Çocuklarımızın elleri kalem tutmalı, nasır değil
Çocuklar bazen aileye yük olmamak için, bazen de bir gelecek görmedikleri için çalışmayı tercih ediyor. Oysa onların hakkı, iyi bir eğitim almak; öğrenmek, oyun oynamak...

Ben Suruçlu bir ailenin on çocuğundan biriydim. Yoksulluktan ancak ikinci sınıfa kadar okuyabildim. Çocukken aileme destek olmak için tarlalarda çalışmaya başladım; mercimek, pamuk ektik, topladık. Evlendikten sonra Antep’e geldim, eşim halı fabrikasında iş buldu. İlk geldiğimizde nişan yüzüğümü satıp başımızı sokacak bir ev yaptık. Kapısı, penceresi olmayan, sıvasız bir evdi.

Altı çocuğum var. En büyüğü bu yıl üniversiteye başladı, ikisi üniversiteye hazırlanıyor. Küçüklerden biri ilkokulda. Birini de bu sene MESEM’e yazdırmak zorunda kaldık. Çocuklar büyüdükçe, okula başladıkça yükümüz arttı. Her şeyden kısarak çocukların ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyoruz, evde sürekli “ekonomi yönetimi” yapmak zorundayım. Kitap fiyatlarına yetişemiyoruz; özel ders, dershane bizim için imkânsız.

Okullardan MESEM'e teşvik

Eşim iş kazası geçirdiğinde aylarca işsiz kaldı. SGK sadece ilk ameliyatı karşıladı, diğerlerini biz üstlendik. Patronu bir "geçmiş olsun" bile demedi. “Ya şikâyetçi olmazsın ya da biz karşılamayız.” dediler. Eşimi bu hale getiren onlar değil mi? O dönem çok borçlandık. Neyse ki yıllar süren ameliyatlardan sonra işe dönebildi. Ama hayat pahalılığı her geçen gün arttı. Çocuklarımın eğitimini desteklemek isterdim. Birçok aile çaresizlikten çocuklarını MESEM’e yolluyor. Çevremde son yıllarda MESEM’e giden çocukların sayısı hızla arttı. Okullar da aileleri buna yönlendiriyor.

Oğlum okulda sorun yaşamıştı. Görüşmeye gittiğimde müdür, “Bundan bir şey olmaz, MESEM’e yazdırın, çalışsın.” dedi. O gün eve gelip ağlamıştım. Çocuğum okuması gereken yaşta nasıl çalışsın? Niye sömürsünler? Okuması için ısrar ettim, MESEM’e göndermedim.

Çocuklar işçi değil, öğrenci olmalı

Bu yıl diğer oğlumu MESEM’e yazdırmak zorunda kaldık. Kendisi de okulda yeterince eğitim göremediğini, çalışarak bir işte tutunabileceğini düşündü. Bir mobilyacıda işe başladı, ardından MESEM kaydı yapıldı. Sabah 6.30’da evden çıkıyor, akşam 6’da geliyor. Haftanın altı günü, neredeyse 12 saat ayakta. Ellerinde yaralarla, üstü talaş içinde dönüyor. Okuldan gelen çocukların yüzü tertemizken, benim oğlum yorgunluktan tükenmiş halde.

Elbette meslek öğrenmek kötü değil. Ama MESEM böyle değil. Ne denetim var ne iş güvenliği. Her gün haberlerde iş cinayetlerinde ölen çocukları görüyoruz, insan korkuyor. Biz de “Neyse ki Diyar çok tehlikeli bir yerde çalışmıyor.” diyerek kendimizi avutuyoruz. Ama çocuk yaşta sabahın köründe işe gitmesi bile içimi acıtıyor.

Eğitim hakkı patronlara teslim edilemez

Komşularımın çoğu da çaresizlikten çocuklarını MESEM’e yazdırıyor. Çocuklar bazen aileye yük olmamak için, bazen de bir gelecek görmedikleri için çalışmayı tercih ediyor. Oysa onların hakkı, iyi bir eğitim almak; öğrenmek, arkadaşlarıyla vakit geçirmek, oyun oynamak.

İsterdim ki çocuklarımın ihtiyaçları karşılansın, eğitimleri için fırsatlar sunulsun. Ama bu düzende eğitim bile parayla satılıyor. Devlet eğitime bütçe ayırmazken, patronların kârına bütçe ayırıyor. Milli Eğitim Bakanlığı, çocuklarımızın emeğini de patronlara teslim etmiş durumda. Eğitim, devletin her çocuğa tanıması gereken temel bir haktır. İyi eğitim verilmeli, ihtiyacı olana da maddi destek sunulmalı. Çocuklarımızın elleri kalem tutmalı, nasır değil.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Sözde eğitim gerçekte kölelik: MESEM

Bir defasında mutfağı temizlerken fazla kimyasal soluduğum için zehirlendim. İş kazası sebebiyle bile hastaneye gittiğimde sağlık sigortam sistemde gözükmüyordu.

MESEM bu kez taciz iddiası ile gündemde: İki kız çocuğunun istismarı Meclise taşındı

EMEP Milletvekili İskender Bayhan iş cinayetleri ve sömürü koşullarıyla gündemde olan MESEM'e kayıtlı iki kız öğrencinin Sertrans Lojistik ve Mercedes'te yaşadığı istismarı Meclis gündemine taşıdı.

Bir MESEM hikayesi: 15 yaşında 12 saat çalışma, beş kuruş para

'Bana ‘Sen küçüksün, ne anlarsın’ diyorlar. Ama benim gururuma en çok dokunan şey hem düşük ücret almam hem de sabah onlar kahvaltı yapıp kahve içerken benim temizlik yapıyor olmam.'


Editörden