
Size, bu ülkede şiddetten kaçarken başka türlü bir şiddete mahkum edilen kadınlardan biri olarak yazıyorum. Kimliğimi paylaşmadan, sadece yaşadıklarımın görünür olmasını istiyorum.
İki çocuğumla birlikte, sistematik bir şekilde şiddete maruz kaldığım eski eşimden kaçarken kalacak güvenli bir yerim olmadığı için devletin sığınmaevine yerleştirildim. Orada yaklaşık altı ay kaldık. Fakat bu süreç, yeni bir travmayla mücadele süreci oldu. Oradaki hayatımız tam bir askeri sistem gibiydi.
Çocuklar için uygun bir ortam yoktu. Kreş odası vardı ama öğretmen yoktu. Tüm çocukları toparlayarak küçük etkinlikler düzenledim. O dört duvar arasında biraz olsun nefes almalarını sağlamaya çalıştım.
Devlet sorumluluklarını yok sayıyor
Sonra bir gün, kurum müdürü beni çağırdı. Büyük oğlum on yaşına bastığı için onu sevgi evine yerleştirmeleri gerektiğini söyledi, “Artık ergen, erkek sayılıyor; buraya uygun değil” dediler. Ben ise oğlumun bana ne kadar muhtaç olduğunu, travmaları içinde bir tek bana tutunduğunu söyledim. “Travmaları olan çocuğu tek sığınağından, annesinden nasıl ayırabiliyorsun? Vermem oğlumu” dedim. Fakat ikna edemedim. Çıkmak zorunda bırakıldım.
İki çocukla birlikte iki gece sokakta kaldık. Küçük oğlum zatürreye yakalandı, günlerce hastanede yattı. Hâlâ ciğerinde iz var. Kredi başvurusu yaptım, onaylandı. Bir ev tuttum. İçinde hiçbir eşyası olmayan bir çatıya kavuştuk sadece. Bugün hâlâ maddi zorluklarla, çocuklarımın sağlık sorunlarıyla ve devletin yok saydığı sorumluluklarla yaşamaya çalışıyorum.
Sesimizi duyun
Bu mektubu yazma nedenim yalnızca kendi hikayemi anlatmak değil. Aynı yolları yürüyen, benzer travmaları yaşayan kadınların sesi olabilmek. Devletin koruma politikaları sadece kağıt üzerinde kalmamalı. Sesimizi duyurun. Bu düzene razı değiliz. Ve susmayacağız.
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
İlgili haberler
Aile yılı ağzımızın tadını kaçırdı
'Koca koca adamlar işi gücü bırakmış, insanlar evlensin diye kolları sıvamış. Bir de üstüne üç çocuk...
Eğitime 'aile yılı' ablukası: İtaatkar nesil ve kı...
Aile yılı ve kız okulları uygulamasının ortak noktası, sistemin kadın bedeni ve hayatı üzerindeki ta...
'Doğal olanın' zorbalığı
Hak eşitliği talebi başta olmak üzere demokratik talepler, ekonomik-sosyal güvenceler ve hayatın her...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.