Tutunacak dal onlar değil biziz
Yaşananların olumsuz gelişmelerin hayatımıza etkilerini, nasıl yansıdığını, derneğimize yardım almaya gelen etrafımızda yer alan daha önce AK Partiye oy vermiş kadınlarla konuştuk.

Yaşadığımız ülkede gündemin ne kadar hızlı aktığına özellikle son zamanlarda daha çok şahit oluyoruz. Artan kadına yönelik şiddet ve cinayet haberleri, çocuk istismarı bir yanda doların yükselmesi ile en temel gıda maddelerine gelen fahiş zamlar bir yanda. “Artık yeter” dediğimiz bir duruma geldik. Sokakta yürürken yüksek sesle “ekonomi battı” sözlerini işitir olduk. Bütün bu yaşananların hayatımıza nasıl yansıdığını derneğimize yardım almaya gelen etrafımızda yer alan daha önce AK Partiye oy vermiş kadınlarla konuştuk.

DÖVİZ ARTTIKÇA DERNEĞE EKMEK ALMAYA GELEN SAYISI ARTIYOR

Döviz kurundaki dalgalanmaların ardından derneğe ekmek almaya gelen kadınların sayısında önceki aylara göre bir artış olduğunu gözlemliyor, yoksulluk seslerinin daha fazla yükseldiğine şahit oluyoruz. Eşi tarafından terk edildiğini söyleyen Elif çocuklarının işsiz olduğunu, birinin askerden geldiğini, kızının evlenme çağında olduğu halde çeyiz alamadığını konu komşu olmasa aç kalacaklarını söylüyor. İstanbul seçimlerine kadar AKP’ye oy verdiğini, yardımlar kesildiği için oy vermek istemediğini söyleyen Elif, “Artık yönetemiyorlar. Kader kısmet ama düzelirse, yardımlar devam ederse yine oy veririm” diyor.

Ekmek dağıtımından sonra dernek üyelerimizden biri olan Aysun’un evinde buluşuyoruz. Bizi komşuları ile buluşturuyor, çok uzun zamandır birbirlerini tanıdıklarını, dayanışma içinde olduklarını anlatıyor. Eşinin tersane işçisi olduğunu öğrendiğimiz Neslihan’ın altın biriktirdiğini öğreniyoruz Aysun’dan. Neslihan, “Önceden biriktirme işi daha iyiydi. Şimdi zar zor bir tane alabiliyorum” diyor. Aysun ise “Ohooo, eskiden temizliğe giderken stiletto giyerdik, manken istemedik temizlikçi istedik derlerdi. Şimdi stiletto alacak paramız yok” deyip gülüyor.

‘SİYASET YAPANLAR BİZİ AYIRSA DA ŞİDDET AYIRMIYOR’

Samuray kılıcı ile öldürülen kadından açılıyor konu. Aysun; “Bak işte siyaset yapanlar bizi ayırsa da şiddet uygulayanlar, katiller bizi ayırmadan öldürüyorlar. Bir de takım elbise giydi diye indirim bile yapıyorlar” diyor.

Yaşanan ekonomik sorunların bizleri birleştiren kısmını göremediklerini fark ediyoruz. Bunca sıkıntı, zam, zulüm karşısında ne yapmalıyız? “Birbirimize sarılmalı, güvenmeli, kenetlenmeliyiz” diyor.

‘UN, ŞEKER ALMAKTA ZORLANIYORUM’

Derneğimizden uzun zamandır kıyafet ve ekmek yardımı alan 28 yaşında bir çocuğu olan Döne, hamile olduğunu ve doğacak çocuğunun henüz bir beşiği olmadığını söyleyerek yardım istiyor: “Eşim tersane işçisi, vasıflı değil, faturaları bile zor ödüyoruz, eş dost sağ olsun yardım ediyor. Bazen un, şeker almaya bile zorlanıyorum; zamlar peş peşe geliyor.” İktidarın emekçilere bakışı ve doların yükselişini soruyoruz, “Dış güçler ülkeye düşmanlık yapıyor, büyümemizi istemiyor, kıskanıyorlar bu yüzden karşı gelmemeli kenetlenmeli yoksa daha kötü oluruz” cevabını veriyor.

Döne’yi uğurladıktan sonra yine ekmek almak için derneğe gelen başka bir kadınla sohbet ediyoruz. “Eşim kuran kursu hocası, asgari ücret alıyor, astımlı bir çocuğum var. SSK bazı ilaçları karşılamıyor bütün para ilaca gidiyor. Bu çocuğun daha iyi şartlarda daha iyi bir evde yaşaması lazım” diyerek endişesini dile getiriyor. Kötü yaşam koşullarına çare olanın ise daha fazla inançlı olmak, Allah’a sığınmak olduğuğunu söylüyor.

Görülüyor ki sorunlarımızın farkındayız ama yaşadıklarımızın nedenleri konusunda bizi yönetenlerin algı siyasetine halen açık olduğumuzu yaptığımız bu sohbetten çıkarıyoruz. Aslında tutunacak dalın onlarınki değil kendi dallarımız olduğunu anlayabileceğimiz güne kadar bu sorgulamaların devam etmesi gerektiğini anlıyoruz. Çünkü konuştuğumuz AKP’li kadınların yaşamlarında ekonomik gidişatının yükü çok ağır olsa da yaşamlarını zorlaştıran, yardıma muhtaç hale getiren koşullar ile ülke yönetimiyle bir bağını kurmaktan uzaklar. Bu bağı kurmak ve farkına vardırmak ise bugün yaşadığımız cendereden çıkabilmenin en önemli yollarından ve elbette hepimizin de sorumluluğu. Bu yüzden ayrışmadan birlikte konuşmak, tartışmak, yan yana gelmek, bu bağı kurmak ve teşhir etmek, bunu birbirimize sıkça hatırlatmak bu sorumluluğun da gerekliliklerinden.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Arsız sardunyalar gibi olsun hayatımız

Ne yalnızız, ne çaresiz. En büyük dayanağımız dayanışmamız ve kız kardeşliğimiz. Dayanışmamızı daha...

İlknur’un ardından…

5 Kasım günü işten eve dönerken Selçuk G. tarafından katledilen Lüleburgaz Belediyesi çalışanı İlknu...

Bugün değişerek eve gidiyorum

Kemalpaşa Belediyesinde kısa bir süre önce örgütlenen Genel İş İzmir 7 Nolu Şube, 25 Kasım vesilesiy...