'Yok saydıkları her alanda var olmalıyız'
Yok sayılan, nefret söylemi ve şiddete maruz kalan trans kadınlardan sadece biri Bahar. Bugün ‘Başkaldırı’ temasıyla düzenlenecek yürüyüşe çağrı yapan Bahar 'Engellerin üstüne yürüyeceğiz' diyor.

Çağla Joker, Petro Melikşahoğlu, Ecem Seçkin, Hande Buse Şeker, Sudenaz U, Dora Özer, Sevda Başar, Esra Ateş, Derya Yıldırım, İrem Okan, Çingene Gül, Corti Emel… Bu isimler artık yok. Nefret cinayetine kurban gittiler. Kimisi bir apartman boşluğunda, kimisi karanlık bir sokakta, kimisi müşterisi, kimisi yakınları tarafından… Eylül Cansın, Didem Akay, Helin Kayra… Ve daha adını dahi yazamadığımız çok sayıda trans kadın, yaşadıkları hayata dayanamadı. Günbegün maruz kaldıkları nefret, ayrımcılık, fiziksel ve psikolojik şiddet, işsizlik, barınma sorunu ve sağlık hakkından mahrum bırakılmak; onları, yaşamdan koparan en temel nedenler arasında yer aldı.

LGBTİ’lere yönelik politikalar her yıl biraz daha sertleşti. 2025 yılının “aile yılı” ilan edilmesiyle birlikte, LGBTİ’lere dönük nefret söylemleri ve ayrıştırıcı politikaların gündeme getirilmesi arttı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, LGBTİ’leri “ailenin varlığına tehdit”, “milli değerlere aykırı” ilan etti. Aile Bakanlığı genelgesiyle ise “toplumsal cinsiyet”, “LGBT” gibi kavramların eğitim ve politika belgelerinden çıkarılması talimatı verildi.

Bu yıl 11’incisi düzenlenen İstanbul Trans Onur Haftası, tüm baskı ortamına rağmen 16-22 Haziran tarihleri arasında “Başkaldırı” temasıyla gerçekleştiriliyor. Hafta, 22 Haziran’da yapılacak Trans Onur Yürüyüşü ile sona erecek. Etkinlikler sürerken İstanbul’da yaşayan Bahar’ın hikayesi, transların gündelik hayatta karşılaştığı ayrımcılığı ve dışlanmayı tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor.

'HEP BİRLİLERİ RAHATSIZ OLDU'

33 yaşındaki Bahar’la Beyoğlu’da bir kafede buluşuyoruz. Tekirdağ’da doğmuş, çocukluğu köyde geçmiş. Annesi ve babası ayrıldıktan sonra annesiyle birlikte İstanbul’a taşınmış: “Sonra birçok şehir değiştirdim ama eninde sonunda hep İstanbul’a döndüm” diyor. Lise mezunu olan Bahar, üniversite eğitimine açık öğretimde başlamış ancak devam ettirememiş. Hayatına birçok farklı iş sığdırmış: “Bulaşık yıkadım, editörlük yaptım, köpek gezdirdim, çağrı merkezinde ve derneklerde çalıştım. Ama hiçbir işte uzun süre kalamadım. Hep birileri rahatsız oldu benden. Söylemeseler de bakışlarından, sessizliklerinden, o küçük cümlelerden anlardım.”

Geçtiğimiz yıl Antalya’da sekiz-dokuz ay süren bir restoran işletmeciliği deneyimi olmuş. Sezon sonunda yaşadığı sorunları şöyle aktarıyor: “Mal sahibiyle baştan beri ufak tefek gerilimlerimiz vardı. Bana karşı gizli bir transfobisi olduğunu hissediyordum. En sonunda gelip, ‘Seneye kahvaltıyı vegan yapmayacağız’ dedi. Oysa daha ilk görüşmemizde, ‘Veganlıktan taviz vermem’ demiştim. Tartışma çıktı. Bence bahaneydi. İşi elimden aldı.”

O dönemde birikimiyle Ankara’ya giden Bahar, parasının tükenmesiyle iş aramaya başlamış. “İş bulamadım.” diyor: “Son iki yıldır seks işçiliği yapıyorum. Hiç düşünmemiştim böyle bir şeyi ama çalışabileceğim başka bir alan bırakmadılar.” Güvencesizliğin ve şiddet ihtimalinin her zaman bir gölge gibi peşinde olduğunu ekliyor: “Sonra bir odaya giriyorsun. O kişinin üstünden bıçak da çıkabiliyor. Korkuyorum… Ne yaşayacağımı hiçbir zaman tam olarak bilemiyorum.”

YENİ BİR BAŞLANGIÇ

Trans kimliğiyle 23 yaşında açılmış. Yeni bir ismi, yeni bir başlangıcı olmuş o dönem: “Yirmi üç yaşımda açıldım trans olarak. O zaman ismimi Bahar olarak seçtim. Arkadaşlarım da hemen alıştı, bana bu isimle seslenmeye başladılar. Ama beden inşa sürecini biraz geciktirdim. Daha kadınsı giyinmeye sanırım 26-27 yaşlarında başladım.”

İSTİSMARIN ÜSTÜ KAPATILDI

İlkokul, ortaokul, lisede zorbalığa uğradığını anlatıyor. Lisede cinsel istismara uğradığını anlatıyor Bahar: “Ben o dönem bir erkek tarafından istismar ediliyordum. Bu adam beni tehdit ediyordu. Uzunca bir süre bu tehditlere boyun eğdim. Sonra ben dayanamadım ‘Artık ne yaparsan yap’ dedim. Gizli çekilmiş fotoğraflarım okulun Facebook grubuna atıldı. Bütün hayatımı da mahvetti açıkçası. Bir de en kötüsü bütün öğretmenler, yetişkinler, hiçbiri hani durup ne oldu diye bakmadı. Başka bir okula gönderildim. Bana dendi ki ‘Bu konudan hiç kimseye bahsetmeyeceksin. Sessizce, konuyu kapatacağız’ dendi.” Bahar, yaşadığı travmaların etkisinin hâlâ sürdüğünü söylüyor.

'EV BULMAMIZ NEREDEYSE İMKANSIZ'

Bahar, başına bir şey geldiğinde polise gitme konusunda ise büyük bir çekince taşıyor. “Eğer çok büyük bir sorun yaşarsam tabii ki polise giderim ama nasıl karşılanacağımı çok iyi biliyorum” diyor ve ekliyor: “Bugüne kadar çok büyük bir sorun yaşamadım ama yaşasam da trans olduğum için zaten baştan şüpheli, suçlu gibi görülüyorum.”

Bahar’a göre yaşadıkları ayrımcılık sebebiyle barınma sorunu translar için ciddi bir problem oluşturuyor. “Ev tutmak herkes için zor, ama trans olunca neredeyse imkansız” diyor Bahar. “Telefonla aradığınızda, sesinizi duyduklarında ev sahipleri ‘A biz aile arıyoruz’ diye geri çeviriyor. Ya da ev beğenip emlakçıyla görüştükten sonra karar verme aşamasına geldiğinizde aynı ev size verilmemiş oluyor. Tekrar aradığında ‘Başkasına verdik’ ya da ‘Ev sahibi yalnız istemiyormuş’ gibi bahanelerle karşılaşıyorsun” diye anlatıyor.

Ev bulduğunuzda da sorunlar bitmiyor. Komşuların baskısı, sürekli dedikodular… “Ya çok pahalıya kiraya çıkmak zorunda kalıyorsun ya da başka türlü zorluklarla boğuşuyorsun” diyen Bahar, bu süreçte dayanışmanın önemli olduğunu söylüyor: “Kendi aramızda bir ağ var. ‘Şu emlakçıya git, sana yardım eder’ diyorlar. O emlakçıya gidiyorsun, oradan bir şekilde ev buluyorsun.”

Bahar, “Ancak yeni evde yaşamak da kendi başına bir mücadele. Bina ve çevresindeki herkes trans olduğunu biliyor ve genellikle olumsuz bir tutum sergiliyor” diyor. Bahar, birçok arkadaşının tüm bina sakinleriyle kavgalı olduğunu söylüyor. “Hiç kimseyle selamlaşmayanlar var” diyor. Dahası, bazı komşular doğrudan imza topluyor transları evlerinden atmak için. Bahar, “Kabahatler Kanunu’nda böyle bir madde var. Komşu şikayet ettiği zaman, evinde fuhuş yapıldığı iddiasıyla ev mühürlenebiliyor. Halbuki fuhuş olmasa bile, sadece bir ihbarla evin mühürlenmesi mümkün” ifadelerini kullanarak durumun ciddiyetini vurguluyor.

'SENİ YOK SAYIYORLAR'

Bahar, kronik bir hastalığı olmasına rağmen hastaneye gitmekten giderek daha çok kaçındığını anlatıyor. “Üç ayda bir düzenli olarak hastaneye gidiyorum ancak her seferinde orada garip ve soğuk bir tutumla karşılaşıyorum” diyor. Doktorların, sağlık personelinin ve hastaların bakışları ve davranışları onun için çoğu zaman rahatsız edici oluyor.

Bahar, doktorla iletişim kurmanın bile zorluğuna dikkat çekiyor: “Doktora bir şey sorduğunda ya da bir talebin olduğunda, bazen bana dönüp bile bakmıyorlar. Konuşurken farklı, uzaktan, sanki başka birisiymişsin gibi davranıyorlar. Beni yok sayıyorlar adeta. Seks işçisi olduğumu herkesin içinde vurguluyorlar. Bu tavırların oluşturduğu soğuk atmosferi hastaneye her gittiğinde hissediyor ve bazen ‘Gitmeyeyim’ dediğim oluyor.” Bu yaşananlar onu zaman zaman tedavisini bile aksatmaya sürüklemiş: “Bir dönem, tam üç-dört ay, hatta altı ay ilaçlarımı kullanmadım.”

'HORMON İLACINA KAÇAK YOLLARDAN ULAŞIYORUZ'

Türkiye’de trans kadınlar, geçiş sürecinde hayati öneme sahip olan hormon ilaçlarına ulaşmakta ciddi engellerle karşılaşıyor. Bu engeller, pek çok kişiyi kaçak yollardan hormon temin etmeye zorluyor. 20 Kasım 2024’te de trans kadınların östrojen arttırıcı kontraseptfilerini etkileyecek bir duyuru yayımlanmıştı. Bahar hormona erişebilmek için yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Bu sefer kaçak yollara başvurmak zorunda kaldım. İran’dan gelen hormon ilaçlarını kullanıyorum. Bu ilaçlar nasıl taşındı, ne koşullarda geldi bilmiyorum ama başka çarem kalmadı. Çünkü bu bir tedavi ve benim bunu düzenli olarak kullanmam gerekiyor.”

Translar için hormon tedavisi, hem fiziksel hem de psikolojik uyumu sağlamak adına kritik bir öneme sahip. Ancak sistemli bir sağlık hizmetine erişemeyen trans kadınlar, ilaca ulaşamadıklarında ciddi sağlık sorunları yaşayabiliyorlar: “İlaca erişimim kesildiğinde vücudumda dengesizlikler başlıyor. Psikolojik olarak da çöküyorum. Hormonlar sadece bedensel değil, zihinsel olarak da bir uyum sağlıyor.”

Bahar, “Bu yıl ‘aile yılı’ ilan edildi ama LGBTİ'lere baskılar giderek artıyor. Sanki ailenin yıkılmasından bizler sorumluyuz gibi bir algı var” diyerek tepki gösteriyor. Kendi ailesini anlatan Bahar, “Ben Türk, Sünni, AKP’li bir ailede büyüdüm. Ailemdeki bütün kadınlar, on beş, on altı, on yedi yaşlarında para karşılığı satılmış. Annem, teyzelerim hep böyleydi. Ablam on yedi yaşında istemediği biriyle evlendirilmiş. Diğer ablam da aynı şekilde küçük yaşta zorla evlendirilmiş ve gittikleri evlerde köle gibi çalıştırılmışlar. Tarlalarda, ev işlerinde sömürülmüşler” diyor.

Bahar, annesinin yaşadığı travmanın kendi hayatını da derinden etkilediğini söylüyor: “Annemin değer görmediği, para karşılığı satıldığı o dönemi düşününce onun kendini değersiz hissettiğini anlıyorum. Annem hiç değer görmemiş.” Bahar, annesinin bağımsızlığını kabullenemediğini ve hep bir erkeğin desteğine ihtiyaç duyduğu düşüncesiyle hareket ettiğini anlatıyor.

Bahar, bu noktada kendisine yöneltilen suçlamalara da sert tepki veriyor: “Şimdi bana diyorlar ki ‘Sen anneni bozdun.’ Hayır, ben annemi bozmadım. Bu sistem, bu yapı annemi böyle yaptı, bu travmalarla annem böyle yaşamak zorunda kaldı. Aile denen bu yapının içinde büyüyen kadınlar nasıl köleliğe mahkum edildi, nasıl değersizleştirildi, bunları görmek gerekiyor.” Bahar’ın sözleri, aile kurumunun özellikle kadınlar üzerindeki baskısını, toplumsal cinsiyet rollerinin yarattığı tahribatı ve LGBTİ'lere yönelik artan ön yargıları yeniden düşünmeye davet ediyor.

'HAYATIN İÇİNDE GÖRÜNÜR OLMALIYIZ'

“Herkesin başının dik olması gerekiyor” diyor ve ekliyor Bahar: “En güçlü haliyle sokağa çıkmak zorundayız. En güçlü halimizle sokakta olmalıyız.” Bahar’a göre sokaktaki görünürlük transların en büyük gücü: “Bizim sokaktaki varlığımız, hayatın içinde görünür olmamız çok önemli. Bizi yok saydıkları her yerde var olmalıyız. İş hayatına dahil olmak, grafik tasarımcı olmak, sanatla uğraşmak ya da kendi işimizi kurmak mümkün. Ama ne yazık ki bu çok da kolay değil.” Bahar, bu engellere dair çarpıcı örnekler de veriyor: “Birlikte çalıştığım 70 yaşındaki bir trans kadın, ben iş kurduğumda ‘Ne işin var senin orada, otur işine bak’ diyor. Seks işçiliği transların kaderi değil, bunu yıkmak zorundayız. Transların başka iş yapamayacağı gibi bir yanlış algı var ve bunun üstüne gitmeliyiz.”

Hayatın her alanında görünürlükten vazgeçilmemesi gerektiğini vurgulayan Bahar, karşılaşılan zorluklara rağmen mücadele etmek gerektiğini söylüyor: “Fiziksel ve psikolojik engellerle karşılaşsak da hayallerimizin, yapmak istediklerimizin peşinden gitmeliyiz. Ne kadar engel çıkarsa çıksın, sen onun üstüne gitmelisin.” Bahar’a göre, Trans Onur Haftası’nın “Başkaldırı” teması, devletin bastırmaya çalıştığı hayatlara bir yanıt aslında. Haftanın bir hak mücadelesi, bir sesleniş olduğuna işaret eden Bahar: “Unutulmayacağız. Yaşamaya devam edeceğiz” diyor.

Fotoğraf: Mercesed Mehling/Unsplash

İlgili haberler
Erdoğan yine LGBTİ'leri hedef aldı

Cumhurbaşkanı “Anneyle Güçlü Aile, Aileyle Güçlü Türkiye Programı'nda” LGBTİ'leri hedef aldı, şidde...

Gürcistan'da LGBTİ karşıtı yasa çıkar çıkmaz, bir...

Gürcistan Parlamentosu LGBTİ karşıtı yeni bir yasayı onayladı. Yasanın onaylanmasından bir gün sonra...

GÜNÜN ŞARKISI: Kızıl Ordu’nun küçük vokali Valeria...

Bir halk şarkısı olarak bilinen Rus şarkısı Katyuşa sözlerini ve ismini bir kadının bekleyişinden al...