Zor şartlardan çıkıp yeni bir hayat kurmak için İstanbul’a gelen ve yolu Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği ile keşisen Ceren, bugün kadın dayanışmasının bir parçası…
Haklarımızı ve özgürlüklerimiz için bunu yapmamız gerekiyor. Yaşamlarımızı zor şartlar altında korumak zorunda kalmamak dileğiyle…
‘En kötüsü de çalışmak için yaşıyoruz, başka bir hayatımız yok ve buna mecburuz. Çalışsak olmuyor ama çalışmasak da olmuyor. Hasta olmaya bile hakkımız yok.’
Çekin elinizi haklarımızdan ve hayatlarımızdan, biz kadınlar insanca yaşamak ve yaşatmak istiyoruz. Nafaka hakkımızı savunuyoruz, kadınların ve çocukların nafakası artırılsın istiyoruz!
‘Kendim için endişelenmek bir yana, çocuklarımız o saatlerde okula gidiyor. Köpek saldırısından ve başka her türlü şeyin yaşanmasından korkar hale geldim. Bu sistemin değişmesini istiyorum.’
İstanbul’un Avcılar ilçesinde kadınlarla bir araya gelip şiddetin boyutlarını, onların hayatına yansıma biçimini ve şiddetle mücadele etmenin yönlerini konuştuk.
Kampüsün içinde kalan arkadaşlarımın en büyük şikayeti sabah ve akşam saatlerinde yabancı insanların onları taciz etmesi.
Sendikalaştıkları için işten atılan ve işyeri önünde direnişlerini sürdüren Arkadaş Kitabevi işçileri sendikalaşma süreçlerini ve taleplerini anlatıyor.
Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğinde bir gün: 10 yıldır kumayla yaşayan, şiddete uğrayıp karakola gidince ‘baba, koca dayağı kötü yola düşmekten iyidir’ yanıtı alan kadınlar... Ama iyi şeyler de oluyor
‘Bize düşen toplumda oluşan refleksi olumlu yönde yönlendirerek bir toplumsal muhalefet oluşturup, barış, huzur ve demokrasi ortamının inşası için mücadele etmektir.’
Eşi işsiz kalınca sosyal yardım için başvuran kadına, 400 liralık alışveriş kartı ve Gönül Elleri denen bir yerden de 30 dakika içinde kıyafet alma ‘hakkı’ verilmiş. Peki bunlar neye yetmiş?
30’u aşkın kadın sağlık emekçisi ile konuştuğumuzda hepsi kadın hastanelerine karşı ve bunun tartışmasını açmanın bile kadınlar için çok tehlikeli olduğu konusunda aynı fikirde.
Yaşadıklarım ağır ve yaşayacaklarım de öyle olacak gibi duruyor. Ama ben Ekmek ve Gül’ü takip ettiğim 2 yıllık süreçte öğrendim ki kadın dayanışmasının aşamayacağı hiçbir şey yok.
Tüm sorunların çözümünü sandık ve seçime sıkıştıranlar, iki çocuk annesi Reyhan’ın hayatta kalması için “bekle” çağrısı yapıyor. Peki faturalar bekler mi?
35 yıldır erkekler tarafından yönetilen İzmir’in belediye başkan adayı Seniye Nazik Işık: ‘Bu şehri iyi yönetmek lazım ve bu şehri ancak bir kadın iyi yönetebilir.’
Bizim yarına koşmaya ihtiyacımız var. Birlikte, yan yan uzun bir koşu ama bizi bugün mahkum ettikleri geleceksizliğe, baskıya ve sömürüye karşı tek çaremiz.
8 Mart içi boş laflarla ‘vitrin’ yapılacak bir ‘Kadınlar Günü’ değildir. 8 Mart hem evde hem işyerinde yaşamı her gün yeniden üreten, emeğiyle var olan ve var eden kadınlara adanmış bir gündür.
İlk defa Ekmek ve Gül'le tanışan Beykent Üniversitesi öğrencisi hislerini kaleme aldı.
Şiddet dolu yaşamını ve neden ses çıkaramadığını anlatıyor Selvi; Bizim köyde eşinin dayağı yüzünden ölen bir kadını duymuştum, ‘Kadının ölüsünü mahkemeler bile savunmamış’ dediler. Korktum, sustum...
Kimi öğretmenler yemeğini ve çayını evden getiriyor. Önceleri okullarda bunu sadece kadın öğretmenler yapıyordu, şimdi erkek öğretmenler de yemeğini ve çayını evden getirmeye başladı.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN






















