İzmir Kadın Platformunun (İKP) 25 Kasım kapsamında çağrısıyla kadınlar, "Eşit, özgür, güvenceli bir yaşamdan vazgeçmiyoruz" diyerek bir araya geldi. Alsancak Penguen Kitapevi önünde toplanan kadınlar, sloganlar eşliğinde Kıbrıs Şehitleri Caddesi boyunca Türkan Saylan Kültür Merkezi önüne yürüdü.
Yürüyüş sırasında kadınlar, iktidarın “Aile Yılı” ile kadınları daha fazla sömürdüğünü vurguladı. Yapılan açıklamada, “Milyonlarca kadın hem evdeki bitmeyen angaryayla boğuşuyor hem de üç kuruşa, güvencesiz, esnek işlerde ayakta kalmaya çalışıyor. Kadınlar güvenli olmayan işyerlerinde çalışmaya mahkum ediliyorlar. Sendikasız çalışma, asgari ücrete çalışma olağan hale getiriliyor. ‘En az üç çocuk'’ sloganı eşliğinde kadınların sırtındaki yük ağırlaşıyor, o kutsal denilen evlerde şiddet kol gezerken, haklarımızı koruyan yasalar bile 'aileyi yıkıyor' bahanesiyle hedef alınıyor. Kadınları aile içine hapseden, emeğini görünmez kılan, bizleri güvencesiz işlere ucuz işçiler olarak mahkum eden bu düzene ses yükseltiyoruz” denildi.
Kadınların iş yerlerinde tacize, şiddete, mobbinge maruz kaldığının vurgulandığı açıklamada, “Çalışma yaşamında kadınları şiddetten koruyan ILO 190 uygulanmıyor. Güvencesiz çalıştığımız merdiven altı atölyelerde, iş cinayetlerinde ölüyoruz. Güvenceli iş, güvenceli gelecek istiyoruz” ifadeleri kullanıldı.
Kadınlar yürüyüşte İsrail’in saldırılarını sürdürdüğü Filistin’e destek için Filistin bayrağı açtı. “Free Palestina” yazan kadınlar, “Filistin'de direnen kadınlar bin selam" sloganları attı.
Digel işçisi Rümeysa: Sendikal örgütlülükten başka çaremiz yok
Daha sonra insanca yaşayacak ücret ve sendikal hakları için direnen kadın işçilere söz verildi. DIGEL işçisi Rümeysa Kişi, “15 işçi örgütlendiğimiz için haksız, hukuksuz bir şekilde yüz kızartıcı suçlarla işten çıkarıldık. Tek derdimiz düşük ücretler değildi. Yüzde 85’i kadın olan tekstil fabrikasında özellikle kadın arkadaşlarımızın yaşadığı baskı, taciz ve mobbingler artık dayanılmaz bir hal almıştı. Almanya’daki firmalarda kadınların regl günlerinde ücretli izne çıkarıldığı Türkiye'de ise ikinci kere tuvalete gitmenin yasaklandığı bu sömürü düzenine bizler artık dur diyoruz. Bizler taciz edilmeden insanca çalışmak, insanca ücretler kazanmak istiyoruz. Bunun için sendikalı olmaktan, sendikal örgütlülükten başka çaremiz yok” dedi.
‘Artık sadece emeğimizi değil onurumuzu da koruyoruz’
Bir TPI işçisi kadın da, “Ayakta kalmaya çalışan kadın işçileriz. Artık sadece emeğimizi değil, onurumuzu da koruyoruz. Kendimiz için olduğu kadar tüm emekçiler için de mücadele ediyoruz. Biz kadın işçiler, yalnızca kendi hayatlarımız için değil, köleleştirilmiş milyonlarca kadın işçi için de mücadele ettiğimizi biliyoruz. Bir avuç patronun çıkarları uğruna gerekli önlemler alınmadığı için ölüme gönderiliyoruz. Mobbing ve baskı artık iş yaşamının ayrılmaz bir parçası haline geldi. Psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kalıyoruz. Rencide ediliyor, dışlanıyor, kavga ve baskılarla köleleşmiş çalışma koşullarına mahkûm ediliyoruz. Aynı işi yaptığımız erkek işçilerden daha az ücret alıyoruz. Kreş hakkımız tanınmıyor, ihtiyaç duyduğumuz haklar verilmiyor. Sesimizi yükselttiğimizde susturulmaya çalışılıyoruz. Biz kadın işçiler, şiddete, baskıya ve sömürüye maruz kalıyoruz. Ama kurulan bu baskı düzenine asla teslim olmayacağız. Ayrımcılığa, baskıya, şiddete rıza göstermiyoruz. Bize dayatılan köleleştirilmiş çalışma ve yaşam koşullarını kabul etmeyeceğiz” diye konuştu.
‘3 çocuk diyen iktidar MESEM’lerle çocuk işçiliği yaygınlaştırdı’
Asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığı, kamusal kreşlerin, bakım evlerinin olmadığı koşullarda kadınların ev içi emeğinin daha fazla sömürülebilmesi için ‘Aile Yılı’ ilan edildiğini söylenen açıklamada, “Sermayenin çıkarlarını korumak ve ucuz iş gücü yaratmak için kaç çocuk doğuracağımıza karışan AKP, yukarıdan aşağıya tüm kurumları ile kadın, LGBTİ+ düşmanlığını, yapısal şiddeti örgütlüyor” denildi. İktidarın, kadınların nasıl doğum yapması gerektiğine dair kamu spotu yayınlarken MESEM projeleri adı altında çocukların işçileşerek güvencesiz çalışmaya ve ölüme mahkum edildiği dile getirildi.
‘İş cinayetlerinin sorumlusu, denetlemeyen bakanlıktır’
İşyerinde ve evde artan şiddete, tacize, şiddete, mobbinge karşı insanca yaşanabilir bir ücret, güvenceli çalışma ve sendika hakları için Temel Conta' da, DIGEL' de, TPI' da, Şık Makas'ta ve ülkenin dört bir yanında kadın işçilerin direnişe devam ettiği dile getirilen eylemde “Geçtiğimiz günlerde Zara’nın taşeron firması olan Dilovası’ndaki bir fabrikada yaşanan patlamada 3 kız çocuğu 3 kadın işçi katledildi. Birkaç bina ötesinde İş-Kur binası bulunan, defalarca şikayete rağmen kapısına gidilmeyen fabrikada yaşanan ne kaza, ne ihmaldir. Bunun adı cinayettir ve bu cinayetin sorumlusu işçilerin güvenliği için önlem almayan, denetlemeyen Çalışma Bakanlığı ve iktidardır” ifadeleri kullanıldı.
İzmir Barosu da açıklama yaptı
İzmir Barosu 25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Dayanışma Günü'nde basın açıklaması ve yürüyüş düzenledi. İzmir Barosu önünde yapılan basın açıklamasının ardından Alsancak Penguen Kitapevi önüne yüründü. Basın metnini İzmir Barosu Kadın Hakları Danışma ve Hukuk Araştırmaları Merkezi'nden Av. Ayda Koç Soy okudu.
2025 yılının ilk 11 ayında 300 kadının erkekler tarafından öldürüldüğünü söyleyen Soy, "Kadınlar en güvende olmaları gereken evlerinde bile şiddete maruz kalıp hayatlarını kaybetmektedir. Medya ve sosyal medya, kadın cinayetlerini magazinleştiren bir yaklaşım sergilemekte, öldürülen kadınların mahremiyetine saygı gösterilmesi bile ülkemizde güç bir hal almaktadır" dedi.
Soy, İzmir Barosu olarak kadına yönelik şiddete karşı mücadelelerini sürdüreceklerini vurguladı.
Fotoğraflar: Evrensel
İlgili haberler
25 Kasım 2025 | Ege ve Akdeniz bölgesinde kadınlar şiddete karşı sokakta
Ege ve Akdeniz bölgesinde kadınlar, şiddetsiz bir yaşam talebiyle illerde ve ilçelerde, üniversitelerde sokakları dolduracak...
25 Kasım 2025 | Ankara Kadın Platformu: Şiddet ve nefret politikalarına karşı direnmekten vazgeçmiyoruz
Ankara’da kadınlar şiddet ve yoksulluğa karşı alanlardaydı. 10 ayda 246 kadının öldürüldüğüne dikkat çeken kadınlar, iktidarın açlık sınırı altında yaşamaya mahkum etmek istediğini söyledi.
25 Kasım 2025 | Karadeniz ve İç Anadolu'da kadınlar sokakları doldurdu
Karadeniz ve İç Anadolu'da 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü'nde kadınlar sokakları doldurdu.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
























