Kendine ait dünyası elinden alınan kadınlar…
Döktüğü gözyaşları acizliği, kadınlığı ise ikinci sınıf vatandaşlığıdır. Zayıf değer yargıları ile eksik etektir. Hayalleri, kendine ait dünyası ve hedefleri elinden alınmıştır.

Kadın kendi dünyasına ait olamaz hiçbir zaman; emeği yüklüdür, ağırdır ve her şeyden önemlisi devasa dağ gibi toprakla örtülmüştür dünyası… Çocuk yaşta başlar ait olması… 

Aittir ailesine, büyüklerine öğrenerek yetişir. İlk öğretmeni annedir. Örnek aldığı, öğreti aldığı ve aynılaştığı dünyasıdır annesi. Ev hanımı ise anne evini, tertip düzeni öğretir kızına, emeğini öğretir. Aldığı kültürü, büyüğe küçüğe saygıyı sevgiyi öğretir. Aldığı kültürün tüm pratiğini film yapar çocuğuna. Misafir ağırlamayı, sofra düzenini öğretir. Büyüdüğünde zorda kalmasın, aynen uygulasın diye. Oynadığı evcilik oyunları aile kavramı üzerine kurgulanır; oyunda mutlaka anne baba vardır ve anne rolünü her zaman kendisi üstlenir. Anaç ruh gelişmeye başlar ve oyunda da aittir. Çalışan ise anne, çalışma hayatını öğretir. Çalışmanın zorluklarını, emeğin en yüce değer olduğunu, çalışınca emeğinin bir karşılığı olduğunu… İş hayatındaki sömürüyü ve eve geldiğinde devam eden koşturmacayı anlatır. Çalışan ve üreten kadın olmasını ayaklarının üzerinde durabilmesini, hedeflerine ulaşabilmesini aşılar.

Okul hayatında aittir, akranları ile kurduğu bir dünyası vardır. Okulda derslerden ziyade birbirleri ile vakit geçirmek isterler. Yaşıtlarına aittir. Birbirlerinden öğrenmeye başlarlar yaşamın güzelliklerini; oyunlar, gezmeler, sosyal etkinliklerde bir arada olmayı tercih ederler. Ergenliklerini birlikte yaşarlar. Aileleri ile kuşak çatışmaları başlar, bu süreçte bocalar kendisine mi, ailesine mi, yaşıtlarına mı aittir karmaşası! Üniversite özgüvendir. Hayata atılan özgüvenin adımı. Bu süreçte erkek arkadaşa, aileye ve okula aittir.

İş görüşmeleri, mülakatlara sonrasında çalışma hayatına aittir. Sistemin çarkı dönmeli, kadın zincirin en zayıf halkası olmadan çalışmalı, ayaklarının üzerinde durmalı, her türlü olumsuzluğun üstesinden gelmelidir. İş kadınıdır işine hakimdir; esnaftır dev boydaki makinaları çalıştırır dört elle sarılır emeğine ekmeğine...

Evlenir, eşine aittir. Baba evinden ayrı başka bir dünya kurar. Sorumluluklar artar. Ev hanımı ise ücretsiz ev emekçisi, çalışan kadın ise emeği sömürülen köledir. Evi heyecanlı koşturmacasıdır. Eşine hizmet asli görevidir. İkinci plandadır hayatı; erkil toplumun hizmetkarıdır. Çocuk sahibi olur çocuklarına aittir. Duygularıyla, emeğiyle, özverisiyle annedir. Umutlarını yeşertecektir. Yarınlara güzellikler yetiştirecektir. Duygusal sömürü, sözlü dövüş, ezilen taraf, ikinci sınıf olguları hayatında boy boy filizlenmektedir. Kucak dolusu çiçekler yerini gözyaşlarına bıraktığında başlar umuda seslenişi; kendimi kaybettim bulmak istiyorum çığlığı!...

Gözyaşları ile tanışır geceleri gündüzlerine karışır, evlat hatrına çekilir olur her şey. Hayat kısa farkında değildir. Psikolojik savaşında kaybeden taraf olur. Zarif olması zavallı olarak değerlendirilir. Döktüğü gözyaşları acizliği, kadınlığı ise ikinci sınıf vatandaşlığıdır. Zayıf değer yargıları ile eksik etektir. Hayalleri, kendine ait dünyası ve hedefleri elinden alınmıştır. Yine de her şeye rağmen umutları olan evlatlarını geleceğe taşımak zorundadır. Mücadelesi dünyaya getirdikleridir. Yüreğiyle, emeğiyle büyütür onları.

Anadır; yüreğindeki şefkat duygusu evreni olmuştur. Hayatındaki engelli koşular zamanla gücü olur. Perçinlenen duyguları sevdası olur. Vazgeçtikleri özlemi olur.

Aidiyette sınır yoktur, çemberi dardır. Hep ait olmalıdır. Evine, işine, eşine, çocuklarına aittir; bir tek kendisine ait değildir. Ta ki yaşanmışlıklarını bir film şeridi gibi önüne sermeye başlayana ve bardaktaki son damla taşana kadar… Dünyasına az da olsa ışık doğar “umut ışığı” kendisi olmalıdır. Fakat elinden alınan değerleri ve yaşanmışlıklara adanan ömrün karşılığı yoktur. Yine kendisi olamaz. Yaş ve zaman geçmiştir. Sağlık sorunları, kısa olan hayatın hain sonu ve yine aittir kadın; bu defa toprağa…

İlgili haberler
Erkekler ekmek yapmaya başlamadan çok evvel…

Karantina sürecinde gösterilen ve keyifli hale getirilmeye çalışılan yemek yapma ve ev işleri, kadın...

Ekmek ve Gül Mayıs 2020 sayısı

1 Mayıs’ın ardından kadınlarla buluşan Ekmek ev Gül dergisinin yeni sayısında mesafelere rağmen daya...

Ev işçisi bir kadın: Çok zor ekmek derdi, yoksul i...

İzmir’de ev işçisi bir kadın korona sürecinde yaşadığı zorlukları anlattı: “Pandemi başladığında hay...