Kadın emekçilerin tercihi mücadele
Kadın emekçilerin taleplerine yer veren sözleşmelerden kaynaklı olarak Tüm Bel-Sen, işkolunda ikinci sendika olmasına karşın kadın emekçilerin örgütlenme tercihinde birinci sırada yer alıyor.

Kamuda başta eğitim ve sağlık işkolları olmak üzere kadın emekçiler istihdamın yarısını oluştururken, yerel yönetim işkolunda 5 kamu emekçisinden 1’i kadın. Kadın emekçiler, yerel yönetimlerde zabıta ve itfaiye hizmetlerinden, sağlık teknik hizmetler, genel idari hizmetlere kadar çeşitli işlerde çalışıyor. İtfaiyede yangına müdahaleden, sokakta seyyar satıcı ve esnaf denetimine, arazi hizmetlerine kadar her türlü görevi yerine getiren kadın emekçiler, pek çok engelle ve ayrımcı uygulamalarla karşılaşıyor.

BASKI, SÜRGÜN, MOBBİNG...

Her yerel seçimde yaşanan yönetim değişiklikleri kadın emekçileri erkeklerden daha olumsuz etkiliyor. Bu süreçlerde özellikle ve öncelikle kadın belediye emekçileri yıldırılmaya çalışılıyor, türlü baskılar, taciz ve sürgünlerle istifaya zorlanıyor. Örneğin son yerel seçimlerden sonra MHP’li Aliağa Belediyesi’nin, “geçici görevlendirme” adı altında Çankırı’nın Yapraklı ve Bayramören ilçelerine gönderdiği bir kadın emekçi, 4 yaşındaki çocuğuyla sürgüne gitmek zorunda kaldı. Aliağa’da yerel seçimlerden sonra kadrolu işçiler işten atılırken, bir çok Tüm Bel-Sen üyesi kamu emekçisi de sürülmüştü.

HEM LİYAKAT HEM EŞİTLİK İSTİYORUZ

Yerel yönetim işkolunda çalışan kadın emekçilerin taleplerinden ilki, çalışma hayatı boyunca karşılaştığı baskı, mobbing, sürgün uygulamalarının son bulmasıdır. Çünkü görevde yükselme kriterleri ve liyakat esası yerel yönetimlerde diğer kamu alanlarında olduğundan daha fazla ihlal edilirken, kadın emekçiler bir de ayrımcı uygulamalarla karşı karşıya kalıyor. Zabıta ve itfaiyede çalışan kadın emekçiler, çalıştıkları işyerlerinde evdeki işlerin devamı olarak temizlik, yemek yapımı, servis gibi işleri de yardımcı hizmetli eksikliği nedeniyle yapmak zorunda bırakılıyor. Yine teknik hizmetler sınıfında çalışan kadın emekçiler arazi tazminatından, ‘araziye çıkarılmadıkları’ gerekçesiyle yararlandırılmıyor.
Bu yüzden yerel yönetimlerde tüm emekçiler için çok önemli olan, partizanca kadrolaşmaya ve görevde yükselmede adaletsizliğe son verilerek liyakatın esas alınması talebi, kadın emekçiler açısından yaşadıkları ayrımcılığın son bulması talebiyle birleşiyor ve daha da önem kazanıyor.
Ayrıca bırakın ilçe belediyelerini büyükşehir belediyelerinde dahi karşılanmayan servis, kreş, yemekhane gibi talepler de kadınlar için daha yakıcı talepler. İlçe-kent halkına hizmet üreten binlerce belediye emekçisinin ne işyerlerinde ne de yaşadıkları yerlerde kreş, etüd, emzirme odası, yaz okulu gibi olanakları var. Örneğin İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve bağlı kuruluşlarında bir tek kreş yok!


KADINLAR TÜM BEL-SEN’DE
Bu koşullarda çalışan yerel yönetim emekçisi kadınların örgütlenme ve mücadele isteklerinin erkek emekçilerden önde olduğunu söylemek mümkün. Bu, sendikalaşma oranlarına bakıldığında da kolaylıkla görülebilir. Örneğin sendikal tercihlerinden dolayı daha çok baskı ve sürgüne uğrayan Tüm Bel-Sen üyelerinin nerdeyse yarısı kadındır. Bu oranı, yazının başında belirttiğimiz yerel yönetimlerde diğer kamu alanlarından daha az sayıda kadın çalıştığı (5 emekçiden 1’i kadın) gerçeğiyle birlikte değerlendirmekte fayda var.
Tüm Bel-Sen olarak bir çok belediyede toplusözleşme süreçlerinde, hangi sendikaya üye olursa olsun tüm emekçilere açık düzenlediğimiz taslak tartışmalarına kadın emekçiler aktif olarak katıldı. Kadın üyelerimiz, ücret farkı dışında, işyerlerinde mobbing, kreş, etüd, yemek gibi sorununlarının çözülmesini isterken, işe alımlarda kadınlara öncelik tanınması, mobbingle mücadele kurullarının oluşturulması, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününün izin günü olması, eşine şiddet uygulayan erkek emekçinin toplusözleşme farkının eşine ödenmesi gibi kazanımların da toplusözleşmelerde yer almasını sağladılar.
Kadın emekçilerin taleplerine yer veren bu sözleşmelerden kaynaklı olarak Tüm Bel-Sen, işkolunda ikinci sendika olmasına karşın kadın emekçilerin örgütlenme tercihinde birinci sırada yer alıyor.
Sözün kısası kadın emekçilerin sendikal mücadele ve örgütlenme ile ilgilenmedikleri iddiası boştur. Aslolan işyerleri üzerinden işkolunda kadın emekçilerin katılımıyla, taleplerin kazanımı için bir mücadeleyi örgütleyebilmektir. Kadınlar belirledikleri taleplere ve bu şekilde imzalanan sözleşmelere sahip çıkmaktadır. Sendikalı-sendikasız bütün kadın emekçiler olarak birleşip mücadele ettiğimizde çok daha ileri kazanımlar elde edebileceğimizi bilmeliyiz
İlgili haberler
Sözleşmelerde kadın işçilerin talepleri neden yer...

İşkolunda 130 bini aşkın işçiyi ve ailelerini doğrudan ilgilendiren sözleşme görüşmeleri, bu yıl met...

Sağlık emekçisi kadınlar ücretsiz kreş hakkı, ücre...

Biz 24 saat hizmet verirken, hastane kreşi neden 24 saat hizmet vermiyor?.. Çalıştığımız hastaneler...

Büro emekçisi kadınlar TİS sürecinden ne bekliyor?

İktidar, “iş ve aile yaşamını uyumlulaştırma” adı altında uyguladığı politikalarla, kamuda esnek çal...