Eczacılık mezunu kadınlar istihdam ve insanca yaşanacak ücret istiyor
Bugün eczacılık bölümü mezunları ciddi bir işsizlik ile karşı karşıya. Eczacılar sadece eczanelerde değil, kozmetik firmalarında, ecza depolarında ya da kamuda da çalışabiliyorlar.

Eczacılık Bölümünü pek çok hayal ile okuyan eczacıların bugün ciddi bir istihdam sorunu var. Kimi ailelerinden ya da çevrelerinden “Açarsın bir eczane, rahat edersin” sözlerini de işitiyorlar. Ancak o iş o kadar da kolay değil. Eczacılık Bölümü Mezunu Marziye Taş, “açarsın bir eczane” hayalinin pek çok eczacılık mezunu için neden geçekçi olmadığını şöyle açıklıyor: “Eczane açmak için gereken sermaye cebimizden hemen çıkarabileceğimiz bir miktar değil. En az 4 milyon lira gibi bir paran olması lazım ki devralasın. Ki onda da dükkanı yapayım diyene kadar 10 milyon lirayı bulur. Kendi ayaklarımın üstünde durup kendi mesleğimi icra etmeye çalışan bir eczacı olarak bunu yapmam imkansız. On sene bütün maaşımı biriktirsem yine de açamam.”

Bugün eczacılık bölümü mezunları ciddi bir işsizlik ile karşı karşıya. Eczacılar sadece eczanelerde değil, kozmetik firmalarında, ecza depolarında ya da kamuda da çalışabiliyorlar. Ancak bu alanlarda da iş bulmak oldukça zor. İş arama sürecini anlatan Marziye Taş, “Eczanede işe başvurdum. Üç ay kadar eczanede çalıştım. Fakat eczanede bana gerçekten tahammül edemeyeceğim bir mobbing uyguladılar ve ben üç ay sonra çıkmak zorunda kaldım. Firmalara giremiyorum, CV bırakıyorum, ‘Biz seni arayacağız’ deyip gönderiyorlar. Hastanelere zaten giremiyorum, kadrolar belli. Bir tane ilaç deposunda bir mesul müdürlük için iş teklifi aldım. Fakat bu binde birlik bir şans” diyor. Ancak iş bulabildiklerinde de yeni mezun eczacıların aldıkları maaş, Türk Eczacılar Birliğinin ilgili pozisyonlara dair açıkladığı taban maaşın çok altında kalıyor.

"Kölelik yerine tezgahtarlık yapar maaşımı alırım"

Eczacılık mezunları bir eczanede çalışacaksa ilk olarak bir süre bir eczanede yardımcı eczacı olarak çalışmaları gerekiyor. Ancak pek çok yeni mezun için yardımcı eczacı olabileceği eczane bulmak kolay değil, çünkü eczaneler belli bir haşlat tutarının üzerinde çalışıyorsa yardımcı eczacı alması gerekiyor. Diyelim ki bir yer buldular, bu sefer de insanca yaşanabilir bir ücret almaları mümkün değil. Eczacılık Bölümü Mezunu Melike Meltem Gökçekuyu, üniversiteden mezun olup çalışırken kalacak yeri olmadığı için memleketi Adana’ya dönmüş; ancak orada da bulduğu yardımcı eczacılık işlerinde aldığı ücrete dair şunları söylüyor: “Yardımcı eczacı olarak kalan üç ayımı tamamlamam lazım. Bize Adana’da asgari ücret bile teklif etmiyorlar. Yedi bin lira, on bin lira, on beş bin lira... Asgari ücret olarak verdiğini elden geri almak istiyorlar. Ama bu şartlarda, kölelik yapmak yerine diyorum ki, gider bir teknoloji marketinde tezgahtarlık yaparım ya da matematik dersi veririm, bir şekilde daha çok para kazanırım.”

"Atanma ihtimali çok az"

İş bulmak zor, atanmak ise neredeyse imkansız. Hastanelere yapılan en son eczacı atamasına yaklaşık 7 bin kişinin başvurduğunu belirten Taş, yedi bin eczacının başvurduğu atamada sadece 155 atamanın yapıldığını, yeterli istihdam alanının açılmadığını belirtiyor.

Atamalardan sonra bu huzursuzluğun karşısında “Bir şeyler yapalım, elimizi taşın altına koyalım o zaman” diyen genç kadınlar yan yana gelmeye başladılar ve sayıları gittikçe arttı. Şu an yaklaşık 600 kişilik bir grup olduklarını söylüyorlar. Düzenli toplantılar alan genç işsiz eczacılar, Eczacılık Dönüşüm Hareketi Instagram sayfasından yan yana gelmeye ve seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Eczacıların yaşadığı istihdam sorunun çözülmesi, eğitim niteliğinin artırılması ve çalışma koşullarının güvenceli hale getirilmesi için hazırladıkları kanun taslağı ile milletvekilleri ile görüşüyorlar.

Kanun taslağında neler var?
“Eczacılığın Güncel Sorunları Kanun Taslağı”nda, eczacılık mesleğinin sağlık sistemine daha etkin entegre edilmesi, istihdam alanlarının genişletilmesi ve mezun eczacıların meslek dışına yönelmesinin önlenmesi hedefleniyor.
Kanun taslağında, eczacılıkta yalnızca klinik eczacılık ile sınırlı kalan uzmanlık sisteminin genişletilmesi yer alıyor, klinik eczacılığın istihdam kapasitesinin düşüklüğüne dikkat çekiliyor: 2024 yılı itibariyle mezun sayısı 4 bin 500 iken Eczacılıkta Uzmanlık Sınavı üzerinden klinik eczacılık alanına yerleştirilen aday sayısı sadece 13. Eczacılar için onkoloji eczacılığı, enfeksiyon hastalıkları eczacılığı, geriatri eczacılığı gibi yeni uzmanlık alanlarının açılması ve yeterli kontenjan oluşturulması isteniyor.
Klinik eczacıların aile sağlığı merkezleri (ASM) ile evde sağlık hizmetlerine (ESKOM) entegre edilmesi, farmasötik bakımın birinci basamak sağlık hizmetlerine dahil edilmesi ve buralara klinik eczacı ataması için kontenjan ayrılması talep ediliyor. Kamu ve özel hastanelerde her 50 yatağa bir eczacı istihdam edilmesi öneriliyor. Ceza infaz kurumlarına eczane kurulması ve bu kurumlarda görev yapacak eczacıların atanması da yer alıyor.
Veteriner ilaçlar, gıda takviyeleri ve zirai ilaçların ruhsatlandırma yetkisinin Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan alınarak Sağlık Bakanlığı’na devredilmesi ve bu alanlara özel eczacı kontenjanı açılması talep ediliyor.
Sağlıklı Hayat Merkezleri'nde klinik eczacı istihdam edilerek, kronik hastalık yönetimi ve ilaç danışmanlığı gibi hizmetlerin eczacılar tarafından verilmesi isteniyor.
Yardımcı ve ikinci eczacıların çalışma koşullarının denetlenmesi, asgari ücret uygulamasının güvenceye alınması ve kayıt dışı istihdamın önlenmesi gerektiği belirtiliyor. Yüksek eczane devir ücretlerinin mesleğe girişte fırsat eşitliğini engellediği vurgulanıyor. Son olarak, eczacılık fakültelerinin sayısının kalite ve akreditasyon kriterlerine göre yeniden düzenlenmesi, nitelikli istihdamla uyumlu bir eğitim planlaması yapılması, öğrenci kontenjanlarının yüzde 50 oranına azaltılması talep ediliyor.
Kadın eczacılar meslekte eşit görülmek için de çaba harcıyor

Yeni mezun kadın eczacılar, mesleklerini icra etmeye çalışırken yalnızca istihdam sorunlarıyla değil, cinsiyet temelli önyargılarla da karşı karşıya kalıyor. Bir diğer genç eczacı Fatmanur İnce, Sivas’ta yaşadıklarını şu sözlerle anlatıyor: “Kadın olduğum için beni bir tık daha alt bir segmentteymişim gibi görüyor. Herkes için aynı şeyi söylemiyorum ama karşılaştığım bazı insanlar gerçekten bunu bana öyle fazla yansıtıyorlar ki, sanki ben onlardan bir tık daha düşükmüşüm gibi davranıyorlar. Zeka olarak da, kapasite olarak da burada olmamam gerekiyormuş gibi hissettiriyorlar.” İnce, kimseye maddi bağımlılık duymadan ayakta durmaya çalışan çalışkan kadınlar olarak bu tutumun kendilerini hem kişisel hem mesleki olarak yıprattığını vurguluyor. Kadın eczacılar, sadece iş bulmak değil, meslek içinde eşit görülmek için de çaba harcamak zorunda kalıyor.

"Sadece günü kurtarmaya çalışıyorum"
Melike Meltem Gökçekuyu, sürekli iş arayıp bulamama, insanca muamele görememenin yıpratıcılığını da anlatıyor: “Çünkü bu kadar emek verip çaba sarf ettiğin, hem okuyup hem çalışarak, günlerce uykusuz kalarak heba ettiğin günleri ve yılları düşündüğünde insan üzülüyor. Ama yapacak bir şey yok, bu ülkede bir şekilde ayakta kalmak zorundasın. Eğer istediğim gibi bir eczane ya da iş imkânı bulamazsam, bu süreci bir basamak olarak görüp yurt dışına gitmenin yollarını aramayı düşünüyorum. Bu çok acı verici bir düşünce. Geleceği düşünemiyorum, sadece o günü kurtarmaya çalışarak yaşıyorum bu ülkede.”
"Ne mesleğimi yapabiliyorum ne hayalimi"

Ankara Üniversitesi mezunu olduğunu söyleyen Marziye Taş, iş bulamadığı için Ankara’da kalamadığını, hayallerinden de nasıl vazgeçmek zorunda kaldığını şöyle anlatıyor: “Ankara'da bir işe girip, orada bir ev tutup kendi hayatımı kurmak istedim. Ailemden para almak istemedim, başka hiç kimseden para almayıp tek başıma gerçekten hayatımı idame ettirmek istedim. Mecburen memlekete dönmek zorunda kaldım, istemeyerek. Oysa hem çalışıp hem yüksek lisans yapma hayalleri kuruyordum. Bunların hepsi ekonomik sıkıntıdan, iş bulamamaktan ve işsizlikten dolayı suya düştü. Ne istediğim yerde yaşayabiliyorum ne istediğim mesleği yapabiliyorum ne de istediğim parayı kazanabiliyorum. ‘İstersen, çabalarsan olur’ diyorlar ama çabalayınca da olacak bir alan yok. Benim elimi kolumu bağlayan durum da bu. O yüzden elimizden gelen tek şeyin sesimizi duyurmak olduğunu düşündük. Benim gibi düşünen birçok kadın var ve eczacılıkta da zaten kadınlar çoğunlukta olduğu için, bu konuda birbirimizi çok iyi anlayacağımızı düşünüyorum.”

Fotoğraf: Pexels