Ankara’daki felsefe topluluklarından ortak 8 Mart sempozyumu
Ankara'da farklı üniversitelerin felsefe topluluklarının 8 Mart için ortaklaşa hazırladığı sempozyum Goethe Enstitüsü’nde gerçekleşti.

ODTÜ Felsefe Topluluğu, Bilkent Felsefe Topluluğu, Hacettepe Felsefe Topluluğu’nun ortaklaşa hazırladığı “Toplumsal Cinsiyet, Kadın ve Feminizm” başlıklı sempozyum Goethe Enstitüsü’nde gerçekleşti. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında gerçekleştirilen sempozyumda feminizmde politik öznellik, materyal feminizm, ekofeminizm, İstanbul Sözleşmesi, aileleşme, Türkiye siyasetinde kadına yönelik şiddet gibi pek çok konuya ilişkin sunumlar yapıldı.

‘DEVLETİN ‘AİLE’Sİ TAŞERON FİRMA’

Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden Fulden İbrahimhakkıoğlu’nun “İstanbul Sözleşmesi, Hınç Siyaseti, Aileleşme” başlıklı sunumunda kadınlara biçilen rollerden bahsederken kadının bugünkü toplumsal pozisyonuna işaret etti. Makbul bir kadın ve aile yapısının hakim kılınmaya çalışıldığını, böylelikle LGBTİ’lere ve kadınlara yönelik saldırıların da bu biçimiyle şekillendiğini anlatan İbrahimhakkıoğlu, devletin aile yapısını “taşeron firma” olarak kullandığını ifade etti. İbrahimhakkıoğlu, kadının aile içerisindeki pozisyonunun devlet eliyle daha da sabitlendiği ve böylece hasta bakımı gibi çeşitli ev içindeki yükün devletin omuzlarından alınıp kadının omuzlarına yüklendiğinden bahsetti.

Dikkat çeken sunumlardan bir diğeri ise Hacettepe Üniversitesi’nden Selda Taşdemir Afşar’ın “ Türkiye’de Siyasette Kadınlara Yönelik Şiddet” başlıklı sunumuydu. Türkiye’de siyasete atılan kadınların yaşadıkları şiddeti görünür kılmak, bilgi üreterek ve çözüm önerileri sunarak ortadan kaldırılmasına katkı sağlamak hedefiyle 2022 yılında UN WOMEN desteğiyle Yeryüzü Kalkınma Kooperatifi’nin başlattığı araştırmanın sunumunu Yeryüzü Kalkınma Kooperatifi üyesi olan Selda Taşdemir Afşar gerçekleştirdi.

Kadınların siyaset arenasında iç içe geçmiş, ekonomik şiddetten psikolojik, cinsel ve fiziksel şiddete kadar farklı şiddet biçimlerine maruz kaldığını kaydeden Afşar, kadınların siyasete başlamadan önce de bu şiddetlere maruz kaldıklarını, siyaset içerisindeki konumunun ise yalnızca kotayı doldurmak, görünürde, sembolik bir kadın temsilinin olduğunu ifade etti. Ayrıca kadınların siyaset içerisinde aralarındaki dayanışmanın da zayıflığından bahseden Afşar, erkeklerden beklenenin her daim az olduğu bu alanda, kadınların hep daha fazla niteliğe sahip olması gerektiğine dair söylemler içeren araştırmada kadın siyasetçilerin standartlara uymadığı koşullarda farklı siyasi pozisyonlara sürgün edildiğini söyledi. Afşar’ın sunumunda, araştırmanın siyasette kadına yönelik şiddet ile mücadele önerileri olarak kadın bakış açısına sahip kadın siyasetçilerin artması, siyasette kadına yönelik şiddete ve ayrımcılığa karşı yasal düzenlemelerin yapılması, parti içindeki kadın örgütlenmesinin güçlenmesi ve desteklenmesi, partiler üstü kadın dayanışmasının güçlenmesi ve desteklenmesi gibi çeşitli öneriler yer alıyordu.

‘ÜNİVERSİTELERİN ORTAK ETKLİNLİK DÜZENLEMESİ DEĞERLİ’

Sempozyum konuşmacılarından Fulden İbrahimhakkıoğlu sempozyumu şu şekilde değerlendirdi: “Tek bir öğrenci topluluğu bile organize olup etkinlik düzenleyemezken 3 farklı topluluğun bunu yapmış olması çok büyük bir başarı. Özellikle de Ankara’daki en iyi felsefe bölümleri ODTÜ, Hacettepe, Bilkent ve Ankara Üniversitesidir. O yüzden çok büyük bir başarı olduğunu düşünüyorum bu sempozyumun gerçekleşmesinin.” İbrahimhakkıoğlu değerlendirmesi esnasında ODTÜ’de de birçok 8 Mart etkinliğinin iptal ettiğini söylerken rektörlüğün önderliğinde etkinliklerin gerçekleştiğini hatırlattı.

Fotoğraf: Evrensel