
İzmir’de belediye işçilerinin 29 Mayıs’ta başlayan grevi aslında temizlik işçileriyle birlikte kentin görünmeyen emeğini görünür kıldı. İzmir’de grev sona erdi, baskı ve kuşatmayla sözleşme imzalandı. İzmir Büyükşehir Belediyesine bağlı İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir’de çalışan 23 bin işçiyi ilgilendiren sözleşme imzalandı. İlk 6 ay için yüzde 30 zam, ikinci 6 ay için yüzde 17 enflasyon farkı üzerine yüzde 2 refah payına imza atıldı. 7 gün süren grev boyunca işçiler hedef gösterildi, aldıkları ve istedikleri ücretler üzerinden manipülasyonlar yapıldı. Grev boyunca işçilerle sohbetlerimiz işçilerin hayal kırıklığını belgeledi.
Bu işçilerden biri, yaşadığı öfkeyi ve hayal kırıklığını anlatırken belediye yönetiminin işçileri düşman gibi göstermeye çalıştığını, oysa kendilerinin yalnızca haklarını talep ettiğini söylüyordu. Konuştuğumuz işçinin grevde oldukları gün, belediyenin “para yok” bahanesine rağmen İŞKUR üzerinden asgari ücretle 500 işçi alımı yaptığını belirterek bunun büyük bir çelişki olduğunu vurgulaması dikkat çeken yanlardan biriydi.
Üstelik işçiler maaşlarını dört parçada aldığını, ama kamuoyunda sanki çok yüksek ücretler talep ediliyormuş gibi algı yaratıldığını ifade ediyordu. İşçiler mücadelelerine destek bekliyordu ve buna çağrı yapıyordu. Tabi bu süreç farklı tartışmaları beraberinde de getirdi.
İşçilerin çağrısı bir kadın dayanışma grubunda paylaşıldığında, CHP’ye yakın bir kadın, sendikaların bu direnişi hükümete karşı da göstermesi gerektiğini, aksi halde inandırıcılığın sorgulanabileceğini söyledi. Grupta yazan bazı kadınlar bu mücadelenin bütünlüklü bir şekilde ilerlemesini savundu. Kadınlardan biri sendikal mücadeleyi tümden yok saymanın doğru olmadığını, hak arayan işçilere destek vermenin bir toplumsal sorumluluk olduğunu ekledi.
İşçilerin karşısında değil yanında saf tutalım
Ekonomik gerçekler ise tartışmaların ötesinde. İzmir’de bir evin kirası, çocukların okul giderleri, temel yaşam masrafları her geçen gün artıyor. Dayanışma grubundaki başka bir kadın, emekli olduklarını, eşinin 45 bin lira maaş almasına rağmen üç kişilik bir evde geçinemediklerini, 20 bin lira kiranın yanı sıra faturaların ve temel ihtiyaçların altından kalkamadıklarını anlatıyor.
Bu süreç, şöyle bir hikayeyi hatırlatıyor: Filler tepişirken çimenler ezilmesin. Hak arayan işçilere karşı değil, onların yanında olalım. Önlerine geçmeyelim, arkalarından yürüyelim. Çünkü refah, ancak ortak mücadeleyle mümkün olabilir. Çalışan ve üretenin hakkını savunalım. Ranta değil, emeğe destek verelim.
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
İlgili haberler
Taleplerimizi birliğimizle kazanacağız: 'Barajsız...
Sendikalı, sendikasız, tam zamanlı ya da yarı zamanlı hangi biçimlerde çalışırsa çalışsın tüm kadın...
Toros Tarım İşçilerinin grevinde dayanışma tablosu...
Mersin’de Toros Tarım fabrikalarında çalışan ve Petrol-İş Sendikası’na üye işçilerin patronun düşük...
Halil İbrahim sofrasından değil un çorbasından
Velhasıl, iktidar halkın kilolarının derdine düşmüş de, bu halk ne yer ne içer diye sormuyor. Bu say...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.