DERGİMİZDEN

Ek zam talebini görmezden gelen, kadınları şiddete mahkum eden iktidar, mültecileri hedefe koyuyor. Bizim ise dayanışma ve mücadeleden başka seçeneğimiz yok.

Haziran sayımız mülteci meselesinden, geçim derdine, ek zam talebine kadar farklı illerde kadınların yürüttüğü tartışmaları yansıtıyor.

Yerli ya da mülteci; insan yerine konulmamaya duyulan öfke bizim kader birliğimizin temeli. Bu kader birliğini bilince çıkarmak için ısrarlı bir çaba ve büyük bir güç birliği gerekli.

‘Ben ülkemde göçmen istemiyorum’, ‘Onlar suça meyilli’, ‘Onlar geldi şiddet, taciz arttı...’ Bu sıklıkla duyduğumuz cümlelerin gerçeklerine gelin birlikte bakalım...

Samimi bir sohbetle yıkılan önyargılar, sorunun esas kaynağına dair tartışmanın açtığı parantezler, doğru olanı yanlış yerde aramamak için yapılan bir buluşmanın öğrettikleri...

6 yıl önce Suriye’deki savaştan kaçarak Adana’ya gelmiş çocuklarıyla Hena. Korku dolu olsa da geçmişi hiç unutmuyor, ama en büyük hayali kendisi ve çocukları için güzel bir gelecek kurmak.

Afganistanlı M. ve ağabeyine, M.’nin sınıf arkadaşlarının velilerinin uzattığı dayanışma elinin değiştirdiklerinin hikayesi bu. Bu dayanışmanın yıktığı ön yargıların hikayesi...

AKP’nin ürettiği yanlış politikaların sorumluluğu da sonucu da göçmenlere yıkılmamalı. Çözüm düşmanlığa düşmek değil, eşitsizlikleri ortadan kaldıracak bir mücadele hattından geçmektedir.

Mekanizmalar el ele vermiş ve bu gençliği yok etmek istiyor. Aile içinde başlayan şiddet sokağa yansırken şiddetin toplumsallaşıyor, giderek mahallede bir gerilime neden oluyor.

Okumak için çalışmak zorunda kalan kadın öğrenciler sadece yoğun temponun altında değil, aynı zamanda giyimlerine karışılması gibi baskıların da altında eziliyorlar.

İşte üniversite yönetiminin ‘eşitlik’ anlayışı: Kadına şiddete uzlaştırma, kadın öğrencinin üzerine yürüme, Taciz ile Mücadele ve Önleme Komisyonunu pasif tutma…

Uludağ Üniversitesi Kadın Çalışmaları Topluluğu yaptığı etkinlikte yürüttüğü tartışmalarda, güvenli kampüs ihtiyacının acilliğini ortaya koydu.

Yan yana gelmiş beş altı kadın sohbet ederken bir soru atılıyor ortaya, suratlarda belli belirsiz bir mimik, herkes birbirine bakıyor…

Emekçiler sadece ücretlerine zam talebiyle yetinemez, bu talebin iktidarın ekonomi politikalarına karşı mücadeleyle birleşmesi gerekir.

‘Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğinden biri aradı, gittik görüşmeye. Bize yol gösterdiler. Sayelerinde evimizi tuttuk, hemen eşya desteği sağladılar. O boş ev şimdi benle oğluma yuva oldu.’

Fahiş kira fiyatları emekçi semtlerdeki şiddet mağduru kadınları daha çok vuruyor. Bu rantın tek sorumlusu ev sahipleri mi? Cevabı Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Adile Doğan veriyor…

Şiddet nedeniyle eşinden ayrılan, yaşadığı şehri değiştiren bir kadın güvencesiz çalışırken, çocuklarının nafakasını da alamıyor. Her gün artan geçim derdiyle baş etme çabasını anlatıyor.

İşveren nasıl bizlerin yemeğini vermek zorundaysa bunu işçiler mücadeleleriyle kazandıysa devlet de çocukların okuldaki bir öğünlerini karşılamalı. Bunu sağlamak için hep beraber hareket etmeliyiz.

Her gün gelen zamlara karşı ses çıkarmalıyız. Bizlere bunu reva görenlere karşı yan yana gelip örgütlenmekten başka çaremiz yok. Patrona karşı sendikanın biz işçilerin yanında durmasını sağlamalıyız.

Yaz boyunca kapı kapı gezip, pazar yerlerinde, parklarda, bahçelerde kampanyamızı duyuracağız. Umuyoruz ki yeni eğitim yılında hakkımız olanı söke söke aldığımız bir başlangıç yapalım.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.