
6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yılı aşkın süre geçmiş olmasına rağmen hâlâ konteynerlerde yaşam mücadelesi veren kadınlarla bir araya geliyoruz Samanköy Konteyner Kent'te. Güneşli bir gün olunca bir konteynerin önüne taburelerimizi, sandalyelerimizi çekip oturuyoruz. Konteyner kentin sorunlarının yanında kadınların kendi hayatlarında yaşadıkları zorlukları da konuşuyoruz. Bu kadınlardan birisi de 39 yaşında hurdacılık yaparak geçimini sağlamaya çalışan Nejla.
'DÜZENLİ BİR İŞİMİZ YOK'
Depremden önce hurdacılığa başladığını söyleyen Nejla, hurdacılık dışında da düzenli olmayan işlere gittiğini anlatıyor: “Çobanlık da yapıyorum. Köylerde büyükbaş hayvanları su kenarına götürüyoruz. Birkaç aylığına gidiyoruz. Gittiğimiz yerlerde çadırda kalıyoruz. Düzenli bir işimiz yok. Mevsimlik işçiliğe gideriz, çobanlığa gideriz. Kim çağırırsa oraya gideriz. Bizim öyle sabit bir yerimiz yok.”
Hurdacılığa dair konuşmadan önce kendi yaşamına dair konuşuyoruz Nejla'yla. Bir konteynerde 11 kişi kaldıklarını söylüyor: Kendisi, eşi, 4 çocuk, 4 torun bir de gelini. Eşi çalışmıyor, bunun yanında da eşinin hem psikolojik olarak hasta olduğunu hem de alkol problemi olduğunu söylüyor. Nejla, “Evin geçimini ben sağlıyorum. İki kızım evlenip boşandı, benimle kalıyor. Bir oğlum evli, gelinimle beraber o da bizde kalıyor. Oğlum çalışmıyor, engelli maaşı var. Bir de kızlarımdan biri işitme engelli, onun da engelli maaşı var. Şu anda evde okuyan diğer oğlum var, ikinci sınıfa gidiyor” diyor.
'BEN EVLİLİĞİ OYUN GİBİ BİR ŞEY ZANNEDİYORDUM'
Henüz 15 yaşındayken evlendirildiğini söyleyen Nejla, “İlk çocuğumu, 16 yaşında doğurdum. Ben oğlumla büyüdüm. Karnımdaki çocukla ip atlıyordum. Ben evliliği oyun gibi bir şey zannediyordum. Ben ne bileyim ki evlilik nasıl bir şey? Beni babam evlendirdi. Beni de yaktılar” diyor.
Nejla henüz çocuk yaşta evlenmiş olmanın acısını kendi kızları yaşamasın diye ne kadar çabalasa da bunun önüne geçemiyor. Şu anda iki aylık bir bebeği olan kızının 15 yaşında evlendiğini söyleyen Nejla, “Kızlarımın evlenmelerini hiç istemedim ama kaçtılar. Ne kadar peşlerine düştüysem de bulamadım. Kızım 14 yaşında doğum yaptı, çok zor bir doğum oldu. Beni öteki dünyaya götürdü getirdi” diyor.
'BU YAŞADIKLARIM ŞİDDETTEN FAZLASI'
Eşinin kendisine şiddet uyguladığını, alkol aldığında sürekli kavga çıkardığını, bağırdığını anlatıyor Nejla: “ Bu yaşadıklarım şiddetten fazlası. Boşanmayı çok düşündüm ama o gitmiyor. Normalde boşanır biter ya bizde öyle bir şey yok işte. 'Bu eve dirin girdi, ölün çıkar' diyorlar. Eşim ancak başka biriyle evlenip hayatını değiştirirse bırakır, yoksa bırakmaz.”
Konteynerde yaşanan bu kavgalardan birinde komşusunun polisi arayarak şikayet ettiğini söyleyen Nejla, “Polis aldı götürdü, beş dakika sonra geri geldi. Polis de gelip bize dert yanıyor 'Abla ne yapalım' diye. Yasa bunun önünü kapatmış” diyor.
Sabahın beşinde hurda toplamak için yollara düşüyor Nejla. Kış, soğuk demeden çalışan Nejla, “Kolay bir iş değil. Çöplere düşüyoruz. El arabasıyla kazanıyoruz. Millet geçince çöpe bakamıyorsun, utanıyorsun. Ama mecbur çocuklarımın geçimi için yapmak zorunda kalıyorum. Topladığım hurdaları, hurdacılara satıyorum. Kağıdı, kartonu, plastiği ayrı para” diyor. Genellikle bulunduğu yerin çok uzağında hurdaya çıkıyor. Sanayi civarında geziyor, market önlerinde karton topluyor.
'ARABAYI DURDURUYORLAR, TACİZ EDİYORLAR'
Bir kadın hurdacı olarak yaşadığı zorluklara değinen Nejla, “Bazen hurda topladığım zaman sağ olsun bazı abiler yardım ediyor. Ama hepsi aynı değil erkeklerin. Arabayı durduruyorlar, taciz ediyorlar. Ama biz onlara bakmıyoruz, önümüze bakıp ilerliyoruz ya da küfrediyoruz” diyor.
Diğer kadın hurdacılarla zaman zaman iş için bir araya geldiklerini söyleyen Nejla, “Mesela diyelim dışarıda hurda var. Arıyoruz birbirimizi 'Hadi beraber gidelim' diye. Ama onun dışında oturup çay kahve içme gibi bir olayımız yok. Herkes kendi yoluna bakar” diyor.
Yaptığı işten dolayı bazen çevresinin kendisini yargıladığını söyleyen Nejla, “‘Bu işi yapacağına başka iş yapabilirsin’ diyorlar. Ama bilmiyorlar, bilmeden konuşuyorlar. Ben aslında işe giremiyorum. Belimde 18 tane platin var. Normalde 1 saatten fazla ayakta duramam, oturmak zorundayım ama iş yapıyorum” diyor.
'OYSA BEN GEZMEYİ ÇOK SEVERİM'
Sosyalleşme için çok fazla olanağının olmadığını anlatan Nejla, “Aile içinde de öyle. Herkes kendi halinde oluyor ya telefon ya televizyon. Benim genelde televizyon. Pikniğe, gezmeye falan gitmiyoruz hiç. Binde bir çocuklar isterse kapının önünde piknik yaparız. Oysa ben dışarıda gezmeyi çok severim. Su kenarında olmayı, piknik yapmayı severim. Çocuklar da bana çekmiş severler ama yapamıyoruz” diyor.
Depremden önce Nejla, ailesiyle beraber kirada bir evde kalıyormuş. Ancak depremden sonra ev sahibi onları evden çıkartmış. Onlar da kendi imkanlarıyla derme çatma bir baraka kurmuşlar. İki sene bu şekilde yaşamışlar. Ancak bu sefer de arsa sahibi onları çıkartmış. Nejla yaşadıkları barınma sorununu şu sözlerle anlatıyor: “Ben konteyner kente kaç defa başvurdum ancak bana konteyner vermediler ev yıkık değil diye. Sonra valinin yanına gittim, yine olmadı. Bizim bir pikabımız vardı, geldik burada konteyner kentte pikabın içinde iki üç gün kaldık. 11 kişi kaldık. Kıştı, çoluk çocuk hep hasta oldu. Hepsi hastanede bir hafta yattı. İki defa boş olan konteynerlerden birine girdik artık mecbur. Ama hemen geri çıkardılar bizi. Ben de telefondan videoya çektim. WhatsApp'a attım. WhatsApp'tan görenler yardıma geldi. En son konteyner verdiler. Konteyner kente geleli 6 ay kadar oldu.”
Son olarak Nejla'ya hayalini sorduğumuzdaysa, “Bende hayal mi bıraktılar? Bütün hayallerim suya düştü. İstediğim tek şey iki göz evim olsun, içinde de huzurum olsun. Başka bir şey istemem” diyor.
Fotoğraf: Evrensel
İlgili haberler
Tütün işçisinin çadırı, depremde çatı oldu
Tütün işçisi Elif’in hayatı bu sefere deprem değişti. 15 yıldır her yaz başka bir yere işçiliğe gidi...
Yine Malatya’da yine yağmurda depremzedeler yalnız...
Ne branda verildi, ne konteyner... Malatya'da sağanak yağmur çadırda kalanları yine etkiledi. Medine...
Film değil gerçek: ‘En alttakiler’in konteyner ken...
“21m²’lik bu alanda hane içi mahremiyet hayal olmuş durumda. Konteynerler dip dibe olduğundan herhan...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.