Moloti, iklim değişikliğinin hem erkekleri hem kadınları etkilediğini fakat iki tarafın daha farklı etkilendiğini, kadınların erkeklerden daha büyük bir risk altında olduklarını belirterek konuya giriş yapıyor.
Birçok yerde olduğu gibi yemek işleri, suyun kullanımı, eldeki imkanlarla aileyi çekip çevirme işi gelenek adı altında Tuvalulu kadınlara yüklenmiş.
Bütün ailenin en önemli ihtiyaçları, kullanılabilir suyun kısıtlı olmasından dolayı daha da zor gideriliyor. Herhangi bir felaket durumundaki seferberlik anları da dahil başkaca olaylar yaşandığında kalabalığın beslenme sorumluluğu da kadınlara yükleniyor ve sorumlulukları iki katına çıkarılmış oluyor, diyor Moloti.
Tuvalu’da son 20 yıldır var olan su sıkıntısı ve sıkça karşılaşılan fırtınalar hayatın merkezine oturmuş. Çünkü iklim değişikliği, Tuvaluların yaşam alanını günden güne değiştirmiş ve Tuvaluları birçok sorunla karşı karşıya bırakmış.
SPC’nin (Secretariattothe Pacific Community/PasifikTopluluğu Sekreterliği) sponsorluğunu üstlendiği Moloti’nin atölyeleri, Tuvaluların toplumsal cinsiyet eşitliğine, temel insan haklarına, iklim değişikliğine karşı nasıl önlemler alabileceklerine ve bunların devamlılığına dair eğitimler vermekte. Tuvalu’nun diğer 8 adasından da katılımcıların dahil olduğu yaklaşık 40 kişi bu atölyelerde eğitim almış.
Tuvalu, Pasifik’te, ekvatorun yaklaşık 8 derece güneyinde yer alan mercan resiflerinin oluşturduğu halka biçimli bir ada, atöldür. Tepe noktası, deniz seviyesinin sadece 4 metre üstünde. 11 bin nüfuslu Tuvalu, dünyanın en küçük ülkelerinden biri olmakla birlikte aynı zamanda en uzak ülkelerinden de biridir. Tuvalu’nun bu özelikleri, Tuvalu’yu iklim değişikliklerinin etkilerine daha da açık bırakıyor. Ayrıca bu durum, kadınların iklim değişikliğinin etkilerini daha fazla hissetmesine de neden olmuş.
1993’ten beri ana iskelede düzenli olarak gelgit ölçümleri yapılmakta. Son yıllarda yapılan gözlemlere dayanarak deniz seviyesinin sabit bir şekilde yılda 4 mm arttığını söylüyorlar. Bu oran çok küçükmüş gibi görünse de Tuvaluların içme suyuna ulaşılabilirliklerini büyük ölçüde etkiliyor.

HER ŞEY İÇİN YAĞMUR SUYU!
Tuvaluların tüm suyu yağmurdan gelmekte. Her ev, çatılarına oturtulmuş su depolarına sahip. Bu yağmur suları içmek, kıyafetleri ve bulaşıkları yıkamak ve yıkanmak için kaynatılarak kullanılıyor.
Fakat durum daha önceleri böyle değildi. Tuvalu, içme suyu kaynaklarına sahipti ve Tuvalulular kuyu kazarak içme suyuna erişebilmekteydi. Çatılara depolar yerleştirilmediği için de çatılar, sazlıklardan oluşmaktaydı.
Meteorolojiden sorumlu yetkilileri Tauala Katea, 2000 yılında bana, diğer adalarda yaşayan Tuvaluların taro (gölevez) ve pulaka bitkilerinin zarar gördüğünü fark ettiklerini aktarmıştı. Katea ayrıca ‘Bitkilerin kökleri çürümüş gibiydi ve boyları da giderek küçülüyordu.’ diyerek durumun vahametini aktarmıştı.
Taro ve pulaka Tuvalu mutfağının toprak altında yetiştirilen nişasta deposu iki önemli bitki. Bu iki bitkinin alarm vermesi başka şeylerin de yanlış gittiğinin göstergesi olmuş.
Bir dizi araştırmadan sonra bitkilerin bu hale gelmesinin nedeninin tuzlu su sızıntısı olduğu anlaşılmış. Katea, bu durumu, deniz seviyesinin yükselmesinin sonucu olarak görüyordu.
Son 20 yılda Tuvalu’nun yaşam alanında belirgin derecede değişiklikler olmuş. Sazlık çatılar ve tatlı su kuyuları eski birer hatıra gibi tarihte yerini almış. Artık yeraltı su kaynaklarımız yok. İnsanların içme suyunu karşıladığı kuyular tuzlu suların baskınına uğradı, bu yüzden insanlar şimdi o kuyuları birer çöp bidonu gibi kullanıyor, diyor Katea.

TEMİZLENMEK İÇİN DENİZE GİRMEK, BEBEKLERİ BİLE YIKAYAMAMAK...
Tuvalu’daki tatlı su kaynaklarının kirlenmesi Tuvaluları özellikle de kadınları savunmasız duruma düşürmüş.
20’li yaşlarının ortalarında olan Tuvalulu Angelina Anderson: ‘Kadınlar temizlik, yemek, toprak işleri gibi şeylerle beraber çocuklarla da ilgilendikleri için iklim değişikliğinden daha fazla etkileniyorlar. Su yoksa kadınların endişeleri daha da artıyor.’ diyor.
Uzun süreli kuraklık, son olarak 2011’de Tuvalu’nun başkenti olan Funafuti’de oldu. Anderson, o dönem kuraklıktan dolayı çok zarar gördüklerini ve ortanca kızı Suluai’nin 3 aylık olduğunu, bundan dolayı daha da zorlandıklarını hatırladığını aktarıyor.
Anderson: ‘Ne bebeği yıkayacak suyumuz vardı ne de çamaşırları yıkayacak. Temizlenmek için denize gidip yüzüyor, daha sonra eve gelip kurulanıyorduk. Temiz suyu sadece içmek için ve yemeklerde kullanmak için saklıyorduk.’ diyor.
Kadınlara yüklenen ailenin en önemli ihtiyaçlarının yerine getirilmesi görevi, kullanılabilir suyun kısıtlı olmasından dolayı daha da zor. Toprağın tuzluluk oranının artması ve hava şartlarının değişiklik göstermesinden dolayı toprakla uğraşmak ve kaliteli ürün almak da gittikçe güçleşmiş durumda, diyor Moloti.
Anderson: ‘Kuraklık yalnızca insanları etkilemekle kalmadı, bitkileri de çok kötü etkiledi. Topraklarımız artık verimli değil. Fiji’deki gibi değil artık; orada ne ekersen ek, kendi kendine yetişir. Tuvalu’da ise sulama, gübreleme yapmamız, özel ilgi göstermemiz gerekiyor. Eğer su yoksa bunlar daha da zorlaşıyor. Başka seçeneğimiz yoksa mecburen marketlerden bir şeyler almak zorunda kalıyoruz.’ diyor.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ TOPLUM SAĞLIĞINI DA RİSKE ATIYOR
Diğer adalardan birinde özel okul öğretmeni olan Misikata, iklim değişikliğinin toplumun sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerinden endişe duyduğunu söylüyor.
Misikata: ‘Genelde suyumuzu yağmurdan sağlar, tanklarda depolar ve oradan kullanırız. Ama kuraklık döneminde hemen hemen boş olurlar. Yer altı sularımıza güvenirken tuzlu suyla karıştıklarını fark ettik. Bu durum hepimizi mahvetti. Bazılarımız hastalandı ve hastanelere kaldırıldılar, tedavi gördüler. Bazılarını da başkent Funafuti’deki hastaneye transfer etmek zorunda kaldık.’ diyor.

TÜM TEMEL BESİNLER İTHAL EDİLİYOR!
Tuvalu mutfağının diğer öğeleri olan domuzlar da yemek ve içecek konusunda zorluk çekiyorlar. Misikata, hindistan cevizi ağaçlarının bile artık meyve vermediğini, içecek bir şeyler bulmanın gitgide zorlaştığını aktarıyor.
Artık ithal gıda kuraklığın olmadığı dönemlerde bile sıkça tüketilir olmuş. Ben de Tuvalu’da yaşadığım bir aylık süreçte (Aralık 2014’ten Ocak 2015’e) pirincin, konserve etlerin, havucun, elmanın, hatta yerel olan papayanın, muzun bile ithal edildiğini gördüm.
Katea: ‘Besinlerimizi çoğunlukla ithal ediyoruz. Bu zor bir durum ama tek çıkar yolumuz bu. Bu şekilde iklim değişikliğine ve onun getirdiği değişikliklere direnmeye çalışıyoruz.’ diyor.
Büyük gelgitler ve fırtına kabarmaları hala endişe kaynağı oluşturmakta. Büyük gelgitler yaklaşık 2000 yılı civarında başladı ve aynı dönem toprağa tuzlu su sızıntıları oldu.Katea: ‘İnsanlar büyük gelgit akıntılarına tanıklık ediyorlar. Artık daha da içe, halkın yaşam alanına doğru girmeye başladı. Mesela, meteoroloji binası büyük gelgitlerin başladığı dönemde deniz sularıyla çevrelenecek.’ diyor.
Büyük gelgit (yerel dilde Kral gelgit), Güneş’in, Ay’ın ve Dünya’nın yörüngede hizalandığı anda meydana gelerek yılın en büyük gelgit olayını oluşturur. Tuvalu’daki kral gelgit döneminde yerden su kabarcıkları çıkar.
Katea: ‘Deniz suyu daha da yayıldı ve topraklarımızın büyük kısmını su bastı. Yıllar geçtikçe bu daha da çok artacak, iç bölgeleri kaplayacak. Bu bizim için yeni bir durum.’ diyor.

Afrika’da 17 milyon kadın ve kız çocuğu gece gündüz su topluyor. Afrika’da kız çocukları ile ilgili yapılan bir araştırmada çocuklar günlük su taşıma görevlerini yerine getirmek için okuldan alınıyor. Kadınlarsa enerjilerinin tümünü bu işe harcıyor. Kadınlar ve kız çocukları ya sabahın çok erken saatlerinde ya da gece karanlığında su aramaya çıkıyor ve cinsel tacizle yüz yüze kalıyor.

ZORLU YAŞAMIN SONUCU: GÖÇ DALGASI
İklim değişikliğinin bir başka etkisi de göç olmuş. Anderson son 3 yıldır, 4, 7 ve 8 yaşlarındaki 3 çocuğuyla birlikte Suva, Fiji’de yaşıyor. Kocası Sokotia, Güney Pasifik Üniversitesi’nde işletme eğitimi alıyor. Anderson, kocasının Yeni Zelanda Hükümeti’nin karşıladığı bursla okuduğunu, bu yüzden de oraya taşınmak zorunda kaldıklarını belirtiyor.
Anderson ve ailesi, kocasının eğitimi bittikten sonra Tuvalu’ya dönme planları yapıyormuş. Fakat daha sonra Yeni Zelanda vatandaşlığına başvurarak Tuvalu’dan ayrılmayı düşündüklerini söylüyor.
Yine de Tuvaluların topraklarını terk etmeleri zor. Anderson akrabalarının büyük bir bölümünün göç etmeyeceğini düşünüyor.
Anderson: ‘Kardeşlerimin hepsi Funafuti’de. Teyzelerim, amcalarım da orada. Taşınmayı düşündüklerini sanmıyorum. Annem ve babam orada gömülüler, onları orada bırakmak benim için gerçekten çok zor.’ diyor.
Ülkelerinde kalmayı tercih eden Tuvalulular, iklim değişikliğinin neden olduğu durumlara ayak uydurmak zorundalar. Şu anda Avustralya’daki Monash Üniversitesi’nde uluslararası kalkınma alanında yüksek lisans öğrencisi olan Moloti’nin başlattığı toplumsal cinsiyet eşitliği ve iklim değişikliği eğitimleri de halen devam ediyor.
Moloti: ‘Toplumsal cinsiyet eşitliği ve iklim yargılarıyla ilgili politikalar ve bunlarla ilgili görüşmeler herkesin dahil olduğu özellikle de en mağdur kişilerin deneyimleri ve fikirlerinin dahil edildiği bir yapıyla şekillendirilebilir. Eğer toplumun tamamını değil de yarısını işin içine katarsak sorunların çözümüyle ilgilenen yarım bir toplum kalır elimizde.’ diyor.

Esra Tombultürk www.womensmediacenter.com adresinden Ekmek ve Gül için çevirdi. Ara başlıklar Ekmek ve Gül'e aittir. 


İlgili haberler
Para hırsıyla ölüme götüren cerrah

İnsan hayatı bu kadar ucuz değil. Bir doktorun para hırsı bakın başına neler getiriyor.

Google kadınlara düşük ücret mi veriyor?

Eşit ücret yasasına uyduğunu iddia eden Google’da kadınlar erkeklere göre daha düşük ücret ve tazmin...

Sur’da kadınlar eziyeti yaşıyor

Sur’un yıkım kararı ile boşaltılmak istemesine karşı çıkan vatandaşların elektrik ve suları kesildi....


Sıradaki haber
#NiUnaMenos!