Mutlu uçuş yok, bitmek bilmeyen sorunlar var
31 Mayıs Dünya Hostesler Günü’nde özel bir havayolu şirketinde hosteslik yapan Özlem ve Türk Hava Yolları hostesi İpek anlatıyor cazibeli görülen bu mesleğin ardındaki sorunları…

Yolcuları karşılayan, uçuş boyunca ayakta bekleyen, güvenlik talimatları vererek yolculuğun devamında yolculara servis yapan ve bunları yaparken yüzünden gülümsemesi hiç eksik olmayan hosteslerin yaşadıklarını dışarıdan ancak bu kadarıyla görüyoruz. Peki kadın çalışanların ağırlıkta olduğu bir alan olan havacılık sektöründe “hostes” olarak bilinen kabin memuru kadınların çalışırken yaşadığı sorunlar ne? Güler yüzlerinin arkasında ne gibi can sıkıcı sorunlarla boğuşuyorlar?

“Ne güzel hem her yeri geziyorlar farklı kültürleri tanıyorlar, hem de bunu yaparken para kazanıyorlar” diye özenilen bir meslek gibi görülse de aslında “Hostes kadınlar neler yaşıyor” sorusuna hosteslerin yanıtı hep “bir sor bin ah işit” oluyor… 31 Mayıs Dünya Hostesler Günü’nde özel bir havayolu şirketinde hosteslik yapan Özlem ve Türk Hava Yolları hostesi İpek anlatıyor cazibeli görülen bu mesleğin ardındaki sorunları…

‘DEĞER GÖRMÜYORUZ’

35 yaşındaki Özlem, son çalıştığı havayolları şirketinde nispeten öncekilere göre daha rahat olduğunu söylüyor. Ancak toplamda anlattıkları hostesliğin zorluklarını ortaya koyuyor…

“6 yıldır bu meslekteyim. Öncelikli görevimiz yolcuların güvenliği ve rahatlığı. Şirketten şirkete koşullar çok değişiyor. Asıl sorun da burada. Kimi şirketler daha kurumsal ama kimi meslek tanımının dışında angarya işler yüklüyor. Önceki şirketimde çok kötüydü şartlar. 13 saatlik uçuşlar yapıyorduk o kadar uzun uçuşun ardından bir de servisleri bekliyorduk saatlerce. Limitlerin üzerinde uçuyorduk ama kağıtlara yansımıyordu bu. Şirket bunu genel bir durum haline getirmişti. İzin günlerimizde nöbet tutmadığımız halde, arayıp uçuş tebliğ ediyorlardı. Kabul etmek zorunda kalıyorduk çünkü işten atılma korkumuz vardı. Kabin memurlarına değer verilmiyor. Sektör içinde sektördekilerden de darbe yiyoruz. Kokpitle kabin arasında bir gerilim oluyor. Kaptanlar kabin memurlarının sürekli kendilerine yazdığını düşünüyor. Erkek olmasıyla alakası var bunun. Sadece kokpit ve kabin üzerinde olan değil, her çalışma ortamında ast üst ilişkisi olan yerde kadınları elinin altında diye düşünüyorlar.”

THY çalışanı İpek’ten önce başkaca THY çalışanı hostesle de görüşmek istiyorum ancak, “Çok sorun yaşıyoruz keşke anlatabilsem, ama Sözleşme gereği konuşmamız yasak” cevabını alıyorum. Görüşmeyi kabul eden İpek’in adını ise işten atılma riskine karşı değiştirerek veriyoruz: “Düzensiz uçuşlar, düzensiz uykular işin doğasında artık. Saat kaçta, ne zaman nereye gideceğin her ay değişiyor, düzensiz bir hayatımız oluyor. Hiç dışarıdan görüldüğü gibi değil hosteslik. Gece uçuşa da gitsek mükemmel bir topuz ve makyajla gitmelisin. İnsanlar daha uykusundan ayılmadan güler yüzle karşılamak zorundasın. Ama o uçuşa ne kadar yorgun geldiğin, uyuyup uyumadığın, öncesinde hangi uçuştan geldiğin… Bunlarla kimse ilgilenmiyor. Dışarıdan çok havalı bir meslek gibi! Bedeninle ilgili sürekli bir kontrol halinde olman lazım.”

 ‘BİLET ALAN YOLCU SENİ SATIN ALDIĞINI DÜŞÜNEBİLİYOR’

Özlem yolcuların davranışlarının da kendilerini psikolojik olarak yıprattığını aktarıyor… “Yolcular bilet alıyor; uçağı, seni satın aldığını sanıyor. Sen onun asıl güvenliği için oradasın, ama o senin sadece hizmet etmek için orada olduğunu zannediyor. Uçak içinde sana istediğini söyleyebileceğini sanıyor… İnsanız sonuçta sorunlar yaşıyoruz. Ama güler yüz eksik olmamalı, toplu saçımız dağılmamalı. Şirketteki yaşadığınız sıkıntılar, çalışma koşuları, yönetimsel sorunlar, maaşın zamanında yatıp yatmaması, bunun eve yansıması… Bunlar hep yük…”

İpek de “THY yolcusu hep her şeyin en mükemmelini istiyor ve bir mükemmeliyetlik bekliyorlar. O beklentileri karşılamak, o psikoloji ile uğraşmak yük olabiliyor” diyor.

AİLENE, KENDİNE, ÇOCUĞUNA VAKİT AYIRAMIYORSUN…

Özlem bekar bir kadın ancak çocukları olan çalışma arkadaşlarının yaşadığı sorunlara dikkat çekiyor: “Limitler dahilinde ek uçuşlar veriliyor ama bunun öncesinde bildirilmesi lazım. Ben bütün gün koşturmuşum mesela, dinlenememişim beni uçuştan yarım saat önce arıyorlar… Dinlenemeden uçuşa gidiyorsun bu güvenli de değil… Çocuğu olanlar da çocuklarını nereye bırakacak ekstradan uçuş çıktığında… Bir erkek amirimiz vardı, çocuğu babasını hiç göremediği için depresyona girmişti, Arabistan’a gidiyoruz 3-4 ay orada kalıyoruz, bir haftalık Türkiye’ye dönüyoruz… Çocuğu çok küçük yaşta psikolojik destek almaya başlamıştı bu yüzden. Benim çocuğum yok ama çocuğum olsa bu meslekte devam edemezdim zaten. Çünkü ailene vakit ayıramıyorsun. Belli bir çalışma saatin düzenin yok. Özellikle yaz dönemleri çok yoğun uçuyoruz. Uçuştan geleyim gezeyim, kendime vakit ayırayım olmuyor. Gelip dinlenip ertesi gün uçağa gitmeniz lazım tekrar.”


Fotoğraf: Enjoy i'm vaccinated reklamı

‘TURİST İÇİN BİZİ AŞILIYORLAR, KENDİ İNSANINA DEĞER VERMİYORLAR’
Bütün havayolu şirketlerinde aşı tamamlanmamış olsa da THY’de aşıların yapıldığı geçtiğimiz dönemlerde basına yansımıştı, basına yansıyan bir diğer olay da “turistin göreceği herkese aşı” yapılacağı ve akabinde gelen “enjoy” temalı reklamdı. Turistle karşılaşacak olan o “herkes” içinde hostesler de var. Bu yüzden Bakan Çavuşoğlu’nun söylemi ve yapılan reklamın yarattığı duyguları Özlem ve İpek’e de hatırlatıyorum. İkisi de kabul edemiyor bu yaklaşımı. Öfkeyle yanıtlıyorlar. Özlem, “Turistin göreceği herkesi aşılayacağız söylemi gerçekten çok değersiz hissettirdi. Reklam da başlı başına skandal. Yönetimin zihniyeti bu. Böyle düşündükleri için böyle reklamlar yapılıyor. Turist geliyor diye bizi aşılıyorlar. Kendi insanına değer vermiyor da sırf turistin gelmesi için, ülkenin ekonomisi kalkınsın diye aşılatmak istiyor. Devletin önce görevi kendi insanına sahip çıkmak. Turistin göreceği herkesi aşılatacağız demek ne demek?
İpek, “Çok kırıcı bir söylemdi. Bu ülkede yaşayan bir vatandaş olarak benim sağlığım değil de turistin sağlığını düşünerek böyle bir söylemde bulunulması çok yanlış.”
STRES, FITIK, VARİS, KANSER…

Kabin memurlarının çokça yaşadığı meslek hastalıkları da oluyor. Özlem, en yaygın sorunlardan birinin bel fıtığı olduğunu ancak bunun bir meslek hastalığı olarak bile görülmediğini aktarıyor: “Çok fazla ayakta kaldığımız için bacaklarımızda çok varis oluyor, fıtık her kabin memurunda zamanla olan bir şey. Çok fazla radyasyona maruz kalıyoruz bir de. Saç dökülmesinden kansere kadar etkisi var bu radyasyonun da. Bir de stresli bir meslek. Bu stres de her türlü sağlık sorununa yol açıyor.”

İpek, “Ağır kaldırmaya bağlı bel boyun fıtığı sorunları yaşıyoruz, stres, düzensiz uykuya dair sağlık sorunları yaşıyoruz. Ben mesela işe başladıktan sonra migren atakları yaşamaya başladım.”

Tüm bunların yanında kulak çınlaması olarak bilinen Tinnitus, vertigo, kozmik radyasyona maruz kalarak beyin, mesane, meme, kolon, rahim gibi kanserler de diğer riskler arasında yer alıyor.

HER FIRSATTA MAAŞA GÖZ DİKİYORLAR
Bunca yaşadığı sorun karşısında aldıkları ücretin hak ettiklerinden daha düşük olduğunu vurguluyor ve bu sektörde her fırsatta maaşlarına göz dikildiğini aktarıyor Özlem, “Önceki şirketimde ekonomik krizi bahane ederek maaşlarımız yarı yarıya düşürüldü. Kriz vardı ama yolcu sayımızda hiç azalma olmadı. Ücretsiz izne çıkartıyorlar kendimiz istiyormuşuz gibi imzalar attırıyorlar ama bu dayatma oluyor. Dayanacak durumda değildim artık hem iş yükü çoktu, hem yarı maaşlar bile geç yatıyordu. Toplu dilekçe yazmak istedik. Bir araya gelmek zor oldu. Dilekçeleri verdik baskı arttı. Hiçbir şey değişmedi. Sonra oradan ayrıldım. Hava yolu şirketleri yönetimlerinin bulabileceği o kadar çok insan var ki kapıda bekleyen, o yüzden seni gözden çıkarıyor kolayca. Kabin memuru deyince herkese çekici geliyor bu meslek ama bir sor bin ah işit… Şimdiki şirketimizde de kadro yok, eylül- ekim ayında sözleşmemiz yenileniyor. İstersen 10 yıllık eleman ol o sözleşmede ‘Seninle yollarımızı ayırıyoruz’ diyebilirler. Eylül ayını şimdiden düşünüyoruz. Alternatif bulmaya çalışıyoruz. Güvencemiz yok. Eğer uzun süre ücretsiz izne çıkartılırsak ne yaparız diye düşünmeye başladık.”
Bu arada İpek eskisi kadar yoğun uçmadıklarını, uçuşların yarıdan daha aza düştüğünü, buna bağlı olarak da maaşlarının yüzde 35 oranında düşürüldüğünü söylüyor.
Özlem “Kabin memurunun yasalar önünde bir tanımı yok. Kabin memuru kimdir hangi statüdedir. Yıllardır var olan bir sektör ama bir tanımımız yok. Ağır ve stresli bir iş, çok fazla radyasyona maruz kaldığımız için daha erken emekli olmalıyız. Şirketler bazında bir değişiklik olmamalı maaşlarda, eşit ücret olmalı aynı işi yapıyoruz sonuçta” diyor.

Fotoğraf: Unplash

İlgili haberler
Dünyadaki ilk kadın hostes: Ellen Church

Hosteslik mesleği 90 yaşında... Asıl mesleği hemşirelik olan Ellen Church, bundan tam 90 yıl önce il...

Çay üreticisi kadınlar: Emeğimize de ekmeğimize de...

Çay bahçelerinin hem işçisi hem üreticisi durumunda olan iki kadın kazandıkları paranın geçimlerine...

Kadın işçiler olarak haklarımızı öğrenmeliyiz

Toplantıya katıldığım günden beri düşünüyorum. Ezilen büzülen, hor görülen bir işçiyim ben. Bu ülked...