Ne Var Ne Yok?
Ülkede, dünyada… Siyasette, ekonomide, sanatta, sokakta… Evde, işte, okulda… Kadınların gündeminden yansıyanlar Ne Var Ne Yok’ta.

* Bu haftanın sosyal medyada en çok konuşulan konusu Antalya Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu ödülünü alan Nihal Yalçın’ın ödül konuşması sırasında ödülü Nihal Yalçın’a verecek olan Tamer Karadağlı’nın suratından elinden kolundan bedeninin her noktasından dökülen erkekliği oldu. Bir kere şöyle bir soru var, koskoca Antalya Film Festivali’nde en iyi kadın oyuncu ödülünü neden “taş fırın erkeği” rolünden başka sanat camiasında başka hiçbir işlevi katkısı olmayan Tamer Karadağlı veriyor ki? Diyor ki 3,5 dakika boyunca ben arkada tuzluk gibi durdum. Standart erkek egosu... Kadın büyük ödül almış, heyecanlanmış, ilk seni mi düşünecek...

Mevzuya dair okuduğum en anlamlı twit Elif Görgü’nün Twitiydi.

9 işçi arkadaşları işten atıldığı için fabrikada direnişe geçen Mitsuba işçilerinin bu hafta hepimizi umutlandıran işyeri nöbetine işaret ediyor Elif. Diyor ki “9 işçi arkadaşları işten atıldığı için işçiler direnişte.. Meslektaşını, sırf egosunu incitti diye terörist ilan etmeye kadar gidenin seviyesi ile şu seviyeyi karşılaştırın..”

Twiti okuyunca arkadan Avusturya İşçi Marşı çalıyor 😊 “Kara deryalarda bir fenersin, senin ışığınla yürüyoruz..”

Mevzuya ilişkin en gerekli tutum ise Oyuncular Sendikasından geldi, bir açıklamayla Nihal Yalçın’a destek verdi sendika.

Herkesin bu konudaki tepkisi, sözü, desteği tabii ki çok önemli ama oyuncuların emek örgütünün bu sahiplenişi sektör bakımından özellikle önemli. Biliyorsunuz sektör içinde kadın oyunculara, set çalışanlarına yönelik şiddeti sürekli gündemde tutan ve sektörün erkek egemen yapısına çomak sokan Susma Bitsin platformu var. Gerçekten de Nihal Yalçın’ın ödül sahnesinde yaşadığı tablo ile sektörün erkek egemen yapısı arasında çok önemli bağlar var. Tam da bu nedenle Nihal Yalçın’ın İstanbul Sözleşmesi Yaşatır diye sözünü tamamlaması da pek güzeldi.

Bu arada Kadıköy Yeldeğirmeni Ekmek ve Gül Grubundan kadınların Nihal Yalçın ve tuzluk vakasının görüntülerini izlerken neler hissettiklerini yazdıkları, Nihal Yalçın’a destek veren dayanışma yazılarını okudunuz mu? Es geçmeyelim…

* Yalnız bu mevzudaki en temel noktalardan biri de, Karadağlı’nın gördüğü tepkiler karşısında hemen Nihal Yalçın’ın “teröristliğine” vurgu yapıp, vatan millet sevgisine yürümesi oldu. Bu bize birilerini hatırlatıyor.

Maşallah herkes kendini olduğu yerin “tek adamı” zannediyor. Egosu incinen, eleştirilen, yaptığı yanlışa, işlediği suça laf edilen herkes bir tek adam edasıyla mevzuyu “teröristliğe” bağlıyor. Dolayısıyla bu tek adamcığa Yalçın'ın "Ödülü kim verdi" tokadı daha bir anlam kazanıyor.

Her tek adamın yanında bitmesiyle ünlü Devlet Bahçeli de yine görevini ifa etti tabi. MHP lideri Devlet Bahçeli Tamer Karadağlı’ya tebrik telefonu etmiş. Şaşırmadıklarımız kategorisine ekledik.

* Hazır lafı açılmışken, bu hafta MHP’nin Analar- Bacılar Kurultayı topladığını da hatırlatayım. Niye Kadın Kurultayı değil de Analar Bacılar Kurultayı…

Çünkü kurultay erkek bir parti olduğu apaçık olan MHP’nin erkek esaslı kurultayı, topladığı kadınlar ancak bu erkeklerin anaları bacıları olarak değerli.

Ama MHP’nin böyle bir kurultayı seçim tartışmalarının yürüdüğü, cumhur ittifakının kadınlar ve gençler cephesinden desteğinin azaldığının çokça konuşulduğu bu günlerde toplanması da ayrıca önemli. Tabi kurultayda Bahçeli’nin konuşmasında en çok dikkat çeken noktalardan biri kadına yönelik şiddetle ilgili söyledikleri oldu. Bahçeli, “2020 yılında 527 kadının cinayete kurban gittiğini, kadına yönelik şiddetin de otomatiğe bağlandığının” altını çizdi. Nedir bu? Bahçeli’nin açıkladığı bu veriler, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, açıkladığı verilerle çelişiyor. Soylu, “2020’de kadın cinayetlerinde yüzde 21 azalma olduğunu” ileri sürmüştü. Bahçeli ortağının değil, kadın örgütlerinin verilerini kullanmış. Ha bir de “6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun eksiksiz ve tam olarak uygulanması lazım. Kadın cinayetlerine sıfır tolerans göstermeliyiz. Bu meselenin ağırdan alınacak hiçbir yanı yok.” demiş. Kendisine hatırlatalım, 6284 sayılı yasa, Erdoğan’ın bir gecede ortadan kaldırdığı İstanbul Sözleşmesi’nin ışığında hazırlanan bir yasa. İstanbul Sözleşmesi iptal edilirken onay verenler, bir anlamda yaşanan cinayetlerin sorumluluğunu da üstlenmiş olurlar.

Haftanın şarkısı Amerikan folk şarkıcısı Peggy Seeger’den: I’m Gonna Be An Engineer

İlgili haberler
Uğur Tekstil işçisi kadınlar: Biz haklıyız, onlar...

Sendikalaştıkları için işten atılan Uğur Tekstil işçisi iki kadın yazdıkları mektuplarla seslendi: H...

Mitsuba işçisi: Başka fabrikalarda da aynı birliği...

Tüm herkese, çalışanlara, akşam eve gittiğinde çalıştığı için yorgunluktan bitap düşenlere, ay sonun...

Kadına yönelik sistematik tavrın zuhur etmiş hali:...

‘Tamer Karadağlı’nın yüzündeki eğreti, zorlama mimikleri, maruz bırakıldığımız tavrın kameralar karş...