Sağlıkta şiddetin önüne nasıl geçilmiyor?
Bir hemşire, çalıştığı hastanesinin acil servisinde yaşadıkları üzerinden sağlıkta şiddetin nasıl çözümsüzleştirildiğini anlatıyor.

Konya’daki silahlı şiddet olayının ardından, Dr. Ekrem Karakaya’nın ölümünden sonraydı, acil serviste nöbetçiydim. Bir hasta, doktor acil rapor vermediği için yeşil alan (ayaktan başvuran ve durumu itibari ile ayakta tedavisi mümkün olan hastaların alanı) olarak kullanılan koridorun camını dışardan kırdı. Hemen yan sedyede başka bir hastanın tedavisini yapıyordum. Camın patlama sesinden çok korktum. Yeşil alanda can güvenliğim olmadığına dair tutanak yazıp o alandaki hizmetten çekildim.

İş güvenliği uzmanı tutanağıma cevaben “Güvenlik personeli sayısı yeterli olmadığından bu olay güvenlik zafiyetidir” demiş, ayrıca bu olay iş güvenliğini ilgilendirmiyormuş. Çünkü bana herhangi bir şey olmamış, iş kazası sayılmıyormuş. Yaşadığım travmanın karşılığı yokmuş.

Bu olayın benim için çok yönü var.Şöyle ki, bu olayı tek ben yaşamadım. Diğer arkadaşların duyarsızlığı, hiçbir şey olmamış gibi bir dakika bile durmadan hizmete devam etmeleri, sorgulamadan normalleştirmeleri de beni çok üzdü. “Kimse bize sahip çıkmaz, sorun olur” gibi umutsuz cümleler kurdular. “Neden devam ediyoruz, bırakın, can güvenliği yok” dedim ama “Diğer hastalar ve idare sorun çıkarır, senin yaptığın doğru, sen bırakabilirsin” dediler ve tüm gece kimse bu konuyu konuşmadı. İzledim, dinledim; kimsede şaşkınlık, panik, korku hiçbir şey yoktu. Hastane yönetiminden gelebilecek baskı ya da diğer hasta ve hasta yakınlarından şiddet görebilme ihtimali herkesi susmaya itmişti. Şiddet bu şekilde sindirilmiş ve normalleştirilmişti.

AYLAR ÖNCE UYARDIM

Peki yaşanan şiddet önlenebilir miydi? Kesinlikle evet. Aylar önce bu koridorun hasta ve çalışan güvenliğine uygun olmadığı yönetime söylenmişti. Özellikle geceleri gelen hasta gruplarının kontrolünün zor olduğu, camların tehlike yarattığı konuşulmuştu. Fiziki koşulları uygun olmayan bu alan kapatılmalıydı. Ya da fiziki koşulları yeterli olmadığı gerekçesiyle sarı alan (Hayati tehdit barındıran orta ve uzamış dönem belirtileri olan hastaların alanı) ve Kovid alanı kapatılıp 112’nin hasta getirmesi durdurulmalı ve sadece yeşil alan olarak hizmet vermeliydi. Çünkü hastanenin yatak sayısının yeterli olmaması da bu sorunlarla bağlantılı olarak kriz yaratıyordu.

Yatış kararı verilen hastanın serviste yer açılıncaya kadar acilde sarı alanda uzun süreli bekletilip, tedavi edilmesi en büyük sorunlardan biri olmuştu. Böylesi kargaşada tuvalet bile yetersiz kalıyor, bekleme alanı olmaması da hasta ve hasta yakınları için büyük zorluk oluşturuyordu. Bunlar biliniyordu ancak iyileştirme sağlanmadı.

Görüldüğü gibi anlaşılması ve çözülmesi çok da zor durumlar değil aslında. Burada sorun neyin öncelikli görüldüğü. Şimdi bu alana açılan kapıya X-Ray cihazı konsa ne olacak ki; adam cama dışarıdan bir şeyle vurdu patlattı. Ve sonrasında da hiçbir şey değişmedi, aynı koşullarda hizmete devam ediliyor. Şu açık ki sağlık çalışanına ve sağlık hizmetine hak ettiği değer verilmeden bu şiddet olaylarının önüne geçilemeyecek. Sağlık hizmeti parayla alınıp satılan bir hizmet olduğu sürece de herkes için eşit ve nitelikli sağlıktan bahsetmemiz mümkün olmayacaktır.

Fotoğraf: Vladimir Fedotov/Unsplash