Ortadoğu’da kadınlar ‘tecavüzcü ile evlenme’ yasasını kaldırmak için ayakta
Tecavüz evliliğini aklama yasaları geçmişteki sömürge toplumlardan bir kalıntı. Şimdi onlardan kurtulma zamanı!

Geçtiğimiz haftalarda Tunus, Ürdün ve Lübnan parlamentoları ceza yasalarında bulunan tecavüzcünün tecavüz ettiği kişi ile evlenerek cezadan kurtulmasına olanak veren hükmü feshetti. Genellikle sömürge çağından arta kalan bu gibi yasalar birçok ülkede eskilerde kaldı. Bu yasalar eğer suçlu, suça maruz bıraktığı kişi ile evlenirse, adam kaçırma, tecavüz ve çocuk istismarı gibi bir dizi suçu aklamaya izin veriyor.
26 Temmuz’da Tunus Parlamentosu kadına yönelik şiddetin önlenmesi yasasını geçirirken, (tecavüzcüye evlilikle cezasızlık getiren) 227. maddeyi de feshetti. 1 haftadan daha az süre sonra, 1 Ağustos’ta Ürdün Parlamentosunun alt meclisi de ceza yasasındaki 308. maddeyi tamamen feshetmeyi kabul etti. Ürdün ceza yasası değişikliği yine de onay için senatoya gitmek zorunda ve yasa olabilmesi için kralın onayı gerekiyor. Lübnan Parlamentosu 16 Ağustos’ta tecavüzcünün tecavüze maruz bırakılan kişi ile evlenmesine izin veren 522. maddeyi feshetmişti, fakat 15 ile 17 yaş arasındaki kız çocuklarıyla cinsel ilişki kurma suçunda yasal bir boşluk olmasına ve böylece bakire bir kız çocuğuyla evlilik vaadiyle ‘cinsel ilişkiye’ girilmesine izin verdi.

BİR SÖMÜRGE KALINTISI
Bu yenilikleri bu ülkelerdeki kadın hakları örgütlerinin yoğun kampanyalarına borçluyuz. Fakat çoğu insan Kuzey Afrika ve Ortadoğu bölgesindeki bu tür sömürge kökenli yasalardan habersiz. Bu yasalar büyük oranda bir kız çocuğunu kaçıran adamın onunla evlenerek kovuşturmadan paçayı kurtarmasına izin veren 1810’daki Fransız Napolyon Yasası’ndan esinleniyorlar. 1911 yılındaki Osmanlı Yasası da bu Fransız maddesine benzer bir yasa uyguladı. Fransa bu hükmü ta 1994 yılında feshetti.
Özellikle Kuzey Afrika ve Ortadoğu’nun bazı bölgelerinden eski Fransız sömürgeleri ve mandaları evliliğin tecavüz suçuna beraat getirmesini bağımsızlık süreçlerinden sonra da kendi kanunlarında bir şekilde korudu ya da kendi yasalarını yaparken Fransız ceza yasasından esinlendi. Eski İngiliz sömürgeleri İngiliz kuralları altındayken tecavüz suçunun evlilikle suç olmaktan çıkarılmasını getiren Osmanlı Yasası’na başvurdu ve bağımsızlıklarından sonra bunu muhafaza ettiler.
Eril tutumlar ve damgalamalar bunda büyük bir rol oynadı. Birçok ülkede, insanlar tecavüzden kurtulanları “evlenilemez” olarak yaftalıyor. Hatta bazı yasa koyucular, bu yasaların evlilik dışı cinsel ilişkide bulunduğu için aile üyeleri tarafından öldürülebilecek kadın veya kız çocuklarının koruduğunu söylüyor. Onların ‘çözümü’ ise tecavüzcüler için cezasızlığa yol açtı ve kadınlar istenmeyen, zoraki evlilikler yaptılar. Bir yandan da evlilik için minimum yaşın 18 olan ülkelerde böylelikle çocuk evliliklere izin verilmiş oldu.
Tunus, Lübnan ve hemen ardından Ürdün bu kanunların kökünü kazımak için bölgedeki diğer ülkelere katıldı. 2014 yılının Ocak ayında Fas Parlamentosu tecavüzcü bazı erkeklere tecavüz ettikleri çocuklarla evlenmeleri durumunda soruşturmadan kaçabilmelerine olanak veren ceza yasasının ilgili 475. maddesindeki bendi çıkardı. 1999’da Mısır da ceza yasasından ‘tecavüzcülerin ya da çocuk kaçıran kişilerin evlilik yoluyla cezadan muaf olmasına’ izin veren 291. maddesini çıkardı.

GEÇMİŞTE KALAN YASALARI SÜRDÜRMEK
Kötü haber ise şu; birçok ülkede hâlâ bu istismarı aklayan ve sürdüren yasalar var. Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgelerinde, Cezayir, Bahreyn, Kuveyt, Irak, Libya, Suriye ve Filistin’de hâlâ tecavüzcülerin cezalardan kaçışına izin veriliyor.
Bahreyn Parlamentosu 2016 yılında 353. maddesini tamamen feshetmeye yönelik bir plan açıkladı. Fakat Kabine bu teklifi reddetti. Şimdi parlamentoda sadece toplu tecavüz vakalarında evlilikle cezasızlığı ortadan kaldıracak daha dar bir fesih düşünüyor.

Birçok Latin Amerika ülkesi, Filipinler ve Tacikistan bu gibi yasaları muhafaza eden ülkeler arasında. Ama son 30 yıl içinde bu yasaları değiştirenler arasına Kosta Rika (2007), Uruguay (2006), Etiyopya (2005), Romanya (2000), Peru (1998) ve İtalya (1981) gibi bir dizi ülke benzer reformlar yaparak katıldı.
Yalnızca yasaların varlığı pratiği değiştiremez. Nitekim, tecavüzcülerle yapılan zorla evlilikler, bu tür evliliklerin aklanması mevzusu yasallaşmadan önce de vardır. Böylesi kanunlar kaldırılsa da, birçok ülkede olduğu gibi zorla evlilik gayri resmi olarak devam edebilir. Yetkililer öncelikle aklama yasalarını kaldırmalı, ayrıca ayrımcı tutumları ve tecavüzden kurtulanların tecavüzcüleri ile zorla evlendirilmelerini gerekçelendirmek için kullanılan damgalamaları değiştirmek için adım atmalıdır.

Ortadoğu’da ve Kuzey Afrika’da bunlar, kadınların bedensel bütünlüğüne ve bağımsızlığına saygının artırılması ve ailenin ‘onuru’nun kadın veya kız çocuklarının davranışlarına bağlayan, evlilik öncesi bekareti bir kural sayan geleneksel görüşten uzaklaşması anlamına da gelir. Yöneticiler tecavüzden kurtulan ancak ‘namus’ adı altında işlenen suçların kurbanı olma tehdidiyle karşı karşıya kalan kadın ve kız çocuklarını da gözetmeli ve korumalı.
Ancak diğer ülkeler bu konularda dikkatli olurlarsa, Tunus, Ürdün ve Lübnan’daki son reformlar bölgedeki reformları ileriye götürebilir. Tecavüz evliliklerinin aklanması kanunları geçmişteki sömürge dönemlerinden bir kalıntı. Şimdi onlardan kurtulmanın zamanı.

*Rothna Begum ‘Human Rights Watch’ (İnsan Hakları İzleme Örgütü)’nde Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da kadın hakları üzerine çalışmalar yapan bir araştırmacı.
Kaynak: Aljazeera sitesinden Berivan Balkay Ekmek ve Gül için çevirdi.

İlgili haberler
Savaş sırasında kürtaj: Kadınlar Yemen’de yasaklar...

Taiz’de hastaneler, sağlık ocakları kapalı. Nüfusun yüzde 70’inin yaşadığı, doğum kontrol olanakları...

Lübnanlı kadınlar tecavüzcüye evlilik affı yasasın...

Tunus ve Ürdün’den sonra Lübnan’da da tecavüzcüleri tecavüze maruz bıraktıklarıyla evlenmeleri durum...

Tunus'ta kadınlar için özgürlük eylemi yapıldı

Tunus’ta bir araya gelen Ortadoğu ülkelerinden kadınlar DKY delegesi olan tutuklu Kitham Saafin, Kha...