Muhteşem indirimler bize değil patronlara güzel
Yüzlerce reklam geçip ‘bu fırsat kaçmaz’ deniyor ama bu şartlarda çalışıp çağrısını aldığımız firmaların kampanyalı ürünlerini dahi aldığımız ücretle satın alamıyorken bu kimin fırsatı?

“Muhteşem cuma, en uzun gece fırsatları, Black Friday veya Büyük kasım kampanyaları…” muhteşem cuma evet ama kimin için muhteşem cuma diye sormadan edemiyoruz. Patronlar oturdukları yerden kârlarına kâr katarken ben bir çağrı merkezi çalışanı olarak bu kampanya günlerinde günlük çağrı adetimi ikiye katlıyorum, molalarım çoğu kez çağrı kaçırmamak adına iptal ediliyor, yemek saatlerim kısılıyor, su içmek hatta tuvalete dahi gitmek mümkün olmuyor. Yüzlerce reklam geçip ‘bu fırsat kaçmaz’ deniyor ama bu şartlarda çalışıp çağrısını aldığımız firmaların kampanyalı ürünlerini dahi aldığımız ücretle satın alamıyorken bu kimin fırsatı? Patronların fırsatı değil de ne!

İŞTEN ÇIKARILMA TEHDİDİ SÖMÜRÜYÜ DAHA DA KATMERLİYOR

Bütün bir yıl boyunca kasım ayı işaret edilerek “Kasım kampanyasında işçi alınacak, kampanya bitince de küçülme olacak” söylemleriyle sürekli bir mobbinge maruz kalıyoruz. İşi kaybetme korkusundan çoğu arkadaşımız saatlerce molasız çalışmayı kabul etmek zorunda kalıyor, uzayıp giden mesailere ses çıkaramıyor. Verdikleri ücret asgari ücret, hiçbir şeye yetmiyor ama insanlık dışı bir performans bekliyorlar bizlerden. Gün boyu aynı ses tonuyla konuşmamız, gelen her müşteriyi bir şekilde ikna edip yüksek puanlamayla göndermemizi istiyorlar ama bir insan nasıl saatlerce yüzlerce çağrı alıp aynı ses tonunda kalabilir? Bazen artık kulaklarım ağrıyor, sesim istemsiz kısılıyor birçok arkadaşımız gruplara “Artık boğazım yanıyor lütfen iki dakika mola tuşlayayım” şeklinde mesajlar atıyor. İşte o büyük indirimlerin arka planında da böyle sömürüyorlar bizleri. Geçen sene kampanya dönemi bir sürü alım yaptılar, kampanya bitince de “Deneme süresiydi, denedik olmadı” diyerek bir sürü arkadaşımızı beş dakikalık toplantılarda işten çıkardılar. Hepsi bir yana bir de home office güzellemesi var, pandemiyle beraber evden çalışmaya başladık ve hastanelerde bile maske zorunluluğu kalkmışken biz hâlâ evden çalışıyoruz. Lokasyonda yemek, temizlik, çay, servis ücreti veriliyordu ama şimdi elektrik, su, doğal gaz, yemek için toplamda ortalama 400-500 lira arası bir ücret ödeniyor. Ben tek başıma yaşıyorum, günde 25 dakikalık yemek molam var, ne yemek yapabiliyorum ne de dışarıdan istesem karşılayabilecek bir ücret alıyorum. Krizi fırsata çevirmek tam da bu diyebiliriz. Bazen gün boyu elektrik kesiliyor, internet kesiliyor, bu durumda bile yöneticilerimiz “Şirkete gitmek yasak, komşuna git çalış” diyor. Ben neden bir başkasının evine gideyim.

Yüzlerce reklam çekip güzelledikleri yıl boyunca beklenen muhteşem cuma indirimleri bugün o büyük indirimlerde dahi o ürünleri alamayacak durumda olan bizlere değil ay sonunda dudak uçuklatan kârlarını açıklayan patronlara muhteşem.

Fotoğraf: Kolaj| Kampanya görseli, pixabay 

İlgili haberler
Çağrı merkezi çalışanı kadınlar anlatıyor: Çocukla...

5500 liralık asgari ücretle hayatını idame ettirmeye çalışan çağrı merkezi çalışanı Elif, Yasemin ve...

Tempo Çağrı Merkezi kadın çalışanlarına ‘kılık kıy...

Tempo Çağrı Merkezinde çalışan kadın işçiler geçtiğimiz hafta ‘Nasıl Giyiniyoruz’ e-postası aldı. Te...

İşsizliğin yarattığı gerçeklik: ‘Sanat tarihi mezu...

Yirmi iki yaşındaki çağrı merkezi çalışanı Esra’nın hikayesi, hayalleri, beklentileri bugün Türkiye...