
Geçtiğimiz aylarda Resmi Gazete’de kurulduğu ilan edilen Kadının Güçlenmesi Koordinasyon Kurulu ilk toplantısını gerçekleştirdi. Toplantıda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı, Milli Eğitim Bakanı, Sanayi ve Teknoloji Bakanı, Adalet Bakanı konuştu. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş yaptığı açıklamada, "Kadınların hayatın her alanında güçlenmesi demek, toplumsal refahın ve adaletin yükselmesi demektir" ifadelerini kullandı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da "Adaletin kapısını çalan her kadına yalnız olmadığını hissettirmek için tavizsiz, kesintisiz bir kararlılıkla çalıştıklarını" öne sürdü. Bakanlarının konuşmalarının aksine somut veriler, kadınların güçlendirilmesine yönelik atıldığı ifade edilen adımların fiiliyatta sahaya yansımadığına işaret ediyor. Hükümetin "Aile Yılı" ilanına ve "kapsamlı sosyal politikalar" geliştirme iddiasına karşın kadın istihdamı, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayeti oranları Türkiye'deki gerçekleri gözler önüne seriyor.
Kadınların iş gücüne katılımı erkeklerin yarısı oranında
Bakan Göktaş'ın "kadınların iş hayatına eşit katılımının ülke ekonomilerine önemli kazanımlar getirdiğini" belirtmesine rağmen, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileri bu alandaki gerçekleri gözler önüne seriyor. 2024 yılı TÜİK Hanehalkı İşgücü Araştırması'na göre, 15 yaş ve üzeri nüfusta işgücüne katılım oranı kadınlarda yüzde 36,8 iken, erkeklerde bu oran yüzde 72. Benzer şekilde, istihdam oranı kadınlarda yüzde 32,5 iken, erkeklerde yüzde 66,9 seviyesinde. Bu rakamlar, kadınların iş gücüne katılımının ve istihdamda yer almasının erkeklerin neredeyse yarısı kadar olduğunu gösteriyor.
Şiddetle sözde değil özde mücadele talebi
Bakan Göktaş, kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında "kapsamlı bir saha araştırması başlatacaklarını" ve "tek bir vakanın bile kendileri için fazla olduğunu" ifade etse de Türkiye'de kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerindeki artış endişe verici boyutlara ulaştı. 2018 yılından bu yana her yıl 400'den fazla kadın eşleri, sevgilileri, eski partnerleri ya da aile fertleri tarafından öldürüldü. Bu yıl 16 Temmuz tarihine kadar en az 235 kadın cinayeti gerçekleşti.
Son olarak, hemşirelik öğrencisi olan Ayşe Tokyaz'ın vahşice öldürülmesi ve ailesinin defalarca emniyete başvurmasına rağmen sonuç alınamaması, kolluk güçlerinin faile yardımcı olması, kadına yönelik şiddetin önlenmemesinin sistematik sebeplerine işaret ediyor. Ayşe Tokyaz’ın katledilmesine kadınlar, kadın örgütleri günlerdir yaptıkları eylemlerle tepki gösteriyor.
Adalet Bakanı Tunç'un 'kırmızı çizgi' söylemi ve sahadaki gerçekler
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Kadına yönelik şiddet bizim kırmızı çizgimiz" dese de mevcut durum bu söylemi desteklemiyor. Anayasa'da, Türk Medeni Kanunu, İş Kanunu, Türk Ceza Kanunu ile Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunu’nda reform niteliğinde yasal düzenlemeler gerçekleştirildiğini ve pozitif ayrımcılık ilkesinin getirildiğini iddia eden Tunç'a karşın, kadınların adalete erişiminde de yasaların etkin uygulanmasının sağlanmasında da sorunlar büyüyerek devam ediyor.
Her geçen gün artan kadın cinayetleri, istismar dosyalarının mahkemeye sevk edilmeden kapatılması, kadının güçlendirilmesinden bahsedilirken kadınların sendikal hakları önündeki engeller gibi birçok örnek, durumun bakanların sözlerinin aksine olduğunu gözler önüne seriyor. İzmir’de Queen Tarım'da sendikalaştığı için saldırıya uğrayan kadınlar, bu alandaki eşitsizliklerin ve mağduriyetlerin yalnızca bireysel değil, aynı zamanda sistemsel boyutlarda olduğunu gösteriyor.
Fotoğraf: DHA
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.