Görüyoruz, duyuyoruz, biliyoruz ve yaşıyoruz!
Dergimizde kadınların her bir cümlesiyle, büyüttüğümüz umudun ve değiştirme azminin zerresini oluşturuyoruz. Bu zerreler sizinle büyüyecek biliyoruz…

“Stratejik bir iş birliği alanı olarak gördüğümüz enerji sahasında da mevcut iş birliğini ilerletme hususunda mutabık kaldık. TürkAkım ve Akkuyu Nükleer Enerji Santrali projelerine ilişkin durumu değerlendirdik. Malum, kısa bir süre önce Akkuyu Nükleer Enerji Santrali’ni ziyaret etmiştik. (…)Tabii bizim üç nükleer santral yapma hedefimiz var. Sayın Putin’le ‘Bu iki nükleer santrali de sizinle birlikte yapabilir miyiz?’ diye de görüştük. O zaman Türkiye üç tane nükleer enerji santraline sahip olacak.”

Bu sözler Putin’le Erdoğan’ın son görüşmesinden Erdoğan’ın aktardıkları. Hayırlı olsun, yeni nükleer santral müjdesi verilmiş oldu böylelikle! Yıllardır Akkuyu nükleer santraline karşı direnenler ezilip geçilirken, öğrenciler barınacak yer bulamadıkları için sokakta yatarken, işsizlik ayyuka çıkmış, market fiyatları ocak söndüren vaziyete gelmişken, işçi eylemlerinde hak isteyenler yaka paça sürüklenirken karakollara, halkın vaziyeti değişmez de daha beter hale giderken her geçen gün, yine bir müjdeler silsilesi geliyor Erdoğan’dan. Bizler evlerimizde “Nasıl olacak da beklentilerimiz yerine gelecek?” sorusunu sorarken kendimize, cevabın; içi boş, halka yaramayacak, dünyayı daha da kirletecek, yaşamlarımızı iyileştirmeyecek o “müjdelerle” kötü yaşamımızın mimarları tarafından karşımıza dikildiğini görüyoruz yine, yeniden.

Şahlanan ekonomiyle böbürlenen iktidarın, adeta “ne haliniz varsa görün” deyip bir gram fazla bütçe ayırmadığı eğitimde pandemi koşullarıyla mücadele etmek, çocukların geleceğini inşa etmek için bir tek adım atılmadığını, her yükün velilerin sırtına bindirildiğini görüyoruz.

İşsizlik, yoksulluk altında “Okusun çocuklarımız, bir gelecekleri olsun” umudunun, kadınların ve çocukların geleceğinin devlet eliyle tarikat ve cemaatlere teslim edildiğini, yurt bulamayan, fahiş kiralar yüzünden eve çıkamayan gençlerin yine o tarikat yurtlarına mahkum edildiğini görüyoruz.

İşsizliğin eve kapanmak, eve kapanmanın sessizleşmek, sessizleşmenin değiştirme gücümüze inancımızın azalması anlamına geldiğini biliyoruz. Görüyoruz; sürünceme bir vaziyette adalet bekleyen kadın cinayeti davalarının ilerlemediğini, adaletin gelmediğini, kendi kendine de gelmeyeceğini, şiddettin haklarımızın tarumar edildiği bir coğrafyada katmerlenerek arttığını…

“Bizde müjde çok, siz yeter ki sessiz olun”ların karşısında mutlu muyuz gerçekten? Huzurlu muyuz kaygılarla baş koyduğumuz yastıkta? Memnun muyuz, çocuklarımız parklarda uyuyup “barınamıyoruz” diye haykırırken, bir gelecek isterken omuzları düşmüş eve geri dönmesinden? Bant başında borçları hesaplarken yetiyor mu bu bize reva gördükleri hayat?

Dergimizde derdini döken kadınların birbirine dokunup “ah” ettiklerinden biliyoruz yetmediğini, kendi gerçekliğimizden biliyoruz bize reva görülenin hakkımız olmadığını. Hak yerini bulsun diye, onurlu ve eşit bir yaşam isteyen kadınların sesi duyulsun diye çıkıyoruz bu ay yine karşınıza. Ekmek ve Gül’ün alamet-i farikası budur çünkü. Çünkü biliyoruz, görüyoruz ve duyuyoruz; birbirinden haberdar olmak isteyen kadınlar çoğaldıkça anlam kazanıyor hayat.

Önümüz Kasım, kadınlar açısından önemli bir tarihi barındıran mücadele dolu bir ay. Şiddetin uğramadığı tek bir ev bile olmayan memlekette, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele gününde kadınların can kaygısı yaşamadığı bir dünyanın yaratılması için neler yapmamız gerektiğini tartışacağımız buluşmalara vesile olsun bu ay Ekmek ve Gül…

***

Bu ay genç üniversiteli kadınların kürsüsü oldu dergimiz. Ülkenin dört bir yanında üniversitelerde bir el uzaklığında olduğumuzu hatırlatmak için iletişim bilgileri de verdik size. Yeni bir başlangıç için buluşalım!

Eğitimde ve sağlıkta dertler katlanarak devam ediyor, çeşitli ilçelerden ve pek çok sağlık hizmet biriminden deneyimler ve mücadele örnekleri aktarıyoruz size.

Son zamanlarda işçi direnişlerinde en görünür olan, kadın işçilerin dirayeti. Xiaomi Salcomp’un esin veren direnişçileri bu görünürlüğün arkasındaki nedenlere ışık tutan deneyimler aktarıyor.

Çok tatlı yazılarımız var bu ay da dergimizde; Filiz Gür’ün ilk kadın romancısını, Temizlikçi Ayşe’nin maceralarını, elinizden düşüremeyeceğiniz Marx ve Oyuncak Bebek kitabını, muhakkak izlemeniz gereken Suzy Storck oyununu, Esenyalı’nın şenlik rüzgarını, HT Solar işçisi kadınların karamizahını keyifle okuyacaksınız.

Tarih sayfamızda 104 yıl öncesine gidiyor Ekim Devrimiyle Türki Cumhuriyetlerde kadınların yaşamının nasıl bir mücadele ile değiştiğini hatırlıyoruz; “olmaz” denilerinlerin “olduğunu” görüyoruz böylelikle.

Dergimizde kadınların her bir cümlesiyle, büyüttüğümüz umudun ve değiştirme azminin zerresini oluşturuyoruz. Bu zerreler sizinle büyüyecek biliyoruz…

Fotoğraf: Freepik

İlgili haberler
Ekmek ve Gül Eylül 2021 sayısı

Ekmek ve Gül'ün Eylül 2021 sayısında; Afgan göçü tartışmalarından, 6 Eylül'de açılması beklenen yeni...

Ekmek ve Gül Ağustos 2021 sayısı

Ekmek ve Gül’de bu ay kadınlar evleri yanarken gücünü birleştiren, yangına hep birlikte su taşırken...

Ekmek ve Gül Temmuz 2021 sayısı

Ekmek ve Gül’de bu ay kadınlar artan baskı, yoksulluk, şiddet, hak gaspları karşısında birlikte müca...