MEKTUP

Kocaeli’den Fatma şahin tesadüfi bulduğu bir karneyi inceliyor ve öğrencilerin yeteneklerinin görmezden gelindiğini, eğitim yönteminin onları bir çerçeveye sokuşturduğunu anlatıyor...

Türkiye’de cinayetlere kurban gittim. Avrupa’da cadı avında diri diri yakıldım. Afganistan’da burka giydim. Yetmedi mi?

İşçi bir anne ile kızının kıdem tazminatı sohbeti...

Tacizin gündüzü, gecesi yok. Pijama da giysen, etek de giysen fark etmiyor tacizciler için. Bir de polisin değişmeyen tavrı; “Ne işin var bu saate dışarıda?” Peki sizin işiniz ne?

Günde 10-12 saat çalışıp kalan zamanı da ev işine ayıran, çocuklarıyla ilgilenemeyen, yaşam koşullarının ağırlığı altında ezilen iki işçi kadın, Anneler Gününden beklentilerini yazdı.

Bir taşeron firmada temizlik işçisi olan Hadise çalışma koşullarını anlatıyor: O kadar yoruluyoruz ki, çalışma saatleri dışında kendime zaman ayıramıyorum.

Dayatılmak istenen çalışma ve yaşam koşullarını kabul etmediğini yazıyor kadın işçi mektubunda. “İşsizlik, güvencesizlik çoğalırken biz sessiz kalamayız” diyor ve kadınları 1 Mayıs’a çağırıyor.

Okurken çalışmak zorunda kalmak.. Çalışırken tacize uğramak... Mezun olunca işsiz kalmak... "Bunlar kaderimiz değil" diyen genç kadınlar 1 Mayısa hazırlanıyor...

Zuhal Güneş 2016 yılında genel müdürü tarafından tacize uğradı. Susmadı, mücadele etti ve dava açtırdı. Sonuç ‘delil yetersizliğinden beraat’ oldu. Ama Zuhal mücadelesinden vazgeçmiyor.

Bir işçi kadın ne kadar da net özetliyor işçilerin durumunu: “İki yılda öğrendiğim bir çok şey var. Mesela işin işçiden daha önemli olduğu. İşçi teknolojik makineden daha ucuza mal olduğu.”

İşçilerin arasında geçen referandum sonrası sohbete ortak olalım. “Evet diyen işçi üç kat mücadele etmeli çünkü bu gücü siz verdiniz”, “18 yıldır çalışıyorum tazminatımı kimseye yedirmem merak etme.”

Mahnaz İranlı bir Kürt. 5 yaşında ülkesini terk etmek zorunda kaldı. Irak, Türkiye, Danimarka, İngiltere’de geçen mültecilik ona koca bir “yurtsuzluk” hissi bıraktı. İşte kendi kaleminden o hikaye...

Metal işçisi bir kadın yazdığı mektupla özetliyor 1 Mayıs’a giderken talebini: İnsanca yaşam, insanca ücret ve yaşam güvencesi olan kıdem tazminatına dokunulmaması.

"Çalışma Bakanlığının iş güvencesini kaldırmaya yönelik yoğun çalışmalar yaptığı haberleri çıkıyor basında. Sorunlar giderek artıyor."

Fazla mesailerden, gece vardiyalarından sonra eve dönüşlerimizde o ıssız sokaklardaki yaşadığımız korku, şeflerin ettiği hakaretler, sürekli “işten atılırım” korkusuyla yaşamamız...

Bursa'da bir işçi kadın fabrikada herkesin aklında tek soru olduğunu söylüyor: "Bu şekilde ülkeyi nasıl yönetecekler?" Sağlık emekçisi ise hayırcıların gururlu evetçilerin sessiz olduğunu anlatıyor.

Balıkesir Altınoluk’ta geçtiğimiz hafta bir kadın cinayeti yaşandı. 22 yaşındaki Pınar kocası tarafından katledildi. Katil koca hâlâ kaçak. Pınar'ın ailesi ise kadınların desteğini bekliyor.

Referandum bitti ama tartışmaları hemen bitecek gibi değil. Çarşı, pazar, sokak her yerde referandum sonuçları tartışılıyor. Kartal pazarından bir tartışma...

"Referandum boyunca bize özgürlük vaat edenler acaba nasıl bir özgürlüğü kast ediyor? Size kendi iş yerimde biz kadınların özgürlük ortamını anlatmak istiyorum..."

Sincan OSB’den bir işçi kadın ses veriyor mektubuyla. Hayır demek için çok nedeni var. O ne canı çıkana kadar çalıştırılmak istiyor ne de haklarının elinden alınmasını...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.