‘Mevcut politikaları sorgulayalım, taleplerimiz için mücadele edelim!’
Almanya Federal Seçimleri öncesi, Göçmen Kadınlar Birliği Başkanı Ceyda Tutan tüm kadınları talepleri için mücadeleye ve oy vermeye çağırdı.

Almanya’da 26 Eylül’de gerçekleştirilecek seçimler öncesinde Göçmen Kadınlar Birliği Başkanı Ceyda Tutan ile konuştuk. Tutan, oy verme hakkı olan ya da olmayan bütün kadınları talepleri için mücadele etmeye çağırdı.

-Almanya’da seçimler öncesinde tablo nasıl?

Ceyda Tutan: Almanya’da 26 Eylül’de gerçekleştirilecek seçim öncesinde anketlere yansıyan tablonun ortaya çıkardığı en önemli göstergelerden biri son 16 yılın 12 yılında “büyük koalisyon” ortaklığı yapan Hristiyan Demokratlar (CDU/CSU) ve Sosyal Demokratların (SPD) geniş emekçi kesimler arasında önemli oranda güven kaybetmesidir. Toplumda alternatif arayışı devam ediyor. Bu arayış kendini çeşitli talepler için oluşturulan inisiyatiflere katılma, belli talepler etrafında birlikler oluşturma gibi şeylerde ifade ettiği gibi bu yılki seçimlere de iki Almanya’nın birleşmesinden bu yana en fazla partinin seçimlere katılması da ilginç. Seçimlere 47 parti katılıyor ve birçoğu toplumsal hareket açısından bir anlam ifade etmiyor belli bir yanıyla bu artışı da mevcut partilere güvenin zayıflamasının bir işareti olarak görebiliriz. 2017 yılında seçimlere 4 bin 827 aday katılmışken bu yıl 6 bin 211 adayla seçime gidiliyor. 2017 yılında adayların yüzde 29’u kadınken bu yıl yüzde 33 oranında.

Anket sonuçlarına göre SPD kısmen oyunu artırsa da mevcut hükümetin salt çoğunluğu kaybedecek gibi görünüyor. Gelişmeler son yıllarda yaşanan ekonomik, sosyal sorunlar ve bunlara eklenen pandemiyle birlikte hükümet partilerinin halkın beklentilerini karşılamaktan ırak olduğu, bunun da seçim sonuçlarına yansıyacağı görülüyor. Pandemi döneminde Almanya’nın zenginleri servetlerine servet katarken, işçi ve emekçiler ise daha kötü çalışma ve yaşam koşulları ile karşı karşıya kaldı. Kadınlar ise araştırmaların da gösterdiği üzere yükü omuzlamak zorunda kaldı.

Pandeminin etkileri, sağlık, eğitim, bakım alanındaki sorunların ne denli derin olduğunu, özelleştirmelerin, hastanelerin kapatılmasının bir an önce durdurulmasının silahlanma yerine sağlık, eğitim, konut gibi sosyal alanlara ayrılan bütçelerin artırılmasının önemini gösterdi. Pandemi aynı zamanda birçok alanda yapısal eşitsizlikleri de ortaya çıkardı.

Tam da bu nedenle son anketlere göre seçimlerden birinci parti olarak çıkması beklenen sosyal demokrat parti asgari ücretin yükseltilmesi, kiraların dondurulması gibi kimi acil sorunlara dair vaatleri içeren bir programla seçmenlerine sesleniyor. Ancak seçimlerin ardından kurulması beklenen koalisyon hükümetinin bu vaatleri ajandasına alması bile zor görünüyor. Bir tek istisna, bir süredir sokaklara taşan öfke ve mücadele devam ettiği koşullarda durum değişebilir. Bu süreçte dikkat çeken bir gelişme pandemiye rağmen on binlerce işçi daha iyi çalışma ve yaşam koşulları için uyarı grevleri yaptı, binlerce emekçi kiraların dondurulması için, hastanelerin kapatılmaması ve kamulaştırılması için, ırkçı-faşist örgütlerin yasaklanması için sokaklara çıktı. Bugün ortaya çıkan tablonun ve sorunların sadece seçimlerle çözülmesi mümkün değil. Seçimler de işçi ve emekçilerin birliğine hizmet etmeli, parlamento dışında devam eden hak alma mücadelelerini güçlendirmelidir.

Bu nedenle oy verme hakkı olan ya da olmayan kadınları talepleri için mücadeleye çağırıyoruz.

8 MİLYONDAN FAZLA GÖÇMENİN OY KULLANMA HAKKI YOK

-Oy verme hakkı olan ve olmayan kadınlar derken? Oy verme hakkı olmayan kadınlar kimler?

Ne yazık ki Alman vatandaşlığı olmayanlar yaşadığı ülkede seçme ve seçilme hakkını kullanamayacak. Federal İstatistik Dairesi tarafından yapılan bir tahmine göre, 26 Eylül 2021'de yapılacak 20. Federal Meclis seçimlerinde 31,2 milyonu kadın ve 29,2 milyonu erkek olmak üzere yaklaşık 60,4 milyon Alman oy kullanacak. Bunların yaklaşık 7 milyon 400 bini göçmen kökenli seçmen. Göçmen kökenli seçmenler, oy kullanma hakkı olanların yüzde 12'sini oluşturuyor. Alman vatandaşı olmayan göçmen kökenlilerin sayısının 8 milyon 700 civarında olduğu belirtiliyor.

Biz Göçmen Kadınlar Birliği olarak yaşam merkezi Almanya olan herkese koşulsuz vatandaşlık hakkı tanınması ve vatandaşlığa geçiş önündeki engellerin kaldırılmasını talep ediyoruz. Vatandaşlığa geçişte getirilen kıstasların birçoğu örneğin geçimini sosyal yardım veya işsizlik yardımı olmaksızın temin edebilmek çalışmasına karşın yoksul olan, düşük ücretli işlerde çalışan göçmen ve sığınmacı kadınların bu ülkede eşit haklardan yararlanmasının önünde engel oluşturmaktadır.

‘IRKÇI, AYRIMCI, CİNSİYETÇİ POLİTİKALAR SON BULSUN İSTİYORUZ’

-Hangi talepler öne çıkarıyor, hangi sorunların değişmesini istiyorsunuz?

Üyelerimizle, çalışmalarımıza katılan kadınlarla gerçekleştirdiğimiz buluşmalarda bir kez daha ne çok sorun ve talebimiz olduğunu gördük. Ve bir kez daha büyük küçük demeden her bir talebimiz için mücadele etmenin önemini. Belki bazılarını şöyle özetleyebilirim.

Her şeyden önce Almanya’da yaşanan birçok gelişme ırkçılık ve ayrımcılığa karşı mücadelenin hem federal hem de eyaletler bazında kararlı bir şekilde sürdürülmesinin ne denli önemli olduğunu gösteriyor. Biz kurumsal ırkçılıkla daha kararlı mücadele edilmesini istiyor, Neo Nazilere parlamentoda yer yok diyoruz! Tüm faşist örgütler yasaklanmalı ırkçı-faşist propaganda cezalandırılmalı ve yasaklanmalıdır! Irkçı, faşist, ayrımcı uygulamaları körükleyen polis ve gösteri yasaları iptal edilmelidir! Gündelik yaşamdan, medyaya, reklam panolarına, eğitimden kültürel yaşama, kamu kurumlarına dek kamusal alanın bütün alanlarında cinsiyetçilik, ayrımcılık ve ırkçılık artık son bulmalıdır.

Öte yandan birçok kadın örgütünün ve bizim de bu süreçte dile getirdiğimiz en önemli taleplerden biri de eşitlik. Toplumsal yaşama katılımda, ücret politikalarında, haklarımız konusunda eşitsizlikler karşımıza çıkmaya devam ediyor. Bu nedenle işçi ve emekçiler, kadınlar, göçmenler, sığınmacılar, engelliler, evsizler, LGBTİQ+ bireyler yani toplum içerisinde eşitsizliklerden pay alanlar, ayrımcılığa uğrayanlar olarak Anayasal olarak belirlenen eşitlik ilkesiniz tavizsiz herkes için geçerli olmasını istiyoruz. Ayrıca siyasette, fazla kadının görev alması için Brandenburg modelinin uygulamaya geçirilmesini kamu ve özel sektörde kadınlara şans eşitliği sağlanmasını talep ediyoruz.

SİLAHLANMA DEĞİL, EĞİTİM!

-Talepleriniz arasında silahlanma yerine eğitime, sağlığa bütçe ayrılması da yer alıyor...

Evet evet. Almanya’nın savunma bütçesine ayırdığı milyarlar her bütçe döneminde artarken hükümet 2017 yılından bu yana 22,5 milyar Euroluk savunma sanayi ihracatını onayladı. Hükümet ihracat raporlarına göre Başbakan Angela Merkel'in 2005 yılından bu yana başbakanlığı döneminde ise toplam 85 milyar Euroluk silah ihracatı onayı verildi. Almanya bir yandan NATO’nun silahlanma bütçelerini artırma kararını uygularken diğer yandan Afganistan’da yaşananlara da vurgu yaparak Avrupa Ordusu oluşturma fikrini pekiştiriyor.

Barışçıl dış politikanın yanı sına silah ihracatının yasaklanmasını, savunma yerine en temel gereksinimlere bütçe ayrılmasını, savaşların ve çatışmaların olduğu yerlerden kaçmak zorunda kalan insanlara sığınma ve insanca yaşam olanaklarının sağlanmasını talep ediyoruz.

Daha iyi koşullarda yaşamak istiyoruz!

Şimdi bir dokundunuz bin ah işitmiş gibi olduğunuz ancak eklemem gerekiyor biz Göçmen Kadınlar Birliği olarak ulaşımdan, sosyal kültürel etkinliklere, konuttan eğitime kamusal alanın bütün örüntülerinde ve kentsel gelişimin bütün safhalarında ihtiyaçlarımız ve taleplerimiz dikkate alınmasını istiyoruz. Daha fazla aydınlatma ile sokaklarda endişe duymadan yürümek, bariyersiz ulaşım ile çocuk arabalarımızla, tekerlekli sandalyelerimizle istediğimiz yere gidebilmek, yeşil alanlar, ücretsiz spor ve kültürel aktiviteler, kentsel düzenlemeler ve mekanlarla yaşama dahil olmak istiyoruz. Sosyal konut, kadınlar, öğrenciler, yaşlılar, evsizler ve sığınmacılar için ödenebilir konut istiyoruz. Kiracıların haklarının korunması, çevre dostu, yenilenebilir enerji kaynakları ile enerji maliyetlerinin düşürülmesini istiyoruz.

Anaokulu ve kreş olanaklarıyla ilgili sorunlar da çözüm bekliyor. Çocuk bakımının ücretsiz olmasını, çocukların sosyal ve kültürel ihtiyaçlarının karşılanmasını, eğitimde şans eşitliği sağlanmasını talep ediyoruz.

‘ÇALIŞMA YAŞAMINDA EŞİTSİZLİK VE AYRIMCILIĞA SON!’

-Çalışma yaşamıyla ilgili nasıl talepler belirlediniz?

Bu konu kapanmayan yaramız. Kadınlar özellikle de göçmen kadınlar, düşük ücretli güvencesiz işlerde çalışıyor. Türkiye’deki kimi sosyal medya kullanıcılarının bazen bir Euro’nın kaç lira yaptığını hesaplayarak Almanya koşullarında kazanılan mini ücretlerin ne kadar tatminkâr olduğuna dair paylaşımlar yaptıklarını görüyoruz. Böyle bir karşılaştırma aslında doğru değil. Almanya zengin bir ülke ve işçi ve emekçileri için verdiği ücretler ihtiyaçlarımızı, artan konut, ulaşım ve en temel giderleri karşılamak için yeterli değil. Aktüel rakamı bulamadım ama 2016 yılında bir kilo ekmeğin ortalama fiyatı 2,43 Euro idi. Son beş yılda daha da arttı. Enflasyon yüzde 4 oranında. İşçi ve emekçiler metrekare fiyatı şehirden şehre değişse de ortalaması 8 ile 11 Euro arasında olan konutların kirasını da kolaylıkla ödeyebilme lüksüne sahip değil. Sosyal yardım bu sene günlük 10 Cent artacak. Son 3 yıldır reel ücretler düşüyor. Dolayısıyla 450 Euro kazanan bir kadın ayın sonunu getirebilmesi için şapkadan tavşan çıkarabilmesi gerekiyor. Bu zengin ülkede işçi ve emekçilerin büyük bölümü çalışmasına karşın yoksul. Ücretler geçinmeye yetecek kadar olmalıdır: genel geçim masrafları, barınma, giyim ve sosyal ve kültürel katılım için. Asgari ücret yükseltilmeli çalışmamıza karşın yoksul olmamalıyız.

Öte yandan esnekleştirme, daha az işçiyle daha çok iş ama daha az ücret, çalışma koşullarının ağırlaşması, güvencesiz ve düşük ücretli işler çalışma yaşamında karşılaştığımız sorunların sadece bir bölümü.

Biz, çalışma yaşamında ki eşitsizliklerin ve ayrımcılığın giderilmesi, eşit işe eşit ücret istiyoruz. Zira bu eşitsizlik, salt çalıştığımız dönemde değil, emekliliğimizde de karşımıza çıkıyor. Ortalama olarak Almanya‘da emekli bir kadın erkek bir emekliye göre yüzde 49 daha az kazanç elde ediyor.

‘İSTANBUL SÖZLEŞMESİ UYGULANSIN, ÇEKİNCESİZ!’

“Kadına yönelik şiddet, ülke çapında sorun olmaya devam ediyor. Yasal koruyucu önlemler pratikte ne yazık ki karşılık bulmuyor. Şiddete uğrayan kadınların çocuklarıyla birlikte korunması, yardım ve önerilere ulaşabilmeleri, yaşamlarını yeniden kurabilmeleri açısından gerekli destekleri alabilmeleri konularında ciddi problemler var. Kadın sığınma evleri yetersiz. Engelli kadınlar, göçmenler ve sığınmacılar için zaten kısıtlı olan olanaklara erişimde sıkıntılar devam ediyor.

Federal Hükümetten, İstanbul Sözleşmesi veya BM Kadın Hakları Sözleşmesi (CEDAW) gibi uluslararası kadın hakları sözleşmelerinin tutarlı bir şekilde uygulanmasını sağlamak çekinceleri kaldırmak ve bu anlaşmaların herkes için geçerli olması için çalışmasını istiyoruz. ILO 190 Sözleşmesi’nin imzalanmasını, İstanbul Sözleşmesi’nin istinasız uygulanmasını, şiddete uğrayan kadınlara koruma, yardım ve olanaklar sağlanmasını istiyoruz. Göçmen ve sığınmacı kadınlar için de sözleşmenin oturum hakkına bakılmaksızın geçerli olmasını, eşten bağımsız oturum hakkı istiyoruz.”

-Son olarak eklemek istediğiniz konular var mı?

24 Eylül’de Almanya’nın birçok şehrinde doğanın kar hırsıyla acımasızca tahrip edilmesine, küresel ısınmanın bedellerini felaketlerle ödemeye karşı taleplerle on binlerce kişi sokaklara çıktı Çünkü önlemler alınmadığı takdirde daha büyük sorunlarla karşılaşacağız. Almanya’da ve bütün dünyada sera gazı salınımı hızlı ve etkili bir şekilde azaltılmak isteniyorsa, enerji üretiminde radikal değişiklikler yapılmak zorundadır. Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımına bir an önce geçilmeli, CO2 salınımının azaltılması için önlemler alınmalı, toplu taşımanın yaygınlaştırılacak ücretsiz olmalı çevre dostu sosyal konutlar inşa edilmeli, ormanların yok edilmesine son verilmelidir.

İnsanı ve doğayı merkezine alan politikalar lüks değil, taleplerimizin yaşama geçirilmesi olanaksız da değil. Biz, oy verme hakkı olan ya da olmayan bütün kadınları taleplerimize sahip çıkmaya, daha iyi koşullarda yaşamak için mücadele etmeye çağırıyoruz.

Fotoğraf: Pelin Şener

İlgili haberler
Frankfurt Göçmen Kadınlar Birliği Festivali: Eşit...

Frankfurt’ta gerçekleşen Göçmen Kadınlar Birliği Festivali’nde kadınlar ‘Kadına yönelik şiddete, ırk...