Kadına yönelik şiddet söylemleri ve kadınların cevabı
Kadınlar, yaşam alanlarından pembe tel örgülerle tecrit edilmeye çalışılıyor. Kamusal alanlarda ise, Erdoğan ve AKP’nin yeniden inşa etmeye çalıştığı sosyal iktidara tehdit olarak görülüyorlar.

TV 8’de yayımlanan ‘Bekir Köse ile Sahur Vakti’ isimli programa konuk olarak katılan Cevat Akşit “Hayızlı (regl olan) kadınlar sokakta yemek yerlerse dayak yerler” sözleriyle son dönemde kadınları hedef alan söylemlere oldukça tehditkâr bir ifade ile katkı yaptı. Akşit’in kadınlara yönelik tehdit içeren bu söylemi bir televizyon programından rahatlıkla dile getirebilmesi, Ramazan ayında kamusal alanlarda yemek yiyen kadınların tacizciler tarafından aynı rahatlıkla sözlü veya fiziksel şiddete uğramasının önünü açıyor. Bu doğrultuda, Akşit’in sözlerinin doğurabileceği sonuçlardan bihaber olduğu elbette düşünülemez. Aksine doğrudan sokakta yemek yiyen kadınları hedef alan bu ifadede amaç; AKP hükümetinin son zamanlarda gerçekleştirmeye çalıştığı kadın politikalarının bir sonucu ve destekleyicisi niteliğindedir.

ÇÖZÜM KADINLARI TECRİTTE Mİ?
AKP hükümeti ve AKP’li belediyeler kadınları hedef alan cinsel veya fiziksel şiddetle mücadele etmenin yolunu kadınları toplumsal hayattan uzaklaştırmakta ve kadınlara yönelik kurallar koymakta buluyor. Pembe taksi/otobüs uygulamaları bunun en güncel örneklerinden. Bu uygulama ile kadınlar, sınırlı ölçüde varolabildikleri yaşam alanlarından etraflarına pembe tel örgüler çevrilerek tecrit edilmeye çalışılıyor. Kadınlar, tacizcilerden sözde korundukları bu sınırlar dışında kalan kamusal alanlarda ise, Erdoğan ve AKP hükümetinin yeniden inşa etmeye çalıştığı sosyal iktidara bir tehdit olarak görülüyorlar. Yakın tarihte ‘Ramazan’da şort giydiği gerekçesiyle’ Melisa Sağlam’ın bindiği minibüste saldırıya uğraması bunun en açık örneklerinden.
Kadınları toplumsal hayattan uzaklaştırma, kadınların görünürlüklerini azaltma girişimleri esasen kadınların uyması gereken kurallar ile pekiştiriliyor. Kadınların sokağa hangi şartlar altında çıkabileceği ve dışarıda nasıl davranmaları gerektiği devlet görevlileri veya dini yetkililerin müdahale alanı haline getiriliyor. “Hamile kadınlar sokağa çıkamaz, kadınlar herkesin içinde kahkaha atamaz, hayızlı kadın ramazanda sokakta yemek yiyemez” ifadeleri ile toplumda var olan kadın imgesi yeniden şekillendiriliyor. Bu imgenin dışında kalan kadınlar ise Cevat Akşit’in de yapmaktan çekinmediği üzere önce dayakla tehdit ediliyor daha sonra da karşılarına nereden çıkacağı belli olmayan bir saldırgan tarafından şiddete maruz kalıyorlar.

‘KADIN HEYKELİNE BİLE TAHAMMÜLLERİ YOK’
Bu şiddet ve nefret dili öylesine keskin ki Ordu’da bulunan kadın heykeller bile bu öfkeden paylarına düşeni alıyor. Önce 12 heykelden kadın figüründe olan 5 tanesi insanların kolay göremeyeceği alanlara taşınarak kamusal alanlardan uzaklaştırılıyor. Daha sonra ‘3 Kadın’ heykeli sprey boya ile tahrip ediliyor ve üzerine ‘edep yahu’ yazılıyor. Kadın heykellerin görünür alanlardan uzaklaşması nefreti dindirmiyor ve heykellerin önce kafaları sonra da ayakları kırılıyor.

‘CEVABIMIZ DAYANIŞMAYI BÜYÜTMEMİZ OLACAK’
Yukarıdaki örnekte de görüldüğü üzere kadınlara yönelik şiddet suçları kadınların kamusal alanlarda uyması gereken kuralları belirleyip, onların görünürlüklerini azaltmak ile çözülemez, aksine kadına yönelik suçları artırır ve perçinler. Son dönemlerdeki örneklere baktığımızda da bunu açıkça görüyoruz. Kadınların şiddete uğramadan özgürce yaşamlarına devam edebilmeleri için karşılarına almaları gereken Melisa Sağlam’ı, Ayşegül Terzi’yi hedef alan saldırganlar olduğu kadar nefret ve ayrımcılık dilini oluşturan söylemler ve onları üretenler…
Bu bağlamda, kadınlar olarak birlikte ördüğümüz dayanışma ağları hayatlarımıza müdahale etmeyi kendine hak görenlere en net cevap olacak. Yerellerde örgütlenen çalışmalar ve eylemler ile bir arada duruşumuz, medyadan yargıya, saldırganlardan devlete uzanan bu şiddet sarmalını söküp atabilir…

İlgili haberler
Evet, sosyal ve kültürel iktidarınız sıkıntılı

Erdoğan’a tek adam olma gücü siyaseten sağlanmışken “hâlâ sosyal ve kültürel iktidarımız konusunda s...

5 maddede ‘pembe otobüse, metrobüse, trambüse’ ned...

Tacize, istismara çözüm diye sunulan “pembe otobüs, trambüs, metrobüs” gibi ilginç ulaşım araçları g...

Kadın heykeli’ne saldıranlar ve kadını kamusal ala...

Sanatçı Arzu Yayıntaş, Ordu’da daha önce tahrip edilen ve yakın zamanda da ayakları kırılan 3 kadın...