Farplas’ın kadın işçileri: ‘İnsanca şartlarda çalışmak istiyoruz’
İş bırakan, kendini fabrikaya kapatıp işten atılan işçilerin geri alınmasını, sendikal haklarını talep eden Farplas’tan kadın işçiler onları eyleme iten yaşadıklarını anlatıyor.

Gebze TOSB’ta bulunan Farplas Otomotiv fabrikasında çalışan işçiler 19 Ocak’ta açıklanan komik ücret zammına karşı iş durdurmuştu. Ardından sendikalarda örgütlenerek birliğini güçlendiren işçiler, yetki tespit belgelerine kavuştu. Farplas’ta 7 ayrı şirket ve 5 ayrı iş kolu olmasına rağmen 2 bine yakın işçinin çoğunluğu DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş, Lastik-İş ve Limter-İş’te örgütlendi. 30 Ocak akşamı da hem işten atılan işçilerin işe geri alınması hem sendikal hakları için fabrikaya kapanan Farplas işçileri sabah saatlerinde polis tarafından darp edilerek gözaltına alındı.

Tüm bu eylemlerde de haklarını isteyen işçilerin en önünde yine kadınlar vardı. Nimet, Rojbin ve Banu da patronun işten atma hamlesine rağmen mücadeleyi sürdüren, eylemlerde taleplerini haykırmaktan vazgeçmeyenlerden. Çalışma koşullarını, iş bırakma eylemleri sırasında yaşadıklarını onlardan dinliyoruz...

‘ASGARİ ÜCRETİN BİRAZ ÜSTÜ MAAŞ’

10 yıldır Farplas’ta çalıştığını söyleyen Nimet, fabrikada her geçen yılın bir önceki yılı arattığını söylüyor. 5 bölümden oluşan fabrikada 3 vardiya çalışıyorlar. “Bölümlerimizde bir tane takım lideri varken bölümleri ikiye ayırarak takım lideri sayısını ikiye çıkardılar. Bunun nedeni, takım liderleri arasında rekabeti artırarak bizim üzerimizden fazladan üretim sağlayıp fazladan sayı çıkarmak. Takım liderleri birbiriyle yarıştırılırken olan biz işçilere oluyordu” diyerek rekabet ortamı ile işçilerin nasıl daha çok çalışmaya zorlandığını anlatıyor. Yıllardır asgari ücret dolaylarında maaş aldıklarını söyleyen Nimet, “Mesai ücretlerimiz gelir vergisi yüzünden ücretlerimizden kesiliyordu. Asgari ücret 2 bin 825 lira iken AGİ ve ikramiyeyle birlikte bizim aldığımız ücret 3 bin 200 lira oluyordu. Mesai ve ikramiyeye rağmen 3 bin 500 lira aldığımızı hatırlamıyorum. 10 yıllık işçiyim, işe yeni girenle aramda bir kıdem farkı yok” diyor.

‘KADIN-ERKEK ARASINDA ÜCRET EŞİTSİZLİĞİ YOKMUŞ GİBİ…’

Farplas yöneticileri “Farplas kadınlara sahip çıkıyor, fabrikamız kadın çalışan ağırlıklı” derken gerçeği Nimet ortaya seriyor: “Bizi köle gibi çalıştırıyor. Fabrikada kadın çalıştırmak, kadın işçiler için bir nimetmiş gibi bizlere sunuluyor. Öyle bir nimet ki kadın-erkek işçi arasında ücret eşitsizliği yokmuş gibi.”

Maaşlarına yapılan yüzde 9 zamma karşı işçilerin ses çıkarmaması, yan yana gelmemesi için ise yöneticilerin yaptığı hinliği şöyle anlatıyor Nimet: “Yöneticinin odasına çağrıldığımızda ‘Enflasyon üzerinden şu kadar zam ama biz sana şu kadar daha fazla veriyoruz, diğer işçi arkadaşlarına söyleme’ deyip, aldığımız ücretlerde 3-5 lira oynatıp, bizlere sus payı verip, daha fazlasını istemememiz için yatıştırmaya çalıştılar. Ama bu düzenin böyle devam etmeyeceği aşikâr. Enflasyon oranı yüzde 15 deyip yüzde 9 oranında zammın maaşımıza yansıtıldığını biliyoruz. Gerçek enflasyon rakamlarının iktidarın yansıttığı gibi olmadığını da en iyi biz biliyoruz.”

‘ZENGİNLEŞEN PATRONLAR, YOKSULLAŞAN BİZLERİZ’

Bıçağı kemiğe dayayan koşullardan ve ilk iş bırakma eylemi yaptıkları günden ise şöyle bahsediyor Nimet: “Patron ‘Asgari ücret neyinize yetmiyor?’ deyip zam vermek istemeyince hepimiz çıldırdık. Zenginleşen patronlar iken yoksullaşan bizleriz. Yaptığımız mesai ile fazladan çıkarttığımız sayılar ortada. Fabrikada tuvalete gidiş geliş neredeyse yok. Su sebillerini bile kaldıracaklarmış. Su almaya giderken sohbet ediyormuşuz. Her an mobbinge maruz kalıyoruz. 19 Ocak’ta açıklanan zammın ardından 20 Ocak günü T1 bölümünün önünde buluşarak iş bıraktık. İnsanca yaşayacak ücret ve emeğimizin hakkına sahip çıkmak için tüm bölümlerde birlik olduk ve bu birliğimizi sendikalı işçiler olarak devam ettireceğiz.”

POLİS ÇATIDAKİ İŞÇİLERE ‘ATIN KENDİNİZİ AŞAĞIYA’ DEDİ
30 Ocak günü işçiler fabrikaya kapandıktan sonra sabaha karşı polisin müdahalesi ile fabrika dışına çıkarılmalarına, gözaltına alınmalarına 9 yıldır Farplas’a emek vermiş Banu tepki gösteriyor: “Biz fabrikaya kapandığımızda bizim için ‘Farplas çalışanı değil’ dediler. Ben o fabrikanın elemanı olmasam, o gece o soğukta oraya gitmezdim. İlk defa sendikal bir çalışmanın içindeyim, ilk defa karakol yoluna düştüm. Biz hırsızlık yapmadık, bizi saatlerce polis arabasının içinde beklettiler; aç, susuz, soğukta... Polis müdahale ettiğinde çatıdaydık. Arkadaşlarımız müdahale olursa kendilerini aşağı atacaklarını söyledi, polis buna rağmen ‘Atın kendinizi aşağıya’ dedi.”
‘SORUYORUM DEVLET YETKİLİLERİNE!’

Hamile arkadaşının önüne siper olduğunu anlatan Banu, “Buna rağmen bizi de kollarımızdan tutup, çekerek götürdüler. Eğer sendikalı olmak benim anayasal hakkımsa işveren neden bu kadar korkuyor, neden sendikalı olmamızı bu kadar istemiyor? Soruyorum devlet yetkililerine, soruyorum başımızdakilere, anayasal hakkımızsa biz neden apar topar işten çıkartıldık, biz neden tekme tokat işten atıldık, neden polisle karşı karşıya geliyoruz? Ben ekmek davam için oradaydım, diğer arkadaşlarım da. Devlet bize sahip çıkmalı, işverenin karşısında durmalı” diyor.

‘ANNE SONUNA KADAR DİREN’

Banu, “Elimden geleni yapacağım, kanımın son damlasına kadar mücadele edeceğim. Fabrikaya da düğünle, halayla, bayram havasında gireceğiz” diye mücadeleden vazgeçmeyeceklerini ifade ediyor. İki çocuğu da Banu’ya destek oluyor: “Ben iki tane çocuk okutuyorum, ‘Anne senin sonuna kadar yanındayız, diren’ diyorlar.”

Diğer işçilere de seslenen Banu, “Herkes ekmeğine, emeğine sahip çıkmalı, bunun için direnmeli. Biz nasıl birlik olduysak, diğer işçiler de bunu yapabilir. Sendikalı olmak bizim en doğal hakkımız, biz köle değiliz, insan gibi yaşamak istiyoruz!” diyerek örgütlenme çağrısı yapıyor.

‘SU İÇMEK, TUVALETE GİTMEK İMKÂNSIZ’

Rojbin ise, “Devamsızlık primi” adı altında 12 saat çalışmanın dayatıldığını söylüyor. “12 saat çalışmadan devamsızlık primi alamazsın” diyen kadın işçi, 5 yıldır çalıştığı fabrikada iş artmasına rağmen 5 kişilik makinada 3 kişi çalıştıklarını belirtiyor ve tuvalete bile gidemediklerini anlatıyor: “Makinelerden asla ayrılamıyoruz. Su içmek, tuvalete gitmek imkânsız neredeyse. Çok hasta olsanız bile işe gelmek, 12 saate kalmak zorundasınız. İnsanca şartlarda çalışmak istiyorum. Yemek yetmiyor, yemek saatine birkaç dakika bile geç kaldığımızda yemek kalmamış oluyor. Diyelim ki iş ile ilgili olarak biri sizi yemek saatine yakın çağırdı ve siz gitmediniz. ‘Neden gelmedin?’ diye sorduğunda ‘Yemeğe yetişmek için gelemedim’ dediğinizde size ‘Ben de bazen çorba yiyorum, bir çorba ile devam ediyorum, sen nasıl yapamıyorsun?’ diyebiliyor.”

Fotoğraf: Hasret Gültekin KOZAN/Evrensel

İlgili haberler
Asgari ücretle 3 boğazı besliyorsam memleketi de y...

Belediye işçisi kadınlarla artan zamlar, derinleşen yoksulluk karşısında çıkış yolunu konuştuk: ‘Biz...

Zamla gelen zamla gidiyor!

İşe gidip gelirken kadınların sohbetlerine kulak misafiri oluyorum, yaşadıkları ekonomik sıkıntıyı a...

Kırkımdan sonra erkek baskısından uzak yaşayacağım...

10 yıllık zor bir evliliği geride bırakmanın zorluğu, üstüne aile baskısına rağmen kendi olmayı seçe...