
Artık her ayın başı değil, sonu bekleniyor. Kadınlar geçinmiyor, borçla sürünüyor.
Süt alınamayan bir sabah, doğal gaz açılmayan bir akşam... Ama bu tablonun en önemli mağduru kadınlar. Her borç kağıdının başında kadın var. Her yoksulluk kuyruğunda, sosyal yardım dilekçesinde, pazarın en ucuz tezgahında.
Kadınlar artık kazandıklarını değil, borçlarını bölüşerek ayakta durmaya çalışıyor. “Ben bir karttan çekip diğer kartı ödüyorum” diyen 2 çocuk annesi Ayşe. “Gündeliğe gidip borç taksitini yatırıyorum” diyen tek başına çocuk büyüten Emine.
Hepsi aynı çarkın içinde dönüyor: Yoksulluk, borç ve şiddet.
Özellikle kadın olmaktan kaynaklı zorluklar hazırlanan verilere yansımıyor, oysa en görünmeyen yükler kadınların omzunda birikiyor. Borçlu olma hali de her geçen gün kadınların omzundaki yükü daha ağırlaştırıyor.
Biri yeni evli, diğeri öğrenci olan iki kadınla konuştuk. Ortak hikaye şu: Borç sadece para meselesi değil, hayatlarını ellerinden alan görünmez bir zincir.
YOKSULLUK VE BORÇLANMA ZİNCİRİ
28 yaşındaki Elif geçen yıl evlendi. O da herkes gibi yeni bir hayat kurmanın hayaliyle yaşamına başladı. Evlilik alışverişi, beyaz eşyalar, taksitler, kartlar…
Ama hayatını kuran o borçlar, şimdi onu yerinden kıpırdatamayacak kadar ağır zincirlere dönüştü: “Koltuk takımını hâlâ ödüyorum. Ama o koltuğa kimseyle oturmak istemiyorum artık. Bu borç sadece eşyaları değil, beni de rehin aldı.”
Evliliği boyunca yaşadığı duygusal şiddeti anlatırken sesi titriyor. Ayrılmak istiyor ama gidemiyor. Çünkü ekonomik özgürlüğü yok: “Ailem ‘Yuva bozulmaz’ diyor. Ama zaten bir yuva değil bu. Çıkmak istesem gidecek yerim yok. Kira, fatura, taksit… Çalışmak istesem anneme ben bakıyorum. Kreş yok, destek yok. Borçla evin içinden çıkamıyorum.”
Yoksulluk onun için sadece geçim değil, bir şiddet biçimi. Elif, “İnsan her gün bir şeyden kısmaya başlıyor. Önce kahvaltı eksiliyor, sonra dışarı çıkmamaya başlıyorsun. Sonra sessizleşiyorsun. Bu yoksulluk önce evden, sonra içinden yiyor insanı” diyor.
Elif gibi kadınlar, sistemin “yardıma muhtaç” olarak gördüğü değil; aslında bu düzeni sırtlayan görünmez işçiler. Ne kamusal destekleri var ne güvenceli işleri var.
BORÇLA GELECEK İNŞASI
22 yaşındaki Zeynep, üniversite öğrencisi. KYK kredisi alıyor. Aynı zamanda kafede çalışıyor. Okul çıkışı arkadaşlarıyla oturmak yerine işe gidiyor. Sabah ders, akşam tezgah…
“Bu krediyle ay sonunu değil, ayın ortasını bile göremiyorum. Kira, yemek, ulaşım… Hepsine yetmiyor. O yüzden çalışıyorum. Ama çalışınca da derse gidemiyorum. Bir yerden kısmak zorundasın, ama her yer zaten eksik” diyor Zeynep.
Ailesinden destek almak istemiyor, çünkü onlar da emekli. “Kendi yükümü kimseye taşıttıramam” diyor. Ama sisteme göre bu “başarılı bir gençlik hikayesi” değil. Aksine, yoksulluğun genç kadın bedeninde taşıdığı yük.
‘REGL OLMAK BİLE MASRAF’
“Kadınsan daha da zor. Regl olmak bile masraf. Kıyafetine laf eden oluyor, gece işten dönünce korkuyorsun. Öğrenci olmak yetmiyor; hem çalışkan, hem güçlü, hem suskun olman bekleniyor” diyen Zeynep aslında kadınların en doğal ihtiyaçlarını bile karşılayamadıklarını anlatıyor.
“İşim olur mu bilmiyorum. Mezun olunca borçlarım daha da büyüyecek. Yani geleceğe yatırım değil bu; hayatta kalmak için alınmış borç. Ve bir gün faiziyle hayatımı da alacak diye korkuyorum.” diyen Zeynep hayatının hep endişeyle sürdüğünü söylüyor.
‘YOKSULLUK KADER DEĞİL’
Kamusal hizmetlerin tasfiyesi, esnek ve güvencesiz istihdam modelleri, kadının üzerindeki bakım emeğinin yükü, kadınları borçla yaşar, sessizlikle susar, şiddetle idare eder hale getiriyor.
Kadınların borç sarmalı; evde, okulda, işte ve sokakta büyüyor. Borç sadece ekonomik değil, duygusal baskıya ve fiziksel şiddete dönüşüyor.
Ama bu sessizlik de artık eskisi gibi değil. Kadınlar seslerini örgütlü biçimde yükseltiyor.
“Yoksulluk kader değil” diyor Elif.
“Bu hayat bizim değil” diyor Zeynep.
Bu düzen kadınlara sadece borç, yoksulluk ve sessizlik biçiyorsa, biz de bu sessizliği mücadelemizle bozarız.
Fotoğraf: Andrea Piacquadio/Pexels
İlgili haberler
Aile yılı mı, borç yılı mı?
‘150 bin lira kredi veriyorlar. 400 bin liralık masrafın yanında bu neye yeter? Üstelik bir de geri...
Ülker 27 milyar ciro açıkladı: 'Bize borç, onlara...
Ülker Bisküvi 2025 yılının ilk çeyreğini 27 milyar lira ciroyla kapattığını duyurdu. Kadın işçiler i...
Aile yılının müjdesi: Borçlanma, yoksulluk, nefret...
'Bu kapsamlı saldırı, kapsamlı bir karşı koyuşu hak ediyor. 2025 yılını kadınların mücadele yılı ila...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.