2025 yılı, Küçükçekmece’de yaşayan kadınlar için ekonomik zorlukların, güvencesizliğin ve şiddetin iç içe geçtiği bir yıl olarak hafızalara kazındı. Açlık sınırının altında belirlenen asgari ücret, artan kira bedelleri, pazar ve mutfak masraflarıyla birleşince geçim yükü birçok evde kadınların omuzlarına yüklendi.
Ocak ayından itibaren kadınlar, ayın nasıl çıkarılacağını hesaplamakla güne başlarken; çocukların beslenmesi, eğitim masrafları ve temel ihtiyaçlar, ev içindeki görünmeyen emeğin merkezine yerleşti. Bir ay boyunca “Çocuğumun beslenmesine ne koyacağım?” sorusu, birçok annenin ortak derdi oldu.
Market market dolaşan kadınlar
Mahallelerde yaşananlar, yoksulluğun günlük hayatta nasıl derinleştiğini açıkça ortaya koyuyor. Kadınlar, en uygun fiyatı bulabilmek için market market dolaşıyor; çoğu zaman kendi beslenmesinden kısarak çocuğunun tabağını doldurmaya çalışıyor. Et, sebze ve meyve sofralardan çekilirken, karın tokluğuna dayalı bir beslenme düzeni yaygınlaştı.
Bazı kadınlar, pazarların akşam saatlerinde kalan ezilmiş ve çürümüş ürünleri toplayarak çocuklarının karnını doyurmaya çalışıyor. Ayakkabı ve kıyafet alınamadığında ise komşuların ya da akrabaların çocuklarından küçülenlerle idare ediliyor.
Açlık sınırı derinleşirken yük kadınların üzerinde
2025 yılında, Küçükçekmece’de kadınlar yaşamı ayakta tutmanın yollarını aradı. Faturalar ve kira ödendikten sonra elde kalanla çocukların beslenmesini sağlamak, neredeyse imkânsız hâle geldi. Bu koşullarda kadınlar, küçük çocuklarını evde bırakarak yarım günlük yevmiyeli işlere gitmek zorunda kaldı. Okuldan işe, işten eve uzanan bu döngüde kadınlar hem evde hem işte çalıştı; uykusundan, dinlenmesinden vazgeçti.
Özetle 2025, güvencesiz ve kayıt dışı çalışmanın yaygınlaştığı bir yıl oldu. Kadınlar yarı zamanlı, sigortasız ve çoğu zaman gece işlerinde çalıştı. Bu koşullar, hem fiziksel yorgunluğu hem de ruhsal çöküntüyü derinleştirdi.
“Aile yılı”nda kadınlar daha yalnız
2025’in “aile yılı” ilan edilmesi, mahallelerdeki kadınların yaşamında beklenen bir iyileşmeye karşılık gelmedi. Aksine barınma, eğitim, sağlık ve beslenme gibi temel ihtiyaçların karşılanması kadınlar için daha ağır bir yük hâline geldi. Ekonomik zorluklar derinleşirken, sorumluluklar katlandı.
Kadınlar yalnızca yoksullukla değil, aynı zamanda güvensizlikle de mücadele etti. Sokakta şiddet, evin içinde şiddet ve baskı, kadınların gündelik yaşamının parçası oldu. Şiddet gördüğü eşinden ayrılamayan pek çok kadın, bunu çocuklarıyla birlikte ayakta kalma zorunluluğuyla açıklıyor.
Ekonomik ve psikolojik baskı, kadınların sağlığını da doğrudan etkiledi. Antidepresan kullanan kadın sayısı mahallemizde arttı, stres ve kaygı kaynaklı hastalıklar yaygınlaştı.
Küçükçekmece’de kadınların anlattıkları ortak bir noktada birleşiyor: Evde, sokakta, işte, hiçbir yerde güvende hissetmemek... 2025 yılını devirirken kadınlara kalan kurduğu bağlar ve mücadele oldu.
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN






















