İÇİMİZDEN BİRİ
Narin depremin ağır hasarlar bıraktığı Adıyaman’da 3 çocuğuyla hayata tutunmaya çalışıyor. Öyle bir kadın ki o, hangi kadın başını sokacak bir yer arasa kendini onun yanında buluyor.
Yoğun çalışma sırasında bebeğini düşüren Arife, başka bir kadın aynı şeyi yaşamasın diye kolları sıvıyor ve diğer işçilerle fabrikaya sendika sokuyorlar.
Zeynep 42 yaşında. Urfalı 8 çocuklu bir ailenin 6 erkek 2 kız çocuğundan en küçüğü. Zeynep’in hikayesi dayanışmayla, kendi ayakları üzerinde durmaya başlayan bir kadının hikayesi.
Müstesna 36 yaşında, 3 çocuk annesi. Geçimini gündüzleri atölyede çalışıp akşamları ise evde toka yaparak sağlıyor. Başka kadınların da gelir elde etmesi için toka işini onlara öğretiyor.
‘Bizi ihmal öldürdü. Hem önlemediler hem kurtarmadılar. Şimdi bir yılda evleri yapacağım diyorlar ama hâlâ su yok. Sürer mi böyle, sürmez. Bir sonu olacak elbet.... Onların da sonu gelecek.’
BELLEK
Dünyanın dört bir yanında emperyalistlere ve işbirlikçilerine karşı mücadelenin bir parçasıydı kadınlar. Bağımsızlık mücadelelerinde yer almış bu 4 kadının hikayesi bize ilham versin!
Bir düşün ötesinde: Sovyet devriminden sonra ortak konutlar özel evlerden daha iyi donatıldı, ortak mutfaklar ve çamaşırhaneler oluşturuldu. Kreşler, çocuk bahçeleri kuruldu.
Çocuklar için okullarda bir öğün ücretsiz öğle yemeği uygulaması ve ücretsiz kantinler zorlu yıllarda Sovyet çocuklarının boğazlarından sıcak bir lokma geçmesine olanak sağlamıştır.
Her yıl, asgari ücretle kaç tavuk döner alabiliyoruz hesabını yaparız. Bu yıl tavuk dönerin yerini evden kaplara koyup getirdikleri yemekler aldı…
Bugün Lennon Ödüllü şarkı sözü yazarı, şarkıcı, multi-enstrumanist Rachel Sumner’a kulak veriyoruz.
MEKTUP
‘Biz çalışanlar sağlığa erişemezken hastaları siz düşünün. Hatta özellikle tetkiklerde randevular o kadar uzak bir zamana veriliyor ki randevusuna gidemeden ölen hastalar bile var.’
Diziler öne çıkartılan, kısa yoldan zengin olmak için türlü yollara başvuran kadın karakterler bir yanda; kendi emeği ve alın teri ile ayakta durmak isteyen milyonlarca emekçi kadın diğer yanda...
1 Mayıs'a günler kala bir öğretmen yaşadıkları, şahit oldukları sorunları ve yan yana gelme ihtiyaçlarını kaleme aldı.
1 Mayıs, işçilerin, emekçilerin, sürekli çalışıp aldığı ücretle sadece evin kirasını yetiştirebilenlerinle beraber biz öğrencilerin de bayramıdır.
'Çok bir istediğim yok. İnsan olduğumu, değerimin olduğunu hatırlamak istiyorum. Bu sebeple insanca şartlar altında, mobbing, taciz ve baskı olmadan çalışmak, gelecek nesilleri eğitmek istiyorum.'
DERGİMİZDEN
Istakozlar, yurt dışı 'kaçamakları' havada uçuşurken işçi ve emekçi kadınlar yaşam mücadelesi bizlere yol göstermeye devam ediyor.
Kadınlar böyle yaşamayacak! Yanındaki kız kardeşine, sınıf kardeşlerine sırtını dayayarak üzerindeki şimşekleri dağıtacak...
Bugün düne göre daha yoksulsak, daha fazla sömürülüyorsak ve bunun karşısında sesimizi yükselttiğimizde karşımıza dikilen devlet oluyorsa tekrar dönüp sormak lazım. Bu devlet kimin devleti?
‘Bugünlerde sofraları ıstakoz süslüyor. Öyle heyecanlanmayın ama. Bizim sofraları değil, daha önce ejder meyveli smoothieleri içenlerin sofralarını süslüyor.’
Peki, sendikalar gerçek birer işçi sendikası olsaydı, kadın işçilere onları bekleyen tehlikeleri anlatıp bu 1 Mayıs' ı onlarla birlikte örgütleseydi 2024 1 Mayıs'ında nasıl bir tablo ortaya çıkardı?
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.