Nöbet çıkışı ölmeyeceğim bir hayat istiyorum
Yeni mezun bir doktor olarak çalışmaya hazırlanan Duygu’nun geleceğe, çalışma hayatına dair endişeleri yüksek. Daha az şiddete maruz kalacağı bir alan için üç yıldır sınava hazırlandığını söylüyor.
Eskişehir’de Kırmızıtoprak Mahallesi semt pazarında hayat pahalılığıyla ilgili görüş almaya çalışırken; tıpta uzmanlık sınavına hazırlandığı için çalışmadığını ve ailesi ile yaşadığını söyleyen genç bir kadın hekimle tanışıyoruz. Görüş vermekten çekinmiyor ancak malum devlet memurluğu var önünde, isminin geçmesinden çekiniyor. Bu baskı ortamında kaygısını anladığımızı ve kendi ismini geçirmeyeceğimizi söyleyerek başlıyoruz sohbete. Duygu diyeceğiz bundan sonra ona. Yeni mezun bir doktor olarak çalışma hayatına hazırlanan Duygu’nun geleceğe, çalışma hayatına dair endişeleri olup olmadığını merak ediyoruz. “Tabii ki var endişelerim. Şu an çalışmayıp tıpta uzmanlık sınavına hazırlanmam da o sebeple zaten. Hekime şiddet özellikle acil servislerde çok ciddi bir sorun. Bir kadın olarak şiddete daha az maruz kalacağım, daha az maaş alacaksam da daha rahat koşullarda çalışabileceğim bir uzmanlık alanı kazanabilmek için uğraşıyorum. 36 saat çalışmayacağım, nöbet çıkışı ölmeyeceğim bir hayat kurmak istiyorum. Can güvenliğimden endişem varken ne yazık ki ben de önce kendimi düşünüyorum. İnsanlara faydalı olmak için idealist fikirlerle seçtiğim mesleğimde yardıma muhtaç bir hale düşmek istemiyorum” diyerek bugün birçok hekimin yaşadığı kaygıları bir çırpıda sıralıyor.
Çözüm olarak yurt dışında yaşama koşullarını dahi araştırdığını ancak ailesinden ayrılmak istemediği için bunu bir seçenek olmaktan çıkardığını söyleyen Duygu zaten yurt dışına çıkmanın gerçek bir çözüm olmadığını ifade ediyor: “Ben örneğin neredeyse 3 senedir daha iyi bir gelecek kaygısıyla tıpta uzmanlık sınavına hazırlanıyorum. Belki bu süreci dil öğrenmekle geçirseydim şu an yurt dışında, şu anki halimden daha iyi koşullarda olurdum. Bu tercih meselesi tabii, ben tercih etmedim. Ama ne yazık ki bu seçeneği zorlayan hekim sayısı gün geçtikçe artıyor. Emeğinin karşılığını almayacağını, hakkının ödenmeyeceğini bilen hekimler gitmek istiyor. Daha iyi bir yaşam, akşam pazarına çıkıp ucuz patates-soğan kovalamayacağı bir hayat istiyor insanlar.”

‘GEÇİM DERDİ BAŞKA ŞEYE VAKİT BIRAKMIYOR’
Bir çözüm yolu çizip çizemeyeceğini sorduğumuzda ise Duygu önce oy vererek bu durumu değiştirebileceğimizi söylüyor. Seçimden seçime gidip oy vermek yeterli olacak mıdır peki gerçekten dediğimizde ise; “Elbette yetmez. Önce bilinçlenmek gerekiyor, eğitim gerekiyor. Ama bilinç düzeyimizi yükselteceğimiz, okuyacağımız, öğreneceğimiz bir eğitim sistemi içerisinden gelmiyoruz ne yazık ki. Eğitim sadece mesleki bilgiyi almak değil. Toplumun bilinçlenmesi, insanların okuması gerekiyor. Her şeyin başında eğitim geliyor ama bizim bunu düşünecek ya da bu anlamda bir gayretin içine girecek zamanımız bile yok. Hayatımızı idame ettirmek, ailemizi geçindirmekten başka bir şeye vaktimiz kalmıyor. Gelecek kaygısından dolayı aslında büyük resmi de göremiyoruz” diyor.

Fotoğraf: Evrensel

İlgili haberler
Asistan hekimler iş yükünün yanında tacizle de müc...

36 saatlik nöbetler, hasta yoğunluğu, dosya işleri, eğitim çabasına ek kadın oldukları için yok sayı...

Pandemide kadın asistan hekim olmak

Pandemide en zor koşullarda çalışan kadın asistan hekimlerin 8 Mart talepleri: Branş seçiminde ve ça...

Sağlıkta dönüşüm politikalarının bir sonucu: Asist...

36 saatlik nöbetin sonrası trafik kazası geçiren Dr. Rümeysa Berin Şen’in ölümü asistan hekimlerin ç...