43 yaşındaki Nilay Kotan’ın yaşamı, bir erkeğin ısrarlı takibi, tehdidi ve şiddeti altında daraltılmış; nefes aldığı her alan adım adım kuşatılmıştı. Boşandıktan sonra kızını tek başına büyüten Kotan’ın tek hayali yıllardır çalışarak hak ettiği emekliliğini alıp Ege’de küçük bir kasabaya yerleşmekti. 11 yaşından beri tekstil atölyelerinde alın teri döken Kotan, ömrünü çalışarak geçirdi.
26 Ekim günü, Çağlayan’daki İstanbul Adliyesinin birkaç adım ötesinde, polislerin kol gezdiği bir sokakta, yıllardır kendisini tehdit eden 64 yaşındaki Ali K. tarafından 15 el ateş edilerek öldürüldü. Eğer öldürülmeseydi, bu ay emeklilik başvurusunu yapacaktı.
Kotan’ın kızı 18 yaşındaki Nilsu, annesine yönelik şiddeti, tehditleri ve ihmal edilen tüm başvuruları tek tek anlatıyor:
“Annem 43 yaşındaydı. Hayatı boyunca çalışarak ayakta kaldı. 11 yaşından beri tekstildeydi, hep çalıştı, mücadele etti benim için. Hayatı boyunca kimseye yük olmadan yaşadı. Tek başına beni büyüttü. Eğer öldürülmeseydi bu ay emekli olacaktı. Engelli raporu vardı, yıllarca çalıştı ve artık malulen emekliliğini alıp hayatını biraz olsun rahatlatmak istiyordu. Olaydan 4 gün önce savcılığa gidip kapıya geldiği görüntüleri, cama tırmandığı anları, tehdit mesajlarını verdi. Uzaklaştırma kararı aldı. Ama annem korunmadı. Çağlayan’da adım başı polis var. Orada öldürüldü.”
Nilay Kotan’ın son olarak bir mağazada çay servisi yaptığını söyleyen Nilsu, “Mağaza çalışanıydı. Sağlık sorunları çıkınca daha hafif işlerde çalışmaya başladı ama yine de izin günlerinde bile gider, tanıdığı atölyelere yardım ederdi. Tekstil onun mesleğiydi, severdi” diyor.
‘Yaşamayı seviyordu’
Nilsu, annesinin yaşam sevincini anlatırken sesi titriyor: “Annem yaşamayı çok severdi. Dans etmeyi severdi, şarkı söylemeyi severdi. Arkadaşlarıyla vakit geçirmeyi severdi. En çok da benimle vakit geçirmeyi severdi. Hep gülerdi. Etrafındaki insanlara yardım ederdi. Doğayı çok severdi, hayvanları çok severdi. Yaşamayı severdi. Onun yaşam hakkını elinden aldı.”
“Biz annemle anne-kız değil daha çok arkadaştık” diye sözlerine devam eden Nilsu, “Ben ‘anne’ dediğimde bizi görenler, ‘Anne mi?’ derdi. Çünkü arkadaş gibiydik. Bana hiçbir şeyimi eksik ettirmek istemezdi. ‘Benim kızımın bir şeyi eksik olmasın’ derdi. Benim için her şeyi yaptı hayatı boyunca” diye anlatıyor annesini.
‘Eve giremiyorum artık’
Annesinin öldürülmesinin ardından beraber yaşadıkları eve giremediğini anlatan Nilsu, “Şimdi eve giremiyorum. Orada kalamıyorum. Babamla da uzun süre yaşamadığım için ona alışık değilim. O da beni anlıyor, sağ olsun. Kendimi güvende hissettiğim yerde kalıyorum. Biz annemle iki kişilik bir dünya kurmuştuk. Annem her şeyimdi. Emekli olup Ege’de küçük bir kasabaya yerleşmek istiyordu. Terzi dükkanı açmak istiyordu. Tek isteği buydu. Yaşamak, nefes almak, huzurlu olmak istiyordu. Annemi korumadılar. Annem bu kadar şey yapmışken karakola gitmişken, uzaklaştırma kararı almışken… Yine de korumadılar” diyor.
‘Annem adım başı polisin olduğu yerde 15 kurşunla öldürüldü’
Annesinin nasıl korunmadığını, nerelere başvuru yaptığını sorduğumuzda Nilsu şöyle anlatıyor: “Annem olaydan dört gün önce karakola gitti. Kapıya geldiği görüntüleri, cama tırmandığı görüntüleri, bütün tehdit mesajlarını teslim etti. Uzaklaştırma kararı almak için verdi bunları. Zaten uzaklaştırma kararı da aldı. Ama buna rağmen korunmadı. Çağlayan’da, adım başı polisin olduğu yerde annemi kurşunlayarak öldürdü. Ben anlamıyorum; uzaklaştırma kararı var. Karakola gidiyor her şeyi yapıyor. Ama bu adam nasıl tekrar tekrar annemin yanına geliyor? O görüntüler neden yetmiyor? Neden kimse durdurmuyor?”
Annesinin Ali K. İle nasıl tanıştığını Nilsu şöyle anlatıyor: “Bir gün Sivaslıların eğlencesine gittik. Annem halayı çok severdi, düğün ve kutlama gibi ortamlara bayılırdı. Teyzesi bizi davet etmişti. Orada bu adam, teyzeme ‘Ben Nilay’ı beğendim’ demiş. Teyzesi de ikisini tanıştırdı. İşte her şey öyle başladı.”
‘Ayrılmak istiyordu’
Annesinin birlikteliği boyunca şiddete uğrayıp uğramadığına dair sorumuza ise Nilsu şöyle yanıt veriyor: “Annem bize şiddeti hiç anlatmazdı. Ama bir keresinde Tekirdağ’a gitmişler, kavga etmişler. Annemi yol kenarında indirmiş. ‘Eve nasıl gidersen git’ demiş. Annem de otobüse binip geri dönmüş. Fiziksel şiddeti var mıydı bilmiyorum ama psikolojik şiddet çoktu. Ayrılmayı çok istiyordu. Öyle ki defalarca denedi, bazen üç ay boyunca hiç konuşmuyorlardı. Ama adam ne diyorsa, nasıl tehdit ediyorsa, üç ayın sonunda bile iki-üç günlüğüne görüşmek zorunda kalıyordu. Ardından tekrar kavga ediyorlardı ve bir sonraki üç ay boyunca görüşmüyorlardı. Ancak son bir yıl içinde artık böyle bir durum yaşanmadı; annem onunla hiç birlikte gitmedi. Zaten sürekli bir ayrılma çabası içindeydi. Bazen üç ay, bazen altı ay görüşmüyorlardı, sonra bir hafta süreyle görüşüyordu. Ve bir bakıyordunuz, yeniden kavga etmişlerdi.”
Ali K’nin bazen sokakta takıntılı bir şekilde annesini beklediğini belirten Nilsu, “Annem, takip etmesin diye önce karakola girerdi. Adam bunu görünce geri çekilirdi. Polis ‘git’ deyip annemi yolluyordu. E iyi de bu adam zaten takip ediyor. Niye annemi yalnız gönderiyorsun? Ya da bu adamı neden gözaltına almıyorsun? Yolda bir polis görse bile annem gider, durumu anlatırdı; polis onu serbest bırakırdı. Annem kurtulmak istiyordu ama yapamadı” diyor.
Annesinin çalıştığı yerleri bulduğunu söyleyen Nilsu şu ayrıntıları da aktarıyor: “Bu adamın bir muhasebecisi var. Annemin T.C’siyle çalıştığı yerleri bulduruyordu. Bu yasal değil ama yapıyordu. Nasıl yapıyordu bilmiyorum. Nerede çalışsa bulup rahatsız ediyordu. En son iş adresi farklı yer gözüküyordu. Bu yüzden bulamadı uzun süre. Ama annemin bindiği otobüsü takip etti, oradan buldu. Ve iş yerine gidip ‘Karımı görmek istiyorum’ demiş. O gün annem izinliydi. Adam gitmiş iş yerine, ‘Karıma çiçek vereceğim, adresini verin’ demiş. Orada çalışanlar ‘Onun eşi yok’ demiş. Annem ertesi gün işe gidince durumu söylediler. Annem de, ‘Ben bu işimi kaybetmek istemiyorum, uzaklaştırma kararı alayım’ dedi. Çünkü evde bir ben varım, benim ihtiyaçlarımı karşılamak zorunda. Sevdiği bir iş yerini bırakmak istemiyordu.”
‘Herkesten yardım istemişti’
Olay günü yaşananları anlatan Nilsu, Çağlayan’da yoğun güvenlik önlemlerine dikkat çekerek, “O gün Çağlayan Adliyesinde her yer polis kaynıyordu. Bu adam oraya nasıl geldi, gerçekten bilmiyorum. Adliyeye çok yakın bir yerde oldu olay. Arada bir yokuş var; ben bile hastaneye gitmek için o yoğun polis kalabalığını aşamadım. O kadar fazla polis vardı” dedi.
Nilay Kotan’ın olaydan önce savcılığa başvurduğunu belirten Nilsu, “Savcılığa en son 22’sinde gitti. Şikayeti vardı tabii ki. Karakola gidiyor, savcılığa gidiyor… Yapabileceği ne varsa yapmıştı aslında. Herkesten yardım istemişti” ifadelerini kullandı.
Tüm bu başvurulara rağmen annesinin korunamadığını söyleyen Nilsu, “Bunca şeye rağmen bir şekilde korunamadı” dedi.
‘Anneme zarar verecek diye hep korkardım’
“Bu adamdan hep korktuk ama annem bize ‘Bir şey yapamaz’ derdi” diye anlatan Nilsu, “Biz yıllardır bu adamdan korkuyorduk. Ama annem hep bize, ‘Ancak dili var, bir şey yapamaz’ derdi. Ama bence annem içinde biliyordu. Söylemese de anlıyordum. Çünkü kadın cinayeti haberlerini gördüğünde sürekli kapatırdı televizyonu. Dayanamazdı. Annem hep, ‘Kimse benim yüzümden zarar görmesin’ diyordu. Anladığım kadarıyla kimseyi tehlikeye atmak istemediği için söylemiyordu yaşadıklarını.”
Kadınlar öldürülüyor, devlet korumuyor
Kadınlar, kendilerine şiddet uygulayan erkeklerden kurtulmaya çalışıyor. Karakola gidiyorlar, savcılığa başvuruyorlar, koruma talep ediyorlar. Ama ya talepleri reddediliyor ya da koruma kararlarına rağmen katlediliyorlar. Hepsi, yaşarken defalarca “Beni koruyun” dedi. Türkiye’de koruma kararları kağıt üzerinde kalırken öldürülen kadınların adları koridorlarda yankılanmaya devam ediyor.
2023 yılında en az 28 kadın, 2024 yılında en az 20 kadın, 2025 yılının ilk 6 ayında ise öldürülen en az 9 kadının, öldürüldükleri anda koruma kararları vardı. İşte onlardan bazıları:
Eski eşi hakkında uzaklaştırma kararı aldırmıştı. Defalarca şikayet etti, yardım istedi. Ancak Sevilay Karlı’nın “ısrarlı takip” şikayetine verilen “Kovuşturmaya yer yoktur” kararı, Karlı katledildikten sonra kendisine tebliğ edildi.
Ayşe Tuba Arslan, emniyet ve savcılığa yaptığı 23 suç duyurusuna rağmen korunamadı. Dört kez uzaklaştırma kararı alındı ama hiçbirinin gerçek bir karşılığı olmadı. Arslan öldürüldü; ardından devlet, olayda sorumluluğu bulunan polisleri, hakimleri, uzmanları korumaya aldı. Soruşturmanın sonucu: “İhmal yok.”
Ayşe Paşalı, şiddet gördüğü eşinden boşandı ancak tehditler bitmedi. “Hepimizin hayatı tehlikede” diyerek suç duyurusunda bulundu. Eski eşi İstikbal Yetkin gözaltına bile alınmadı. Paşalı’nın koruma talebi, “Evlilik birliği kalmadığı” gerekçesiyle reddedildi. Devletin korumadığı Ayşe Paşalı, Yetkin tarafından 10 yerinden bıçaklanarak öldürüldü.
Urfa Viranşehir’de yaşayan Hülya Elkoca, Mehmet Arslan tarafından tabancayla katledildi. Sık sık savcılığa başvuran Hülya Elkoca’nın Mehmet Arslan hakkında uzaklaştırma kararı aldırdığı belirlendi. Son olarak 3 ay uzaklaştırma alan Arslan, kararın sona erdiği gün Hülya Elkoca’yı tabancayla öldürdü.
İstanbul Bahçelievler’de yaşayan 16 yaşındaki Beyza Doğan, kendisine saplantısı olan Selim Tekin tarafından silahla öldürüldü. Daha önce Selim Tekin tarafından 5 kez kaçırılan Beyza Doğan’ın, 35 kez şikayet ettiği ve koruma kararı aldırdığı öğrenildi.
Mardin’de yaşayan Pakistan Öner evli olduğu Emin Öner tarafından 49 kez bıçaklanarak katledildi. Pakistan Öner’in şikayeti üzerine çeşitli tarihlerde Emin Öner için 5 kez ‘Eşine yaklaşmama ve evden uzaklaştırma’ kararı verildiği; Öner’in, eşinden şiddet görmeye devam edince 2 kez kadın sığınmaevine yerleştiği, ardından da annesinin evine geçtiği belirlendi.
Kırşehir’de 33 yaşındaki Aslı Yılmaz, boşanma aşamasında olduğu Polis Emre Yılmaz tarafından silahla öldürüldü. Daha önce koruma kararı aldıran Aslı Yılmaz’ın, 1 ay önce sona eren uzaklaştırma kararının uzatılma talebinin, Antalya 9’uncu Aile Mahkemesince, şüphelinin şiddette bulunacağına yönelik delil olmadığı için reddedildiği ortaya çıktı.
Fotoğraf: Nilay Kotan
İlgili haberler
Katledilen Nilay Kotan'ın cenazesini kadınlar taşıdı
İstanbul Kağıthane'de Ali K. tarafından silahla katledilen Nilay Kotan'ın cenazesi kadınlar tarafından taşındı.
6284 uygulansaydı Nilay Kotan yaşayabilirdi
Koruma talebi görmezden gelinen Nilay Kotan, kendisini uzun süredir tehdit eden erkek tarafından öldürüldü. Ailesi 'Yaşam hakkını elinden aldılar' dedi.
Onlarca faile indirim uygulandı, koruma talepleri reddedildi | Cezasızlık algı değil gerçek!
AKP Sözcüsü Ömer Çelik cezasızlık algısı oluşturulduğunu iddia etse de kadın cinayeti ve kadına şiddete ilişkin hukuki süreçler cezasızlık gerçeğinin sistematik bir politikaya dönüştüğünü gösteriyor.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN

























