Sığınma evlerindeki kadınların destek talepleri reddediliyor
Mor Çatı gönüllüsü Ezgi Çelik 6 ay önce alınan bir kararla sığınma evlerinde kalan kadınların sosyal ve ekonomik destek taleplerinin reddedildiğini söyledi.

Mor Çatı gönüllüsü Ezgi Çelik 6 ay önce alınan bir kararla sığınma evlerinde kalan kadınlara sosyal ve ekonomik destek verilmediğini söyledi. Kararın "Zaten cep harçlıkları alıyorlar" gerekçesiyle alındığını ifade eden Ezgi, “Sığınak meselesi kadınlar için kanayan bir yara” dedi.

Sığınaklar, erkek şiddetine maruz kalan kadınların çocuklarıyla birlikte kalabilecekleri, şiddetten uzak ve bağımsız bir yaşam kurmak için ihtiyaç duydukları destekleri alabilecekleri yerler olarak tarifleniyor. Kadına yönelik şiddetle mücadelede önemli mekanizmalardan biri olan sığınakların durumu İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı ile birlikte daha da kötüleşti.

Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri Kurultayı bileşenleri, tüm bu sorunlar devam ederken 5 Mayıs’ta  "Sığınak İstiyoruz" kampanyası başlattı. Türkiye'de 81 ilde 148 sığınma evi var, söz konusu sığınma evlerinin toplam kapasitesi ise yalnızca 3 bin 482 ile sınırlı. Kurultay bileşenlerinin talepleri arasında  “Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının sığınakların sayısını ve kapasitesini artırması, belediyelerin sığınakları açması" var.

Kurultay bileşenlerinden Mor Çatı Kadın Sığınakları Vakfı gönüllüsü Ezgi Çelik sığınakların durumuna ilişkin konuştu.

MADDİ DESTEK İÇİN BAŞVURAN KADINLAR GEREKÇESİZ REDDEDİLİYOR

Jinnews'den Habibe Eren'in haberine göre sığınakta alınması gereken tedbirlere dikkat çeken Çelik, bu tedbirlerin kişilerin inisiyatifine bırakıldığını söyledi. Kadınların sığınaktan güçlenerek çıkmaları için valilik, kaymakamlık ve belediyelerin maddi destek vermelerini beklediklerini ifade eden Çelik, ancak başvurular yapıldığında gerekçe gösterilmeksizin yardım taleplerinin reddedildiğini dile getirdi. 6 ay önce sığınakta kalan kadınlara sosyal ve ekonomik destek verilmemesi kararı alındığını kaydeden Çelik, bu bilgiyi de yeni öğrendiklerini belirtti. “’Zaten bakanlıklara bağlı sığınaklarda kadınlara cep harçlıkları veriliyor, bu harçlıklar onlara yeterli’ denilerek destekler sunulmuyor” dedi.

İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı ile birlikte “baskı yapabileceğimiz enstrümanlar elimizden alınmış oldu” diyen Çelik, sığınak meselesini kadınlar açısından “kanayan bir yara” olarak değerlendirdi. Türkiye’de 80 milyon nüfusun yarısını kadınların oluşturduğunu ancak Türkiye genelinde 145 sığınak bulunduğuna işaret eden Çelik,  “Sığınakların ne kadar yetersiz olduğunu, sayılarını dikkate alarak bile görebiliriz. Sığınak sayısının daha fazla olması gerektiğine dair madde var ancak bunu uygulamak çok zor. Çünkü sığınakları açmak, uygun koşulları sağlamak, oraya çeşitli çalışmacılar yerleştirmek gerçekten büyük bir sistem gerektiriyor. Sosyal çalışmacıların donanımlı olması, onların mesleki açıdan yeterli eğitimlere sahip olabilmesi gerekiyor. Bu ‘yükün’ altına girmek istemiyorlar. Var olan destekler zaten yetersiz, Sözleşme kalktıktan sonra bastıracağımız, ihtiyaçların var olduğunu söyleyebileceğimiz mekanizma ortadan kalkmış oluyor” ifadelerini kullandı.

Sığınakların kadınların çocukları ile birlikte şiddetten uzaklaşabileceği ve güvenli bir yaşam kuracağı yerler olması gerekliliği üzerinden dururken “Ancak sığınaklara bazı kriterler konuluyor. Mesela, oğlan çocukları olan kadınların sığınaklarda kalmaları noktasında koşul var, 12 yaş üzeri çocuklar kabul edilmiyor. Böyle zorlu koşullar gündeme gelince kadınlar çocuklarını bırakmak istemiyorlar. Böyle olunca da var olan şiddetin içinde kalmaya devam ediyorlar. Ya da sığınaktalar ise failin yanına geri dönmek zorunda kaldıkları durumlar oluyor. Sığınaklar kadınların güçlendirilmesi için var olması gereken yerler ama bunun hem kadınlar hem de çocuklar için olmaması aslında zorlayıcı” diye konuştu.

GİZLİLİĞİN İHLALİ...

Sığınaklarda yaşanan bir diğer sorunun da “gizliliğin” ihlal edilmesi olduğunu söyleyen Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sığınakların yerleri gizli tutulmalı, Mor Çatı olarak sığınakta güvenliği ve gizliliğini kadınların sağlaması yönünde politika izliyoruz. Sığınaklar, onların evleri aslında. O yüzden de böyle riskleri kendilerinin fark edebilmeleri için çeşitli alanlar açılıyor. Ama genel olarak sığınaklara bakıldığında gizliliğin ihlal edilmesinin bir sebebi de kolluk kuvvetlerinden kaynaklanıyor. Fail karısını, eşini ya da partnerini aramak için polise başvurduğunda polis sığınakların yerini parmakla gösterebiliyor. Böyle olunca gizlilik ortadan kalkmış olabiliyor.”

SIĞINAKLAR İZOLE DEĞİL MERKEZİ YERLERDE OLMALI

Sığınakların kadından yana bakış açısının hâkim olduğu yerler olması gerektiğine dikkat çeken Çelik, “Kadınların yargılanmadan, ayrımcılığa uğramadan güçlenecek çıkabilecekleri alanlar olmalı. Hedeflerini ortaya koyabilecekleri sosyal çalışmalara ihtiyaç var. Hukuki, sosyal, psikolojik desteklere ihtiyaç var. Bunların sağlanabildiği alanlar olmalı. Toplumda sığınaklar izole bir yer olmalı, gözden uzak olmalı gibi geliyor. Pek çok sığınağın koşulları öyle, kadınların ellerinden telefonu alınıyor. Sığınaktan dışarı çıkmak için saat kısıtlaması getiriliyor. Kadınlar aslında çalışabilmeli ve aslında hayata karışabilmeli. Bu yüzden sığınaklar daha merkezi yerlerde olmalı, kadınların iş bulabilmeleri ve kamu kurumunda işlerini halledebilmeleri için erişilebilir yerler olmalı” diye belirtti.

Fotoğraf: Emre Orman/csgorselarsiv.org

İlgili haberler
'Sığınak İstiyoruz'

Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezi Kurultayı bileşenleri sığınağın her kadının ve çocuğun hakk...

AKP'nin kadın politikaları gölgesinde sığınmaevler...

83 milyonluk Türkiye nüfusunda sığınmaevi sayısı 148, kapasitesi ise 3 bin 576. Sığınmaevlerinin bu...

Pandemide bir sığınmaevi deneyimi: Bebeğe mama, ih...

1 kutu bebek mamasını bulup buluşturamayan, bunu büyük bir sorun haline dönüştüren, bir kadını “koru...