
İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi kararıyla CHP İstanbul İl Yönetiminin tedbiren görevden alınarak yerine kayyum atanması ve CHP il binası çevresindeki ablukanın ardından tartışmalar sürüyor. Kayyum Gürsel Tekin, önce akla zarar bir "Ben kayyum değilim, ses çıkartanlar da CHP’li değil" açıklaması yaptı, ardından çevik kuvvet eşliğinde il binasına girdi. Polis, kayyumu kabul etmeyen milletvekillerine ve halka müdahale etmeyi ve saldırmayı sürdürürken dün gece 2026-2028 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program (OVP) da açıklandı. Bu iki tarihsel olayın üst üste gelmesi oldukça manidar.
Erdoğan-Şimşek programının temel taşlarından biri olan OVP, önümüzdeki üç yıl boyunca iktidarın 12. Kalkınma Planı çerçevesinde sürdürdüğü yüksek faiz, kamuda tasarruf ve istihdamda esneklik gibi politikaların daha da sağlamlaştırılarak uygulanacağının ilanı oldu. Nitekim Resmî Gazete’de yayımlanan OVP'de bu durum doğrudan şöyle ifade edildi: “12. Kalkınma Planı hedefleri doğrultusunda ekonomik dayanıklılığı koruyarak dengeli, sürdürülebilir ve kapsayıcı büyümeye, kalıcı refah artışına ve adil gelir dağılımına katkı sunacak şekilde fiyat istikrarının sağlanması, finansal istikrarın korunması ve ekonominin üretkenliğinin artırılması yoluyla rekabetçi konumunun güçlendirilmesi temel amaçtır.” OVP ile geçen iki yılın ardından, bu ifadelerin ilk başta kulağa hoş geldiği ancak işçi ve emekçi kadınların hayatlarındaki sonuçları bakımından yoksulluk ve yoksunluk dışında bir şey ifade etmediğini anlamak artık çok da zor değil.
Kamu kaynakları sermayeye!
OVP açıklanırken Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in kamuda tasarruftan övünerek bahsetmesinden de anlaşılacağı üzere, önümüzdeki üç yıl için de kemer sıkılacak. Peki, ne pahasına? OVP'de bu durum şöyle belirtiliyor: “Kamu altyapı yatırımları özel sektör yatırımlarının önünü açacak şekilde uygulanarak üretim ve ticaret altyapısı bütüncül biçimde güçlendirilecektir.”
Okulların açılmasıyla yeniden gündeme gelen eğitimdeki yetersizlikler, güvenlik ve hijyen eksiklikleri, en önemlisi de okullarda bir öğün ücretsiz ve sağlıklı yemek talebine kaynak bulunamaması, kamuya bağlı okulların şartlarının iyileştirilmemesi, sağlık hizmetinde hızlanan özelleştirme, muayene ve ilaç/alet edevat sorunu "kamuda tasarruf" ile açıklanırken, yeni OVP kamu kaynaklarının nerelere harcanacağını açıkça ortaya koyuyor. Yani, önümüzdeki üç sene boyunca işçi ve emekçi kadınların cebinden, çocukların midesinden, üniversite öğrencisi kadınların burslarından ve barınma haklarından yapılan tasarruf, özel sektör yatırımlarının önünü açmak için daha da hoyratça kullanılacak.
Güvencesizliği dayatmaya devam
İstihdama ilişkin olarak ise “güvenceli esneklik” yeniden gündemde. Bu “güvenceli esneklik” kavramı, iş gücü piyasalarının yani patronların ihtiyaçları çerçevesinde şekillendiriliyor. Nitekim OVP metninde, farklı alt başlıklarda sıkça “üretim maliyetlerinin azaltılması” ifadeleri de yer alıyor. Üretim maliyetinin azaltılması, hammaddenin daha ucuza temin edilmesinden (yani doğal kaynakların daha maliyetsiz bir şekilde talan edilmesinden) işçi ve emekçilerin ücretlerinin düşürülmesine, tazminat haklarının gasp edilmesine ve nihayetinde güvenceli iş hakkının "yapısal dönüşüm adımlarıyla" yeniden yapılandırılmasına, yani yok edilmesine kadar birçok anlama geliyor. Özellikle iş ve yaşam uyumu ile kadın istihdamının artırılmasına ilişkin vurgularla, esneklik konusunda ilk hedeflerden birinin yine kadınlar olduğunu anlamış olduk. Bunların yanı sıra, esnek çalışma konusunda ne eğitimde ne istihdamda yer almayan gençlerin de hedef alındığı OVP metninde yer alıyor.
Çocuk bakımı ya özel kurumda ya kadında
OVP, bakım yüküne ilişkin çeşitli maddeler içeriyor. Çalışan ailelerin ilk ve orta öğrenimdeki çocuklarının "güvenli ortamlarda bulunmalarını sağlamak amacıyla okul sonrası kültür, sanat ve spor programlarının uygulanması," çocuk bakımını esas alarak iş yerlerinde kısmi ya da tamamen uzaktan çalışma ve yine esnek çalışmanın çeşitli biçimlerinin geliştirilmesi bunlardan bazıları. İşçi ve emekçi kadınların her fırsatta tartıştığı "kamusal, ücretsiz ve nitelikli kreş/bakımevleri" talebine dair ise ilgi çekici bir madde var: "Merkezi hükûmet, yerel yönetimler ve özel sektörün mali iş birliğini sağlayacak şekilde kurumsal bakım ve kreş hizmetleri yaygınlaştırılacak." Devletin bir sorumluluğu olan, kadınların yıllardır talep ettiği bakım yükü sorununun kamusal bir şekilde çözülmesi talebini alıp evirip çevirip özel sektör ile devletin mali iş birliğine bağlamış durumda iktidar. Yani, işçi ve emekçi kadınlar, geçtiğimiz yıl OVP'de belirtilen hedef enflasyonunun yüzde 60'a varan sapması sayesinde, aldıkları üç kuruş ücreti de özelleştirilmiş bakım hizmetlerine yatırmak zorunda kalacak. O da yatırabilirlerse...
Sosyal yardımlara ne olacak?
Yeni OVP'de dikkat çeken bir diğer nokta da sosyal yardımlara ilişkin maddeler. "Sosyal yardım sistemi ile aktif ve pasif iş gücü programları arasında bağlantı güçlendirilecek, sosyal yardım alan bireylerin iş gücüne katılımını ve istihdam edilebilirliğini sağlamaya yönelik aktif iş gücü programları yaygınlaştırılacaktır."
Geçtiğimiz yıllarda da sosyal yardım alma şartı olarak çalışma zorunluluğunun çeşitli patron zümreleri tarafından dile getirildiğini görmüştük. Bugün mevcut kısıtlı sosyal yardımlarla geçinmenin neredeyse imkânsız olduğunu, sosyal yardım almak zorunda kalan birçok kadının kayıt dışı bir şekilde çalıştığını göz önünde bulundurursak, bu maddenin ima ettiği şeyin, kayıtlı çalışanların da bu düzlemde sosyal yardıma ihtiyaç duyacak düzeye çekilmesinin ufak ufak habercisi olduğu söylenebilir.
Ne pahasında?
Yeni OVP'de yer alan tüm bunlar ve daha fazlası, önümüzdeki süreçte işçi ve emekçi kadınlar açısından insanca yaşama imkânlarının daha da daraldığı bir sürece bizi götürecek. Peki ne pahasına? OVP bu soruya da yanıt veriyor: “Yatırımcı güvenini artıracak ve iş yapma ortamını güçlendirecek düzenlemeler program döneminde hayata geçirilerek ekonomi genelinde topyekûn bir iyileşme sağlanması öngörülmektedir.”
Programın tamamının temelini aldığı nokta, metnin içinde de “küresel sermaye” olarak ifade edilen, aslında emperyalizmin ve Türkiye'deki iş birlikçi sermayedarların çıkarlarının işçi ve emekçilere dayatılmasından başka bir şey değil. Türkiye'ye daha ucuz hammadde ve daha güvencesiz, ucuz iş gücü için ihtiyaç duyan ve bu ihtiyacını da “yeşil dönüşüm ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri”nin arkasına saklayan emperyalizm için bu program benzeri olmayan bir fırsat.
Emperyalizm için bulunmaz bir fırsat olan bu durum, Türkiye açısından her anlamda dışa bağımlılığın artması anlamına geliyor. Bağımlılık arttıkça ve sermayedarların kendi aralarındaki çelişkiler genişleyip sıkışmışlık arttıkça, iktidar yarattığı ekonomik ve siyasi kargaşanın içinden çıkabilmenin bir yolu olarak baskıyı ve şiddeti artırma yoluna gidiyor. Bugün CHP İl Yönetiminin yerine kayyum atanması, vatandaşların ve milletvekillerinin polis tarafından darp edilerek ve gözaltına alınarak püskürtülmesi de bu eğilimin güçlü göstergelerinden.
Bir önceki seçimde Türkiye’deki birinci siyasi parti olarak öne çıkmış olan CHP’ye yönelik saldırılar, yalnızca ona değil; temel olarak iktidarın ortaya sürdüğü politikalardan dolayı canından bezmiş, herhangi bir şekilde bir değişim isteyen, bunu uman toplumsal kesimleri, işçi ve emekçi kadınları hedef alıyor. Bugün İstanbul’da gerçekleşen saldırı ise iktidarın işçi ve emekçi kadınların iradesine ve insanca yaşam talebine karşı ne kadar ileri gidebileceğini açıkça gösteriyor. Yeni OVP ve CHP’ye yönelik “ilhak” hamlelerinin aynı gün gerçekleşmiş olması belki bir tesadüf, belki de değil. Ancak görmemiz gereken, sürdürdüğü sömürü programının devamlılığını sağlamak için eğer meşruiyet üretemiyorsa zor ve şiddetle bu programı uygulamaya ve sermaye üzerindeki kontrolünü devam ettirmeye çalışan iktidarın önümüzdeki süreçte de bu saldırıları artırarak sürdüreceğidir.
Fotoğraf: Dilan Temiz/Evrensel
İlgili haberler
Kadınlar CHP İstanbul İl Yönetimine atanan kayyuma...
İşçi ve emekçi kadınlar, CHP İstanbul İl Yönetimine kayyum atanması ve CHP il binasına yönelik polis...
OVP'nin kadın yüzü: Güvencesiz çalışma, derinleşen...
Türkiye'nin önümüzdeki üç yıla dair ekonomik hedeflerinin yer aldığı Orta Vadeli Programın kadınlara...
Hayatlarımıza atanan kayyuma karşı bir araya!
İktidar, kayyum atarken de kadınlara yönelik politikalar üretirken de “Sizin kendi yaşamınıza dair s...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.