DERGİMİZDEN

Bizim 'normalimiz' mücadeleye sarılmak

Baharın son ayına geldiğimizde işçi, emekçi, emekli, ev kadını, öğrenci tüm kadınlar "normal" olanı; insanca, şiddetsiz, sömürüsüz bir yaşamı kurmak için ısrarcı olduklarını gösteriyorlar.

Kadınlardan AKP'ye müjde: ‘Mücadele sürüyor, taleplerimiz büyüyor’

'Cesareti örgütlülüğe dönüştürmek zorundayız. Sokağı örgütlemek için bugünden iş yerinde, mahallede, okulda yanımızdaki kadınların koluna girmeli, aydınlık bir gelecek için mücadeleyi örgütlemeliyiz.'

2025 1 Mayıs’ından notlar: Kadınlar en önde, mücadelede!

‘Bu sadece kadınların öfkesinin haykırıldığı bir 1 Mayıs olmadı. Mücadele etmiş, kazanmış kadınların kurtuluşun mücadelede, özgürlüğün ise örgütlülükte olduğunu gösterdiği bir 1 Mayıs oldu.'

İşçi, emekçi ve öğrenci kadınlar 1 Mayıs’tan yazdılar

1 Mayıs Türkiye’nin dört bir yanında mitinglerle, eylemlerle kutlandı. 1 Mayıs’ta talepleriyle alanda olan işçi, emekçi, öğrenci kadınlar taleplerini, duygularını Ekmek ve Gül’e yazdılar.

Yaşatacak bir hayat sunmadan ‘doğurun’ diyorlar

Bugünün doğum politikaları kadınlar için doğurmaya zorlandığı koşulları inşa ediyor. Kadınlar ekonomik çaresizlikle, ideolojik kuşatmayla ve tıbbi kısıtlamalarla adeta kıskaca alınıyor.

‘Doğur’ demekle olmuyor

Kadın doğum uzmanları kadar alanda aktif çalışan ebelerin sayısı da yetersiz. Bir yılı aşkın süredir yapılmayan ebe atamaları, ne yazık ki bu ‘doğal’ sürecin kapsamı dışında tutuluyor.

Yaşamıyoruz, hayatta kalmaya çalışıyoruz…

Devlet hastanelerinden randevu bulmak neredeyse imkansız. Maalesef özelde doğum yapmak zorunda kaldım, zaten buna mecbur bırakıyorlar. Aldığım doğum parası, özel hastanenin ücretini bile karşılamadı.

Bir anne olarak anlatıyorum: Yaşadıklarımız ‘normal’ değil

‘Bırakın kaç çocuk yapacağımıza karar vermeyi, önce doğurduğumuz çocuklara sahip çıkın. Eşit, sağlıklı bireyler olarak topluma kazandırılmaları için gerekenleri yapın.’

Aile yılının dört aylık bilançosu

Aile yılının iktidar açısından en temel başlıkları ise nüfus politikaları ve kadınların esnek çalışması oldu. Ama işçi ve emekçi kadınlar da boş durmadı. Gelin aile yılının ilk dört ayına bakalım...

Canımızdan önce mesaimiz var

Bir işçi, yaşadığı depremin ardından kaleme aldığı bu mektupta, patronların kâr hırsı uğruna nasıl ölümle burun buruna geldiklerini, nasıl değersiz hissettiğini anlatıyor.

Makinenin bakımı işçinin parmağından daha pahalı

Depremin ardından fabrikada sadece 10 dakika dışarı çıkmalarına izin verilmiş, sonra yeniden iş başı düdüğü çalmıştı. Kimse ölmediğine göre çalışmaya devam.

‘İki göz evim olsun, içinde huzurum olsun’

Nejla yaşamı ve hayalleri kâr ve rant uğruna çalınan kadınlardan yalnızca biri. Bir yandan hurdacılık yaparken bir yandan toplumda, ailede yaşadığı tüm sorunları göğüslemeye çalışıyor.

Çalışması serbest, yaşaması yasak kızların hikayesi: Vatan Millet Samatya

‘Yoksul ailelerle çevrili bir ortamda, kadınların ve kız çocuklarının hapsedildiği cenderenin çok iyi tasvir edildiği roman, mizah ve trajediyi harmanlayan bir anlatıma sahip.’

'Ben de güzel bir hayat yaşamak istedim Nevruz'

Nilüfer derneğimize gelen, sokakta gördüğümüz binlerce kadından biri. Bir şekilde kurtulmuş, derneğimizle tanışmış ve şimdi dayanışmayla değişimin ve değiştirmenin bir parçası oluyor.

Sıradan kadınlar nasıl canavarlara dönüştü: Ravensbrück Kadın Toplama Kampı

Ravensbrück Nazi kampı, sıradan kadınların nasıl işkencecilere dönüştüğünü gösteren korkunç bir örnek olduğu kadar kampta tutsak edilen kadınların hayatta kalmak için yürüttüğü mücadelenin de örneği.

Emperyalizmin terörüne karşı kadınların ihtiyacı: Tam bağımsızlık

'Bu sömürü düzeni her birimiz için ölüm ve sefaletten başka bir şey getirmiyorsa bu düzeni yaratanlara karşı bir bağımsızlık mücadelesini örgütlemekten başka bir seçeneğimiz kalmıyor.'

Örgütlülüğümüzü dağıtmalarına izin vermeyeceğiz

‘Emek emek kurduğumuz topluluğumuzu eften püften bahanelerle kapatmalarına, örgütlülüğümüzü dağıtmalarına izin vermeyeceğiz.'

Barikattan sıralara, söz genç kadınlarda

‘Genç kadınlar hem eylemlerde en önde duruyorlar, hem forumlarda sözünü söylemekten çekinmiyorlar, hem de mücadeleyi büyütmek için bir sonraki adımı atmada daha cesaretli davranıyorlar.’

Bu yaşam bizim, geri alacağız

Geçmişten yazılıp cam şişe ile kumsala bırakılmış bir not gibi olsun bu yazı. 3 Mayıs Cumartesi günü tüm kız kardeşlerimizi selamlıyoruz.

Göremediğimiz Tüm Işıklar: Karanlığın içinden doğan sessiz bir ışık

Göremediğimiz Tüm Işıklar, bugün de görmezden geldiğimiz, duymadığımız veya anlamadığımız pek çok şeyin metaforu haline geliyor.