Sandığı bekleyecek değiliz!
İçine girdiğimiz süreç bir yandan da taleplerin en çok görünür olacağı, yan yana gelişlerin en kolay yaşanabileceği bir dönem olacak.

Dergimiz okullar açılmadan hemen önce çıkıyor. Belki de dergimiz elden ele dolaşırken, sizin elinize okullar çoktan açıldığında ulaşmış olacak. Gözlerimiz ise Milli Eğitim Bakanlığının, Türkiye’nin dört bir yanında çocuklara okullarda ücretsiz ve sağlıklı yemek verilmesi talebini yükselten kadınların çağrısına kulağını tıkayamadığı ve anaokullarına vereceğini söylediği ücretsiz yemek uygulamasında. Ekmek ve Gül olarak Eylül dergimizde yine bu sayfalardan tüm Türkiye’deki kadınlara, kadın derneklerine, veli derneklerine, sendikalara, velilere, okul aile birliklerine yapmıştık çağrımızı. Gelin bu talebi birlikte büyütelim dedik: Tüm devlet okullarında, eğitimin her kademesinde ayrımsız her çocuğa bir öğün ücretsiz ve sağlıklı yemek verilsin! Bu talepteki her bir kelime o kadar önemli ki…

“HER ÇOCUĞA” vurgusu, Okullarda 1 Öğün Ücretsiz ve Sağlıklı Yemek kampanyasının geniş kitlelerce sahiplenilmesinin ardından daha da üstüne basarak söylememiz gereken bir şey. Neden? Çünkü bu kampanyayı sürdüren kadınlar, belediyeleri de Bakanlıkları da sorumluluğa çağırınca, kimi belediyeler talebe “yanıt veriyormuş gibi” yaparak “ihtiyaç sahibi çocuklara” beslenme yardımı yapacaklarını açıkladı. Bir hak olarak talep edilen sağlıklı beslenmenin sosyal yardıma dönüşmesine, çocuklar arasında ayrımcılığın artırılmasına sebebiyet verecek uygulamalar açıkladılar.

Aynı zamanda MEB’in okulöncesi eğitim kurumlarına ücretsiz sağlayacağını söylediği yemeğin tüm eğitim kademelerinde tüm çocuklara sağlanması için mücadelenin bitmediğini, mücadelenin sonuç vermesinden motivasyon duyarak mücadelemizi büyütmemiz, çevremize yaymamız gerektiğini bize hatırlatıyor. İşyerimizde sendikamızla konuşup, çalışma arkadaşlarımızla buluşmalar planlamak, okul aile birliğini toplamak, velileri ve öğretmenleri yan yana getirmek, apartmanımızdaki komşularımızla bu mücadeleyi büyütmek için neler yapabileceğimizi tartışmak daha çok ihtiyaç. Çünkü hem yeni başlanan okulöncesi eğitime verilecek ücretsiz yemeğin niteliğinin korkulan gibi kötü olmaması, çocukların gelişimi için nitelikli ve sağlıklı olması, hem de her eğitim kademesinde bu uygulamanın başlaması ancak biz sesimizi yükseltirsek, ancak yan yana gelerek gücümüzün potansiyelini ortaya çıkarabilirsek mümkün.

Çünkü her geçen gün yoksullukla çocuklar eğitimden uzaklaşırken, kız çocukları evlilik adı altında istismara maruz kalır, çocuk işçi olarak çalışmak durumunda bırakılırken 2023 Mayıs ayında kurulacak sandıkları bekleyecek 1 dakikamız bile yok. Seçim sathına girdiğimiz memlekette en temel haklarımızın sandığa eklenmesine tahammülümüz yok.

İçine girdiğimiz süreç bir yandan da taleplerin en çok görünür olacağı, yan yana gelişlerin en kolay yaşanabileceği bir dönem olacak. Yaklaşan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü de böylesi bir atmosferde gösteriyor kendini bir güneş gibi dağların arasından. Dergimizin orta sayfasını da kapağını da yaklaşan 8 Mart’a ayırdık çünkü Şubat, 8 Mart’a giderken yan yana geleceğimiz, daha çok tartışacağımız, daha çok eyleme geçeceğimiz bir ay olacak. Dergimizin de buna vesile olmasını istiyoruz. Emekçi kadınların direniş ve örgütlenişinin tarihe attığı çentiklerden bugünkü Anayasa değişikliği teklifine, kadınların laiklik ihtiyacından özel okul öğretmenlerinin yaşadıklarına, belediye işçilerinin toplu sözleşme tartışmalarından direnişçi işçileri amonyak kokusuna boğmak isteyen patrona, kadınların doğum sonrası yaşadıklarından Sovyetler Birliğinde kadınların yönetim mekanizmalarına katılımlarının nasıl sağlandığına zengin içerikli bir dergi ile sizlerleyiz!

İyi okumalar!

Görsel: Canva