Tek istedikleri daha fazla çalışma, daha fazla kâr
Sağlığımız kâr için feda ediliyor. İstanbul’dan bir sağlık emekçisi kadın hastanelerde kâr uğruna neler yapıldığını ve çalışanların buna nasıl zorlandığını anlatıyor.

Merhaba, ben özel sağlık kuruluşunda çalışan bir sağlık emekçisiyim. kurumun bize zorunlu bıraktığı vakaların uzaması, fazla vaka olması halinde saat kavramını unuttuğumuz uzun, yorucu ve bir o kadar da stresli bir çalışma temposundayız. Sizlere biraz çalıştığım alanı anlatmak istiyorum.
Büyük bir sağlık kurumu çalıştığım yer, ama işçisine bir o kadar uzak ve acımasız bir kurum. Ben ameliyathane bölümünde çalışmaktayım. Alanda anestezi teknikerleri, doktorları, hemşireler, BDP (bakım destek personelleri), DP ( destek personelleri), ana kadro bir de dış doktorlar vardır. Dış doktorlar odaları vakaların durumu kaç saat ise ona göre kapatırlar. Başta da dediğim gibi özel bir kurum en nihayetinde ve odalar ne kadar çok kapatılırsa o kadar kâr elde edecekler. Bizler kış boyunca bedenlerimizin tükendiği, evlerimizin, çocuklarımızın yüzlerini göremez hale geldiğimiz ve bunun karşılığında ise hayatlarımızı idame ettiremeyecek kadar düşük ücretlerle yaşamaya çalışıyoruz.

ÇÖZÜM, HAK ARAMAK
Yaşamlarımız öylesine yok sayılıyor ki gecemiz gündüzümüz adeta iş yerimizde geçiyor. Sorumlularımıza bu gidişin gidiş olmadığını anlattık durduk. Bizi anladıklarını, durumun düzeltileceğini vaat edip durdular. Ama aksine baskılar daha yoğunlaştı, daha çok vaka, daha çok kâr ama az insanla çok iş. Bu böyle gitmezdi elbet. Alanda imkân buldukça bir araya gelindikçe konuşuluyordu. Durum dayanılmazdı ve üst üste istifalar başladı. Gel gör ki istifa eden arkadaşlar gidecekleri yerlerde de aynı çarkın içinde kalacaklardı. Nihayetinde özel sektörlerin çoğunda çalışma standartları kâra dayalı olduğu için değişen bir şey olmayacaktı. Sürekli insan sirkülasyonu oluyor, gidenler yerine gelen yeni mezunlar daha işin oryantasyon sürecini geçirmeden kendilerini vakaların başında ameliyatlarda buluyorlar. Kurum anı kurtarmaktan başka bir şey hesaplamıyordu. İş yavaşlatma kararı alındı. BDP ve DP’ler hayata geçirdiler. Kurum konuyla ilgili alan sorumlusunu görevden aldı ama değişen bir şey olmadı. Sonra bu insanlar vakaların yoğun olduğu bir gün mesaiyi tutmayıp alandan çıktı. Onların görevi alanda kalanlara kaldı. Diğer gün alana hastane sorumlusu geldi, alanı terk eden işçilerle toplantı aldı. İşin vicdani boyutunu önlerine getirdi, onlar da aylardır yaşadıkları insanlık dışı çalışma koşullarını görmezden gelen kurumun vicdani sorgulamayı önce kendilerinin yapması gerektiğini, artık kaybedecek bir şeylerinin olmadığını anlatmışlar. Talepleri insanca çalışma, çalıştırılan fazla mesailerin ödenmesi, görev tanımında olmayan işlerin kendilerine dayatılmaması vb.
Sorumlu yapılan şeyin vicdani bir durum olmadığını tekrarlayıp durmuş. Çalışanlar da gerekli mesajların kendilerine verildiğini, yerine getirilmemesi halinde farklı şekillerde yine seslerini duyuracaklarını tekrarlamışlar. Bunun ardından hepsi olmamakla birlikte 3/1 oranında fazla mesailer yatırıldı. Ama biliyoruz ki bu alanlardaki gerilimi bastırmak için biz emekçilere sus payıdır. Bizler zaman zaman bir araya gelmeye ve değerlendirmelere devam edeceğiz.

İlgili haberler
Sağlık çalışanları ücretleri kesilmesin diye süt i...

'Çok çocuk doğurun' diyenler şimdi nerede? Kadınların süt izni hakkı gasbediliyor. Kadınlar ise ücre...

Çalışmayan kadına emeklilik: Bunlar kimi kandırıyo...

Önümüze ısıtıp ısıtıp koyuyorlar ‘ev kadınlarına emeklilik fırsatı’ diye haberleri. Ne müjde, ne fır...

Kadınlar için daha fazla güvencesizlik, çok daha d...

AKP iktidarı döneminde kadın istihdamı politikalarını ve bu politikaların kadınların hayatını nasıl...