
İktidarın 2025’i aile yılı ilan etmesinin ardından özellikle doğum ve evlilik yardımlarına ilişkin kampanyalar, destek programları ve protokoller havada uçuştu. AKP’nin ve bakanlıkların peş peşe “müjde” diye açıkladıkları ise derin bir yoksulluk tablosunu ortaya seriyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından hazırlanan ve Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Doğum Yardımı Yönetmeliği, 1 Ocak 2025 ve sonrasında doğan çocukları kapsıyor. 8 Nisan’da başlatılan destek programına bugüne kadar 343 bin 698 kadın başvurdu. Çocuk sayısına göre başvurulara baktığımızda ise birinci çocuk için 140 bin 916 başvuru, ikinci çocuk için 106 bin 546 başvuru, üçüncü çocuk için 61 bin 866 başvuru, dördüncü ve üzeri çocuklar için 34 bin 370 başvuru yapıldığını gözlemliyoruz. Yaklaşık bir ayda binlerce kadının başvurduğu destek programının içeriği ise şöyle:
İlk çocuk için tek seferlik 5 bin lira ödeme, ikinci çocuk için çocuk 5 yaşını tamamlayana kadar aylık 1500 lira ödeme ve üçüncü ve sonraki çocuklar için, çocuk 5 yaşını tamamlayana kadar aylık 5 bin lira ödeme yapılacak.
PLASTİK İŞÇİSİ: ‘5 BİN LİRAYA MUHTAÇ BİR TOPLUM YARATILDI’
Müjdelenen bu yardıma başvuran binlerce kadından biri de Gebze’de bir plastik fabrikasında çalışan kadın bir işçi. Hamilelik sürecinin işçi kadınlar açısından yeterince zor olduğunu anlatan kadın işçi, sadece doğumdan sonra değil; önceki süreçte de işçilerin sırtlarına kaldıramayacakları yüklerin bindiğini anlatıyor: “Kimi kadın, hamileliğin ortalarına geldiğinde işi bırakmak zorunda kalıyor. Bunun diğer faktörü ise maddi yükler. Daha bir ay olmadı kızım doğalı ve doğmadan önce onun yatağına, dolabına 50 bin lira ödedik. Birçok eşyayı da eş, dost yardımıyla temin ettik. Tek seferlik doğum yardımı ise 5 bin lira. Evet cüzi gözükebilir ama başvuracağım. Çünkü şu an yaşadığımız koşulların gerçekliği bu. Bu, fabrikanın içinde de karşılık buluyor. ‘Kaptın 5 bin lirayı’ gibi söylemleri duyuyorum. Çünkü gerçekten 5 bin liraya bile muhtaç bir toplum yaratıldı.”
YILLAR İÇERİSİNDE AKP’NİN YARDIM PROJELERİ
İktidarın nüfus politikaları, evlilik ve doğuma “teşvik” yıllar içinde şekillendi. Örneğin 2016 yılında çeyiz hesabı gündeme geldi. 27 yaşına kadar ilk evliliğini yapanlara devlet “katkı” sağladı. Açılan çeyiz hesaplarına 3 ile 5 yıl arasında düzenli ödeme yapıldığı halde yüzde 10 ile 20 oranında devlet “katkısı” sağlandı.
2015’te yine doğum yardımlarına ilişkin devlet desteği tartışmaları önümüze çıktı. İlk çocuk için 300 lira, iki çocuk için 400 lira, 3 çocuk üzeri için 600 lira ve tek seferlik ödeme yapıldı. Bu tablo yıllar içinde politik kuşatmalarla paralel sürdü, Evlilik Okulları bunlardan biriydi.
Ancak bu tablo gitgide yoksullaşan toplumun AKP’ye muhtaç hale geldiğini gösteriyordu. 2002 ile 2024 yılları arasında sosyal ekonomik destek, evde bakım yardımı, şartlı eğitim ve sağlık yardımı ve 2022’de başlayan Türkiye aile destek programına yapılan başvurular bu gerçeği ortaya çıkarıyordu. Çünkü yardımlar cüzi, başvuru kabulü kısmiydi. Örneğin 2023 yılında aylık ödenen miktar 3 bin liraydı. Bu, asgari ücretin 10 bin lira olduğu dönemde aile geliri 4 bin 500’den az olan ailelere veriliyordu.
Yıllar içinde yardımlara başvuruların artması ise yoksulluğun derinleşmesiyle paralel olarak arttı. 2024 yılı aralık ayında 3 milyon 537 bin 185 haneye düzenli sosyal yardım yapılırken 2014’te bu sayı 2 milyon 274 bin 182’ydi. Yani 10 senede sosyal yardıma muhtaç kalan hane sayısı yüzde 55.5 arttı.
İŞTE BÜYÜK İNDİRİM TABLOSU
Bütün bu tablo AKP’nin kendine muhtaç bıraktığı toplumu, kendi politikaları doğrultusunda şekillendirmesine zemin hazırladı. Evliliğe teşvik de bunlardan biriydi. 2024 yılında, Aile ve Gençlik Fonu kapsamında evlenecek çiftlere yönelik faizsiz kredi sunulmaya başlandı. İki yıl sonra geri ödemeli 150 bin liralık evlilik kredisine şubat 2024’ten bu yana 100 bin 142 kişi başvurmuş durumda.
Bunun yanı sıra 28 Nisan’daki kabine toplantısı ardından soruları yanıtlayan Aile Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, yeni evlenenlere çeyiz yardımları uygulayacağını duyurmuştu. Vestel, Bellona, İstikbal, Mondihome, Arçelik, Beko, Hepsiburada, Kütahya Porselen, Modalife, Karaca, Kelebek, Doğtaş, Lova Yatak, English Home, Fakir, Adore, Hatemoğlu, Tümbir, Damat-Tween, KİP gibi markalarla anlaşma imzaladığını söyleyen Göktaş, bu markalardan alışveriş yapanlara yüzde 5’ten yüzde 35’e varan indirimler sağlanacağını duyurmuştu. Bakanlık adeta bir taşla iki kuş vurdu desek yeridir. Yoksulluğun geldiği nokta kadınları, işçi ve emekçileri en cüzi yardımlara bile muhtaç ederken, bu markalara başvuruların artacağı aşikar. İkinci mesele ise bu markaların edeceği yüksek kârlar.
İNDİRİMLİ EN TEMEL İHTİYAÇLAR 150 BİN LİRA!
Ufak bir hesaplama yaptığımızda, iktidar ve Aile Bakanlığının bangır bangır müjdelediği rakamların işçi ve emekçilerin en temel yaşam ihtiyaçlarını bile karşılamadığını görüyoruz. Aile Bakanlığının anlaşma yaptığı markaların en temel setlerini ve en düşük miktarlarını baz alarak bir hesaplama yaptığımızda, en düşük indirim oranıyla 2+1 bir ev için en temel ihtiyaçların maliyeti 220 bin lirayı geçiyor. Bütün kalemlerde en yüksek indirimi oranı yani yüzde 35’lik oranı hesapladığımızda ise toplam tutar 153 bin lirayı aşıyor.
Evlilik kredisi için başvurular 100 bini geçmişken kira, yeni bir ev kurma ve düğün masrafları günümüz şartlarında dudak uçuklatıyor. İşçi ve emekçiler yüksek borçlarla birlikte hayatını kurmak için büyük bedeller ödüyor.
METAL İŞÇİSİ KÜBRA: ‘KREDİYLE EVLENMEK BİLE HAYAL’
Kocaeli’de bir metal fabrikasında çalışan Kübra ve nişanlısı, asgari ücretin üzerinde ücret alan iki işçi. Evlilik hayallerinin bir yıl sonraya erteleneceğini anlatıyorlar. Kübra kendi hayatından da örnekler vererek işçilerin yeni bir hayat kurmasının adeta imkansız hale geldiğini anlatıyor: “İkimizde fabrikada çalışıyoruz ve asgari ücretin üstünde ücret alıyoruz. Ancak evimize yeni eşya almaya dair bir gerçekliğimiz yok. Benim bekar evimde kullandığım eşyaları kullanacağız. Daha önce mobilya ve oda takımımı 17 bin liraya almıştım. Şu an bu takımı almam imkansız. Neredeyse 3 kat olmuştur.
‘EVLERİMİZ BORÇ ÜZERİNE İNŞA EDİLİYOR’
Nişanlım ve benim üzerimize ne mal ne mülk kayıtlı. Evlilik kredisine de başvurduk ve reddedildi. Kız kardeşim de evleniyor. Onlar da bizim gibi ve onlara da çıkmadı. Soruyoruz, bu yardımlar kime çıkıyor peki? Birçok kişi başvuru yapıyor çünkü işçi ve emekçiler en az yardımlara bile muhtaç hale getirildi. Ancak bu yardımların kimlere çıktığı bile meçhul. Biz bütün şartları karşılıyoruz ama bize çıkmadı. Kardeşim ve nişanlısı önümüzdeki ay evlenecek ve bütün hazırlıkları, en temel ev eşyaları ve düğün için 500 bin lira borç yaptıklarını görüyorum. Biz de nişanlımla bu sene evlenecektik ama evimize yeni eşya almayacak olmamıza rağmen bu sene evlenemiyoruz. Evliliğimizi önümüzdeki yıla erteledik. Yani işçilere ‘Evlenin, çocuk yapın’ demesi kolay. Evini borç üzerine inşa ediyorsun.”
SERMAYE İÇİN FIRSAT PENCERESİ
Bütün bu somut rakamlara ve yorumlara baktığımızda müjdelenen aile yılının derinleşen yoksulluğu, iktidar ve sermaye için fırsat penceresine dönüştürdüğünü görüyoruz. Kadınlar için esnek ve güvencesiz çalışma modelleri, kamusal hizmetlerin en temel halinin bile ortadan kaldırılıp tüm bakım emeğinin kadının sırtına bindirilmesi ve günden güne derinleşen yoksullukla kadınların iktidara daha bağımlı hale gelmesi ise bu fırsat penceresini devlet ve sermaye için eşsiz kılıyor.
Görsel yapay zeka tarafından oluşturuldu
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.