Bir gecede rezerv alan: Elektrik, su, doğal gaz kesildi
Bir gecede “rezerv yapı alanı” ilan edilen Ümraniye Topağacı mahallesi, polis ablukasıyla elektriksiz, susuz, gazsız bırakıldı. Mahalleli isyanda: “Bize Gazze’lilerin yaşadıklarını yaşattılar.”

Bir gecede alınan kararla “rezerv yapı alanı” ilan edilen Ümraniye’nin işçi ve emekli mahallesi Topağacı, dün sabah saatlerinde çevik kuvvet ekiplerinin ablukasına alındı. Elektrik, su, doğal gaz kesildi. Biz de bir gün sonra, kavurucu Temmuz sıcağında mahalleye gittik. 34 derecelik havada susuz, elektriksiz ve gazsız bırakılan mahallelinin neyle karşı karşıya olduğunu yerinde gözlemledik.

Bahçede yakılan ateşte yemek, termos çantalarda saklanan gıda

Sabah saatlerinde mahalleye ulaştığımızda ilk dikkatimizi çeken, evlerin önünde yakılan küçük ateşler oldu. Kadınlar çay demlemeye çalışıyor, yemek pişiriliyor. Mahalleli, buzdolabı çalışmadığı için gıdalarını termos çantalarda ya da ıslattıkları bezlerin altında saklıyor. Bir komşudan gelen çayla kahvaltı yapan aileler var.

Gazze’lilerin yaşadıklarını yaşattılar!

Mahalle sakinlerinden biri, yaşadıklarını gözyaşları içinde şöyle anlattı: “Darmadağın etmişler her yeri. Oğlumu darp ettiler. Elektrik ve suyu yine usulsüzce kestiler. Ne bir tebligat ne bir uyarı… Buzdolabında dolu yiyecek vardı, hepsi bozuldu, çöpe gitti. Bize resmen Gazze’lilerin yaşadıklarını yaşattılar. Bunu yapan İsmet Yıldırım. Biz bütün oyumuzu ona verdik. Biz ona sahip çıktık, o bize çıkmadı. Onun yüzünden şimdi sefalet içindeyiz.”

Sıcaklıkların 34 dereceyi bulduğu kentte, susuzluk en büyük sorun. Vatandaş, en temel ihtiyaçlarını karşılayamaz hale geldi: “Gel mutfağa bak, su yok. Termos çantalara buz koyduk, öyle idare ediyoruz. Tuvalete bile gidemiyoruz. Yaz günü, ne hakla benim elektriğimi, suyumu kesiyorsun? Gelip evden çıkın diyorlar. Tapumuz var bizim. Ne hakla çıkarıyorsun? Ben niye evimden çıkayım?”

Gözyaşları içinde 40 yıl önce bu mahalleye nasıl geldiğini anlatan kadın, evine ve anılarına sahip çıkmakta kararlı: “Zamanında gelinlik bileziklerimi bozdurdum. Gençliğim harap oldu bu evi yapacağım diye. Tırnaklarımla kazıdım bu evi. Yıkamazlar. Bu evde çok hatıram var. 26 yaşındaki oğlumu burada kaybettim. Cumhurbaşkanı bir sözüyle oğlum sokağa çıktı, 15 Temmuz’da can verdi. Bu ev yıkılırsa, ben bir kere daha oğlumu kaybetmiş olurum. Her şeye hazırlıklıyız. Burası zenginlerin arayıp da bulamadıkları bir yer. Burayı zenginlere satıp kendi ceplerini dolduracaklar.”

'Çoluk çocuk nerede kalacak?' 

Bir başka mahalleli, yaşadıklarını şu sözlerle anlatıyor: “Bu çoluk çocuk nerede kalacak şimdi? Yazık, günah değil mi? İnsanın gidip Cumhurbaşkanı’nın kapısına dayanası geliyor. Kiralık evler 20 bin lira olmuş, benim emekli maaşım 19 bin. Ben bu parayla nasıl geçineyim? Ne yapayım yani, intihar mı edeyim?”

‘Bizi mağdur etmesinler’

Elektrik ve su kesilmeyen bir mahalleli kadın, ise şunları söylüyor: “Aç kaldık, susuz kaldık yemin ederim. Öyle bir zorlukla yaptık bu evi. Dört beş yıl boyunca tek odada yedi çocuk büyüttüm. Kuyu suyu çekerdik. Çok çile çektik burada. Allah bilir neler yaşadık. Çocukların ayağına poşet geçirip öyle gönderirdik okula. Şimdi biraz nefes almıştık, bu kez de devlet bırakmıyor.”

Aynı mahallede, insanların elektriği, suyu kesilirken bu evde halen ocak yanıyor, ışıklar açık. Ama kadın, yaşananları sessizce izlemiyor, elinden geldiğince komşularıyla paylaşıyor. Çünkü sıranın kendisinde olduğunu biliyor: “Biz perişan olduk. Siz söyleyin, biz nereye gidelim, ne yapalım? Komşumun her şeyi kesildi, biz de biliyoruz yarın sıra bize gelecek. Benim maaşım 11 bin lira, şaşırmışım. Keserlerse kessinler, karanlıkta otururum ama vermeyeceğiz evimizi. Gelsinler doğru düzgün konuşsunlar bizimle. Sözleşme yapsınlar, tarih versinler. Bizi böyle mağdur etmesinler.”

‘Bize hayvan gibi davrandılar’

Elektrik, su ve doğalgaz kesintileri, polis müdahalesi ve biber gazıyla yapılan sert müdahaleler, mahallede özellikle hassas durumdaki aileleri derinden etkiledi. O ailelerden biri, yüzde 90 engelli bir mahalleli ve onun özel gereksinimli çocuğu. Mahalleli, “Nefesim kesildi biber gazından. Bize hayvan gibi davrandılar. Elbette onlar emir kulu ama biz derdimizi anlatmaya çalıştık. Anladılar da... Yaz günü, bari bize bir tebligat gelsin, hakkımızı versinler. Şiddetle evimizi elimizden alıyorlar” dedi.

Mahalleli, epilepsi hastası olan çocuğu biber gazından etkilendikten sonra yemek yememeye başlamış. Elektriklerin kesilmesiyle ilaçların bozulmaması için komşularına sığınmak zorunda kalmışlar: “Ben kendimi bıraktım, engelli çocuğum için yaşıyorum. Ben biber gazından sonra hastaneye kaldırıldım. İmza attım da beni hastaneden çıkardılar. Elektrik kesildiği için ilaçları komşunun evine, hâlâ kesilmeyen yere götürdük. Buzdolabında saklamak zorundayız. Evde yemek yapamıyoruz, suyu bakkaldan alıp taşıyoruz. Çocuğa da gaz sıkıldı, epilepsisi var. Yemek yiyemiyor. Yazık değil mi?”

Yaşadıkları sadece sağlık değil, aynı zamanda ekonomik bir yıkım. Günlük yaşamlarını sürdürebilecek asgari koşullar bile ellerinden alınmış: “Dolapta etimiz vardı, bir sürü malzememiz gitti. Bekliyoruz, elimiz kolumuz bağlı. Bizi resmen işkence yapıyorlar. Komşu çay yaptı, kahvaltıyı öyle yaptık. Ama bu yaşadığımız zulüm.”

Elektrik, su, doğalgaz gibi temel ihtiyaçların devlet eliyle kesilmesine anlam veremediğini söyleyen kadın, gözyaşlarıyla yaşadığı travmayı anlattı: “Nasıl geliyorlar da kapatıyorlar elektriği, suyu, gazı? 65 Polis geldi, ‘çocuğum engelli’ dedim, ‘ne olur kesmeyin’ dedim, ‘senin Allah’ın yok mu’ dedim… Yüzüme bile bakmadı. Bu mu hak? Daha ne istiyorlar bizden?”

Yıllardır sessiz kalan, devlete güvenen bu yurttaş artık sabrının tükendiğini söylüyor. Sözlerinde çaresizlik kadar isyan da var: “Devlet nerede? Filistin diyorlar ya burası dün Filistin oldu işte. Siz İsrail’den betersiniz… Halkınıza bunu yapıyorsunuz.”

Varımız yoğumuz burası!

Başka bir mahalleli, olayın yaşandığı anlarda iş yerinde olduğunu belirterek şunları söyledi: “Mahalleden aradılar, elektrik ve suyu kesmeye gelmişler. Hemen geldim, bir baktım 150-200 polis getirmişler. Komşumuzun engelli çocuğu var. Sen bu insanların elektriğini, suyunu nasıl kesersin? Vicdan yok mu sizde? Komşulardan elektrik ve su alarak idare etmeye çalışıyoruz. Elimizden geldiğince mücadele edeceğiz. Burada kentsel dönüşüm yapmak istiyorsanız gelin konuşalım. Biz karşı değiliz, ama muhatap alınmak istiyoruz. Hakkımız olanı talep ediyoruz.”

Bir başka mahalle sakini ise evde olmadıkları sırada evlerine girildiğini ve zarar verildiğini iddia etti: “Biz evde yoktuk, çilingirle kapıyı açmışlar. Su borularını patlatmışlar, elektrik ve su sayaçlarını da götürmüşler. Bu mahallede 40 yıldır yaşıyoruz. Varımız yoğumuz burası. Kentsel dönüşüme karşı değiliz ama bize hiçbir belge sunulmuyor. ‘Şuna imza at, git’ diyorlar. Neye imza attığımız belli değil. Çocuğumuz mağdur oldu, dünden beri buzdolabındaki yiyecekleri komşularımıza taşıyoruz.”

Fotoğraf: Evrensel

İlgili haberler
Esentepe Mahallesi kadınları kentsel dönüşüme karş...

Mahallelerinde kentsel dönüşüm başlayan kadınlar anlatıyor: Kentsel dönüşüme karşı şimdi en önde, ma...

Sovyetler Birliğinde kentler ve kadın

Bir düşün ötesinde: Sovyet devriminden sonra ortak konutlar özel evlerden daha iyi donatıldı, ortak...

Mekanizma şiddet faalini koruyor: ‘Ne zaman öldüre...

M.G, 11 yıl süren evliliği boyunca şu an boşanma aşamasında olduğu R.M’nin şiddetine maruz kaldı. M....