Terazinin kefesinde çocuklar: Hak mı, ceza mı?
Rakel Dink’in “Bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılmaz kardeşlerim" sözleri kulaklarımızda çınlamaya devam ediyor...

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç 2025-2026 adli yılının başladığı 1 Eylül 2025 günü basına yaptığı açıklamada, suça sürüklenen çocuklarla ilgili kanun değişikliği konusunda taslak çalışması yapıldığını açıklayarak 11. Yargı Paketine konunun yetiştirileceğini açıkladı. “Özellikle 15-18 yaş grubunda yaş arttıkça cezanın düşmemesi, suça eğilimi, çocuğun gelişimi, toplumda kasten öldürme gibi infial uyandıran, cinsel istismar gibi ağır suçları işleyen çocuklar için kademeli bir düzenlemeye gidileceği” biçiminde açıklamasını sürdüren Tunç, özetle suça sürüklenen çocuklara daha yüksek cezalar vermeyi planladıklarını ifade etmiş oldu.

Yaz aylarında ülke gündeminin en önemli meselelerinden biri suça sürüklenen çocukların yetişkin gibi yargılanmaları ve yetişkin gibi ceza almalarına ilişkin meselesi oldu. Bir kampanya gibi ilerleyen süreç, çocukların haklarından söz edenlerin tehditler alması, hukukçuların sosyal medyada açıkça hedef haline getirilmesi gibi oldukça sıkıntılı biçimlerde sürdü.

Nitekim 25 Temmuz 2025 günü basına Erdoğan’ın suça sürüklenen çocuklarla ilgili yasal düzenleme değişikliği ile ilgili talimat verdiği haberleri yer aldı. Ardından Adalet Bakanı Yılmaz Tunç yeni yasama yılında meselenin Meclis gündemine getirileceğini ifade etti ve adli yılın açıldığı gün yaptığı konuşma ile de konunun aynı biçimde gündemlerinde olduğunu bir kez daha belirtmiş oldu.

Tartışma; suça sürüklenen çocuk tanımı da dahil, çocukların evrensel tüm haklarının ihlal edilebileceği tehlikeli bir mecrada devam ediyor. Çocuklara uygulanan ceza indirimlerinin tamamen kaldırılması ve yetişkin gibi yargılanıp ceza almalarının talep ediliyor. Bu durumun çocukların suç işleme oranlarını düşüreceği ve bu şekilde “ıslah” olacakları iddia ediliyor.

Meselenin sınıfsal yönü es geçiliyor. Artan yoksulluk, çocuklarının eğitimine devam etme oranlarının giderek düşmesi, çok erken yaşlarda çalışmak durumunda kalmaları, geleceksizlik gibi faktörler çocukları suça iterken bu noktadaki tüm bilimsel ve akademik çalışmalar yok sayılıyor, hukukçuların söyledikleri yok sayılmayı bırakın hakaretlerle karşılanıyor.

Önümüzdeki dönem yasal düzenleme hazırlığı ile mesele çok daha ciddi bir noktaya taşınacak görünen o ki.

Yüksek cezalar çocukların suç işlemesini önler mi?

Peki yeniden şu soruya dönelim; yüksek cezalar çocukların suç işlemesini engelliyor mu? Çocukların adalet sistemi ile muhataplığı azalıyor mu? Bu sorunun yanıtı somut veriler ve istatistikler kapsamında hayır oluyor.

ABD, çocuklara yüksek cezalar veren, yetişkin gibi davranan, yirmi yıl öncesine kadar çocuklara idam cezası bile verilebilen bir ülke. Ülkede yapılan çalışmalar suça sürüklenen çocuk sayısının giderek arttığını gösteriyor. Yüksek cezanın caydırıcı bir etkisi yok bu ülke somutluğundan baktığımızda.

2020 yılında ABD çocuk mahkemelerinde 508 bin 400 suç dosyası var iken, 2022 yılında çocukları kapsayan 549 bin 500 dosyası mevcut.

2020, 2021 ve 2022 yıllarını düşündüğümüzde 25 Mayıs 2020’de Minneapolis’te George Floyd’un polis tarafından öldürülmesi geldi aklımıza hemen. ABD ve dünyanın her yerine yayılan kitlesel gösterilere neden olan bu ölüm, siyahların hakları ve hayatları oldukça önemliydi. Tam da bu dönemde suça sürüklenen çocuk sayısının artmış olmasının bu kitlesel protestolarla da ilgisi olsa gerek.

Aylarca süren eylemlerde ABD’de olağanüstü hal, sokağa çıkma yasakları ilan edildiğini, on binlerce insanın gözaltına alındığını yeniden hatırlamak gerekli. Çocuklar ABD’de çetecilik, cinayet, soygun suçlarından genellikle mahkum ediliyor araştırmalara göre. Floyd protestolarında en yaygın suçlama iddialarından biri yağma ve soygun suçlaması olmuştu.

Ülkenin genelini ilgilendiren büyük protesto, hak alma eylemlerine 18 yaşından küçüklerin kitleler haline katılmaları yaygın. ABD’de Floyd eylemleri döneminde ne kadar çocuğun eylemlere katıldığı, ne kadarının tutuklandığına ilişkin sayısal verilere erişmemiş olsak da rastlantı olmayacak bir durum söz konusu.

Öte yandan benzer bir durumu 19 Mart 2025 dönemindeki kitlesel protestolar ve tutuklamalar döneminden de biliyoruz. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 19 Mart'tan 25 Mart'a kadar gerçekleşen gösterilerde 1418 kişinin gözaltına alındığını açıklamıştı.

301 gencin tutuklandığı süreçte, İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi sadece İstanbul’da 26 çocuğun gözaltına alındığı, 12’sinin adli kontrol uygulaması ile serbest bırakıldığını, çocukların şiddete maruz kaldıklarını düzenlediği bir rapor ile açıklamıştı.

Tutuklanan 301 gencin 18-22 yaş aralığında olduğu da dikkate değer bir başka veri idi. Dolayısıyla protestolarda, hak arama eylemlerinde çok sayıda gencin yer aldığı, tutuklandığı, tutuklanma ihtimalinin olduğu günümüzde çocukların yetişkin gibi yargılanması ve ceza almaları, iktidarın özel bir biçimde ele alabileceği ya da yargılama sırasında (buna uygun bir yasal bir düzenleme yapılır ise) çocukların ciddi zararlar görebileceği bir süreç haline gelebilir.

2000’lerin sonundaki taş atan çocukları hatırlamak da gerekli belki. Çok sayıda çocuk yetişkinler gibi yargılanıyor, "örgüt propagandası" ve "örgüt adına suç işlemekten" yargılanıyor ve yaşlarına bakılmaksızın on, hatta yirmi yıla kadar hapis cezalarına mahkum ediliyordu. Kamuoyunun önemli bir gündemi olan, ciddi tepkiler geliştirilen süreçte, şu anki Cumhurbaşkanı Başdanışmanlarından Mehmet Uçum’un sözcülerinden olduğu bir adalet girişiminin de çabaları ile bir yasal düzenleme yapılmış ve 25 Temmuz 2010 tarihinde kamuoyunda 'Taş Atan Çocuklar Yasası' olarak da bilinen 6008 sayılı Yasa ile Terörle Mücadele Kanunu'nun bazı maddelerinde bir takım değişiklikler yapılmıştı. Şimdi yeniden taş atan çocuklar dönemine girebilir ülke meselenin bir diğer yönüyle.

Çocukların yetişkinler gibi yargılanması ve cezalandırılmak istenmesi ciddi ve çok önemli bir gündem olarak önümüzde duruyor. Rakel Dink’in “Bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılmaz kardeşlerim" sözleri ise kulaklarımızda çınlamaya devam ediyor.

Çocuklara ceza indirimi ortadan kaldırılmaya çalışılıyor
Sabah Gazetesinde yer alan habere göre, suça sürüklenen çocukların yargılanmasına ilişkin 15-18 yaş grubunda olan çocuklar hakkında TCK'nın 31. maddesinde değişiklik yapılması planlanıyor. Yürürlükte olan bu maddede, 12 yaşını doldurmamış ve suç işlemiş çocukların ceza sorumluluğunun olmadığı, 12 yaşını doldurmuş ancak 15 yaşını doldurmamış çocukların, eğer gerçekleştirdikleri eylemin anlam ve sonuçlarını algılama ve buna ilişkin davranışlarını yönlendirme yeteneğine sahipse ağırlaştırılmış müebbet cezasının gerekli olduğu durumlarda 12 ile 15 yıl, müebbet hapis için ise 9'dan 11 yıla kadar hapis cezası öngörülüyor.
Asıl değişikliğin yapılmak istendiği TCK'nın 31. maddesinin üçüncü fıkrası ise 15 yaşını doldurmuş ancak 18 yaşını doldurmamış çocuklar hakkında ağırlaştırılmış müebbet cezasını gerektiren suçlarda 18 yıldan 24 yıla, müebbet hapis cezası gerektiren durumlarda 12 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası ön görüyor. Diğer cezaların üçte birine indirim ve her fiil için verilen cezanın da 12 yıldan fazla olmayacağı belirtiliyor.
Adalet Bakanlığı tarafından TBMM'ye sunulması beklenen yeni düzenlemeyle, 31'inci maddenin üçüncü fıkrasında belirlenen indirim oranlarının düşürülmesi planlanıyor. Kasten öldürme suçu işlediği sırada 16 yaşını doldurmuş çocukların, hakimin takdir yetkisine bağlı olarak, ceza indirimi almasının önüne geçilecek. Suça sürüklenen çocukların aileleriyle ilgili ilgili ceza maddesinde düzenlemeye gidilmesi planlanıyor.

Fotoğraf: MBertolotti/pixabay

İlgili haberler
‘Suça sürüklenen çocuklar’ tartışmalarında neredey...

‘Devletin, çocuk refahı ve korunmasına yönelik hizmetleri doğru ve eksiksiz olarak yerine getirmesi,...

Asıl suçlu kim?

İşine gelen vakayı alıp 'toplumsal talep' maskesine büründürerek yasa değiştiren iktidar, çocukları...

‘Suça sürüklenen çocuk’ tartışmalarında 10 soru 10...

Çocukların yetişkin gibi yargılanması yasa değişikliği tartışması sürüyor. Bu yazıda, suça sürüklene...