Kadın emeği ve sendikal algının raporu için araştırma kararı aldığımızda en çok kadınların sorulara cevap verip vermeyeceğini düşünmüştüm. Çünkü kadın işçiler kendini güvende hissetmedikleri zaman çekingen davranıyorlar; bu da bizim doğru veriyi elde etmemizi zorlaştırıyor. O yüzden saha araştırması yaparken fazlasıyla zorlandığımızı söyleyebilirim.
Tek sorun bu da değil. Gün içinde iş yerinde zaman bulamayan kadınlar eve geldiklerinde de yoğun bir sorumluluğa sahip oluyorlar. Yemek yapmak, bulaşık yıkamak, temizlik ve çocuklarla ilgilenmek derken kendilerine ayıracak zamanları olmuyor ne yazık ki. Bu da anketleri yaparken ne denli zorlandığımızı gösteriyor. Anket yaparken kadın işçilerin eşleri tarafından kesilen, çocukların ağlamasıyla bölünen görüşmeler dahi yaşadık.
Deprem sonrası fabrikanın angarya işleri kadınlara yüklendi
Malatya, 6 Şubat depremlerinden en çok etkilenen şehirlerden biri. Konteyner kentlerde, enkazlar ve yıkımlar arasında şantiyelerden ibaret olan bir sahada, yüz yüze yapılan anketlerin hiç kolay olmadığını söyleyebilirim. Aynı koşullarda yaşayan bir kadın olarak zorlukları bizzat dile getirebilirim.
Veriler arasında dikkat çeken bir diğer noktaysa, kadın işçilerin uğradığı tacize karşı şikayet mekanizmalarının yetersiz olması. Kadın işçilerin yüzde 42.2’si iş yerinde rahatsız edici bir davranışa maruz kaldığını belirtti. Ancak bu olayların yalnızca yüzde 45.8’i şikayet edilmiş; yani kadınların yarısından daha fazlası bu durumları hiçbir yere bildirmeyi tercih etmemiş. İş güvenliğinin olmaması ve işini kaybetme korkusu bunun önüne geçiyor.
Mesailerin yoğunluğu, zorla mesaiye bırakılma, kreş hakkından yoksun bırakılma, meslek hastalıklarından ötürü mağdur olunması fakat hiçbir önlem alınmamış olması... özellikle deprem döneminde fabrikalara sığınan kadınların, fabrikaların kurduğu konteyner kentlere sığınması, “gönüllülük” adı altında iş yerinde çalıştırılmasını getirdi. Kadınlara fabrikanın temizliğinin, yemeğin yaptırılması, bulaşık yıkatılması gibi başka sömürü biçimleri de ortaya çıkmış oldu.
Kadın işçiler geçinebilecekleri ücretler istiyor
Bir diğer önemli konuysa asgari ücret. Defalarca bunun üzerine kadınlarla konuştuk. Kadınların çalışmaları ve kazandıkları paraların, evi geçindiren evin yükünü ve sorumluluğunu alan değil de sanki bir ek gelirmiş gibi görülmesi haksızlığı var. Kadınlar öncelikle bu haksızlığın ortadan kalkmasını istiyor çünkü en az onlar da erkekler kadar eve ekonomik destek sağlıyor. İki kişi çalışsalar dahi geçinemediklerini söylüyorlar.
Bugün asgari ücret 22 bin lira fakat Malatya’da depremden sonra konut sayısının az olması kiraların yüzde 100 artmasına neden oldu. Artık bir ev kirası bu şehirde asgari ücrete denk. Ve işçilerden asgari ücretle kirada yaşayıp, çocuklarını okutup, faturalarını ödeyip ev geçindirmeleri isteniyor. Hatta şükretmeleri, yetinmeleri ve bir de bu paradan artırmaları söyleniyor. Bu parayla birikim yapıp konut sahibi olabileceğine inandırılmak istenen binlerce işçi konteyner kentlerde yaşıyor. Birçoğu TOKİ’de konut sahibi olmak istiyor, evlerini kaybedenler ise evlere geçtikten sonra hangi parayla eşya alacaklarını düşünüyorlar. Sağlık konusu ise konuşulmuyor bile; bir insan her şeyden önce kendi sağlığını dahi gözetemiyor.
Sendikal mücadeleye devam edeceğiz
İşçiler bugün Malatya’da iş yerlerinde yetkili olan sendikaların işçilerin ekonomik koşullarını iyileştirmediğini dile getiriyor. Hatta aidat olarak kesilen ücretlerin yüksek olduğunu söylüyor. İşçilere destek olması gerekirken, enflasyonun yükseldiğini ve patronun dara düştüğünü bahane ederek sendika ücretlerinin bin 200 liradan bin liraya çekilmiş olması fakat sendika aidat kesintisinin 880 lira olması gibi örnekler, işçilerin ne kadar yalnız ve korkunç şartlarda çalıştığını bir kez daha öne seriyor. İşini yapan sendikaların emekleri de bu “sarı sendikalar” yüzünden gözle görülmez bir hal alıyor.
Sendikaların olduğu yerde kadınların tacize uğraması, kreş hakkına erişememesi, zorla mesaiye bırakılması gibi durumları bir araya topladığımızda; çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmemesi, iş güvenliğinin sağlanmaması işçinin de sendikaların çatısı altında toplanma isteğini kırıyor ve kadınlar sendikalara güvenmiyor.
Kadın işçilerin asgari ücretle ilgili tek talepleri, geçinebilir bir ücret olması. BİRTEK-SEN olarak biz de kadın işçilerin yanında asgari ücret gaspına karşı mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz.
Fotoğraf: IndustriALL Global Union-Flickr (CC BY-NC-ND 2.0)
İlgili haberler
BİRTEK-SEN'den Güneydoğu Tekstil Sektöründe Kadın Emeği Raporu: Işıltılı vitrinlerin ardında şiddet, düşük ücret ve örgütsüzlük
BİRTEK-SEN’in raporu, Zara, Bershka, Levi’s, Prada ve Coach gibi büyük giyim markalarının ışıltılı vitrinlerinin ardında kadın işçilerin yaşadığı karanlığı ortaya koyuyor.
Işıltılı vitrinlerin ardındaki sömürü zincirini konuşuyoruz | BİRTEK-SEN Kadın Emeği Raporu
Zara'nın, H&m'in, Prada'nın ışıltılı vitrinlerinin ardındaki karanlık sömürü zincirini, tekstil sektöründe kadın işçilerin çalışma koşullarını ve örgütlenmelerinin önündeki engelleri konuştuk.
Şık Makas'ta çalışan tekstil işçisi kadınlar BİRTEK-SEN'e üye olduğu için kodla işten atıldı
Tokat'ta bulunan Şık Makas'ta çalışan ve üç aydır ücretlerini alamayan tekstil işçisi kadınlar BİRTEK-SEN'e üye oldukları için kod 22 ile işten atıldı. Kadınlar süreci ve çalışma koşullarını anlattı.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN

























